Cumhuriyet Halk Partisi'nin çalışkanlığı ve mücadelesiyle dikkat çeken isimlerinden Mehmet Tüm’ün son kitap çalışması henüz yayına girmeden incelediğim önemli bir eser oldu. "Kayıp, silahlar ve hayatlar" kitabı Türkiye’nin karanlık gerçeklerini belgeliyor.
Türkiye uzun süredir cevabını alamadığı sorularla yaşıyor.
15 Temmuz gecesi dağıtılan silahlar nerede?
Bu silahlar kimin elinde?
Ve en acısı: Bu silahlar kimin canını aldı, almaya devam ediyor?
Mehmet Tüm’ün kaleme aldığı kitap, bu soruları ilk kez sistemli, belgeli ve cesur bir dille ele alıyor. Bu bir roman değil. Bu bir iddia da değil. Bu kitap; Meclis tutanakları, resmi belgeler, tanık anlatımları ve gazetecilik dosyalarıyla yazılmış bir siyasal hafıza kaydıdır. Ve bu kayıtta kan, silah ve hesap sorulmamış suçlar var.
Sedat Peker’in 2021 yılında yayınladığı videoların ardından Türkiye’nin paramiliter karanlığına dair birçok işaret verildi. Ama o videolar çoğu zaman magazinleştirildi.
İşte bu kitap o videoları alıyor, arşiv belgeleriyle, soru önergeleriyle, TBMM kayıtlarıyla ve toplumsal trajedilerle birleştiriyor. Kayıp silah meselesini bireysel cinayetlerden siyasi organizasyonlara kadar geniş bir çerçevede ele alıyor.
Peker’in 15 Temmuz gecesi AKP gençlik kollarına silah dağıtıldığına dair açıklamalarına, olay yerindeki tanık ifadeleri ve İçişleri Bakanlığı’nın çelişkili tutumuyla birlikte bakıyor.
SADAT'ın El Nusra’ya silah sevk ettiği iddialarına kadar uzanan bu anlatı; devletin karanlıkta bıraktığı bir dosyayı halkın önüne koyuyor.
Bireysel silahlanma...
Ve elbette bu karanlık tablonun bir bedeli var.
O bedel, Helin Palandöken gibi genç kadınların, sıradan insanların, sokakta hedef hâline gelen bedenlerin üzerinden ödeniyor.
Bu kitap, yalnızca politik bir analiz değil, aynı zamanda bir vicdan kaydıdır.
Sadece istatistiklere değil, kurbanlara da ses verir.
Mehmet Tüm, bu çalışmada sıradan bir siyasetçinin ötesine geçiyor.
Meclis kürsüsünden halkın sesi olarak konuşmuş bir vekil, şimdi eline kalemi alıp o konuşmaların izini sürüyor.
Açık açık ve cesurca yazıyor.
Bu kitap, bir uyarı metnidir.
Devletin sustuğu yerde, silah konuşur.
Ve o silah kimi zaman bir çocuğun, kimi zaman bir kadının, kimi zaman bir muhalifin bedenine isabet eder.
Soru hâlâ ortada:
Bu silahlar nerede?
Ve daha önemlisi:
Devlet bu soruyu yanıtlayamazsa, halk bunun bedelini ödemeye devam edecek.
Kitap, çok yakında Toplumsal Yayınları etiketiyle okuruyla buluşacak.