Gazeteci, sunucu ve köşe yazarı Hakan Aygün CHP'den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş hakkında değerlendirmelerde bulundu. CHP'nin son dönemdeki politikalarını eleştirerek, partinin yeniden "küçük olsun benim olsun" yaklaşımına dönmesinin tehlikelerine dikkat çekti.
"Küçük Olsun Benim Olsun Dönemi Başladı"
CHP'de yine küçük olsun benim olsun dönemi mi? En son diyeceğimi biliyorsunuz. Yine ben en baştan diyeyim, sonra lafı açarız. CHP'de maalesef yine küçük olsu benim olsun dönemine geri gidişin ilk sinyallerini epeydir alıyorum. Şimdi vereceğim son örnek, öylesine denk geldi. Epeydir böyle düşünüyorum. Yani bu son örnekle ilgili değil. Oysa çok mücadele edilmişti. O kafa değişsin diye, küçük olsun benim olsun kafası. Son 15 yıl bu yönde çalışıldı. Ya da en azından ben öyle mücadele ettim. Hep eleştirdim bunu.
"Lütfü Savaş'ın İhraç Edilmesiyle Bir Dönem Sona Erdi"
Şimdi tüm emekler heba oluyor. Neyse konuyu son vakadan yola çıkarak açalım. CHP'nin Hatay eski belediye başkanı Lütfü Savaş'ı ihraç etmesiyle bir dönem sona erdi. Kim haklı kim haksızla girmiyorum. Sadece bir dönem sona erdi diyorum. Nedir bu sona eren dönem? Şudur: Lütfü Savaş, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi her kesimi aşmasının ilk simgesel isimlerinden biriydi. İmamoğlu'ydu, Mansur Yavaş'tı. Her renkten siyasetçinin CHP'ye dahil edilerek CHP'nin büyütülmesi hedefinin simgelerinden biriydi. MHP kökenliydi, CHP'ye geldi ve her nasılsa CHP'ye yıllardır kazanamadığı Hatay'ı kazandırdı. Kılıçdaroğlu'nun pragmatistliği sadece Ankara'da ve İstanbul'da değil, Hatay'da da işe yaradı. Pek çok yerde yaradı. O günlerden CHP'nin yerel seçimlerden birinci parti olduğu bu günlere bu tür hamleler sayesinde gelindi.
"Kılıçdaroğlu devrildikten sonra CHP garip bir havaya girdi"
Kılıçdaroğlu CHP'si, pek çok ülkücü kökenli kişinin içinde ikinci oy verebilecekleri bir parti haline geldi. Keza aynı şekilde, CHP'ye küskün Kürtler içinde CHP'yi ikinci partileri haline getirdi. Hiç kimse zırlayıp durmasın. Alayımız budur, nokta. Geç, geç dinlemem. Gelin görün ki, Kılıçdaroğlu devrildikten sonra CHP garip bir havaya girdi. Parti içi muhalefet rahat durmadı, eyvallah ama yönetimde olmayan konuşur kardeşim. İktidarda olanın görevi kendisini seveni de sevmeyeni de idare etmektir. Bu tüm Türkiye siyasi partileri içinde olması gereken bir iktidar-muhalefet dengesidir.
CHP ikinci parti haline geldi
AKP'de de öyle yapmak zorunda, muhalifeti dinlemeli. Keza parti içi uzlaşmazlıklar içinde olması gereken bir tavırdır. Yöneten dinler, nokta. Yönetmeyi bileceksin kardeşim. Onları idare etmeyi bileceksin. Yoksa çeker gidersin ve en kısa sürede yönetemezsin. Neyse, CHP'deki malum küçük olsun benim olsun kafası yerel seçim başarısından sonra bence iyice kendini açığa verdi. Arkadaşlar, CHP'nin Türkiye'nin yarısı için oy verilebilecek ikinci parti haline geldiğini görmezden geldiler. Biz de artık birinci olduk. Oldun da nasıl oldun? O malum Millet İttifakı'nın küçük partilerine çok yüz verildi, çok vekil verildi. O malum safsatalarla aynı çizgiye girildi. İttifaktan kurtulunca oylarımız patladı sanıldı ve CHP bu tsunami ile yıllardır kendisini muhalifete mahkûm eden küçük olsun benim olsun çizgisine dönmeye başladı. Yine başardılar arkadaşlar. Oysa büyük olsun benim olsun çizgisinin artı dalgaları CHP'yi yerel seçim başarısına götürmüştü.
"Özgür Özel başta, tüm CHP'liler korksun"
Şimdi tam tersi bir gerileme sürecinin yaşanmasından korkuyorum. Bence Özgür Özel başta tüm CHP'liler korksun. Ama bu kaygıyı kendilerinde hala hazır göremiyorum maalesef. Küçük olsun benim olsun kafasıyla bir sonraki seçimlerde hiçbir şey yapamazsınız. İmamoğlu'nda Cumhurbaşkanı seçilecekse büyük olsun benim olsun demek zorunda. Mansur Yavaş da Cumhurbaşkanı seçilecekse büyük olsun benim olsun demek zorunda. Özgür Özel de bu kadar CHP’liyi ve de Mansur ile Ekrem’i idare edip başarılı olacaksa büyük olsun benim olsun demek zorunda. Tehlikeyi şimdiden görüyorum. Kılıçdaroğlu'nun aldığı %48'i bile zor görürsünüz, haberiniz olsun.
"Lütfü Savaş'ı ihraç etsen ne olur, etmesen ne olur?"
Millet İttifakı konseptini dışlayan CHP'den hiçbir şey olmaz. Geçmişi iyi okusunlar, iyi analiz etsinler. Ya hakikaten lafa oradan başladık da aklıma geri geldi. Lütfü Savaş'ı ihraç etsen ne olur, etmesen ne olur. Hiç muhataba alma, yok olur gider. Akıl yok ki. İhraç vuruyorsa başlar. Çok zedelenirsin kardeşim. Bakın geçmiş dönem CHP’si de bu hataları yaptı. En son Muharrem İnce vakası patladığında kafaları çalıştı. İhraç etmemekle hayatlarının en doğru işini yaptılar. Sonuç malum. Oysa ihraç etseler daha da büyüteceklerdi Muharrem Bey’i. İhraç etmeyerek yok olmasına yol açtılar belki de.
"İhraç Kafası Doğru Kafa Değil"
İhraç kafası doğru kafa değil. Bumerang gibi geri teper. Hadi Kılıçdaroğlu'nu da ihraç edin. Rahat durmuyor diye. Valla canına minnet olur. Uçar gider ha. CHP’de bir ergenlik hastalığı baş gösterdi. Acilen tedavisi gerekiyor. Bırakın CHP’yi katlandırıp dışlamayı. Katılmayanları da içine katacak şekilde geliştirmek gerekiyor. Ne diyeyim? CHP normalleşe normalleşe küçük olsun benim olsun kafasına geri dönerek normalleşmeye başladı. Nokta.