Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, 6 Şubat depreminde bir yıl geçmesine rağmen konut, sağlık ve eğitim sorunlarının devam ettiğini söyledi.

Depremlerde Gaziantep kent merkezinde 450 kişi, Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde ise 3 bin 500 olmak üzere 4 bine yakın yurttaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, şunları söyledi:

Gaziantep genelinde 14 bin 45 ağır hasarlı bina vardı, bu binalardan 13 bin 512'sinin yıkım amacıyla ihale edildiği açıklandı. Depremin birinci yılında halen ağır hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı tespitinin doğru düzgün bir biçimde yapılmadığı, hasarlı binaların güvenliği tehdit eder biçimde çok uzun süredir durduğu gözlemleniyor. Yıkım, deprem bölgesinin tamamında olduğu gibi Antep'te de AKP'ye yakın şirketlerin rant olanağına dönüştürüldü. Sadece konutlar da değil, kamu binaları ihaleleri de adrese teslim yandaş firmalara peşkeş çekiliyor. Antep'te en ağır yıkımın yaşandığı Nurdağı ve İslahiye’de geçtiğimiz günlerde kalıcı konutlar için kura çekildi. Tarım alanlarına inşa edilen ve bu yoksullukta halkı yıllarca ağır borç altında bırakan toplu konutlar ve köy evlerinin kime, hangi kriterle, nasıl dağıtıldığı muamma. Nurdağı ve İslahiye’de yan yana geldiğimiz depremzedelerin bir teki bile bu konutlardan yararlanamıyordu. Antep patronları, deprem sürecinde de ihracat rekorları kırmaya devam etti ama Antepli işçiler deprem bahanesiyle pek çok hak gasbına uğradı. Pek çok fabrika, kimi depremden üç gün sonra, kimi bir hafta, kimiyse iki hafta sonra işçilere işbaşı çağrısı yaptı. İşçiler işe gelmedikleri takdirde tazminatsız işten atılmakla tehdit edildi. Depremin evsiz bıraktığı işçileri, patronlar da tazminatsız işten atarak işsiz bıraktı. Patronlar ve fabrikaların üst düzey yöneticileri depremden hemen sonra aileleriyle en güvenli ve korunaklı yerlere kaçarken, işçiler depremde hasar gören pek çok fabrikada, hiçbir güçlendirme yapılmadan ve önlem alınmadan çalıştırıldı. Antep’te onlarca fabrika, 5-7 Şubat arasında işçilere zamlı bir şekilde ödenmesi gereken aylıkları, depremin ardından yatırmadı ve sonrasında ise iki ay zam farkını gasp ederek ödedi. Bugün de ihracat karlarında dönem rekoru kırmış olmalarına rağmen depremin etkilerini öne sürerek işçi ücretleri sefalet ücreti olarak ödenmek isteniyor.

"KONTEYNER VE BİNALAR HEKİMLERE YÜKSEK MEBLAĞLARA KİRALANIYOR"

İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde  sağlık hizmetleri çok zor koşullarda verildiğini yıkılan hastane ve aile sağlığı merkezlerinin bir kısmı sahra hastanesi ve konteyner ASM olarak hizmet verdiğini belirten Karaca şu ifadeleri kullandı:

Yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerini yeniden hizmete geçiren sağlık emekçileri tıbbi cihaz ve malzemeleri bile kendi imkanlarıyla ve Türk Tabipleri Birliği’nin dayanışma kampanyası ile sağladı. Antep'te sağlık hizmeti için hibe edilen, bağışlanan kimi konteyner ve binaların ise hekimlere yüksek meblağlarla kiralandığını öğrendik. Yıkılan Nurdağı Devlet Hastanesi hala derme çatma bir konteyner yapıda Sahra Hastanesi olarak hizmet vermeye devam ediyor. Tarım arazisi üzerine kurulan, olası bir depremde can güvenliğini sağlayamayacağı belirtilen ve henüz 10 yılını dahi doldurmamış olan İslahiye Devlet Hastanesi hala mevcut binasında hizmet vermeye devam ediyor. Sağlık emekçileri, hala hastanelerin bahçelerindeki konteyner yapılarda barınıyor ve tüm bu yoksunluklar nedeniyle tükenmenin eşiğindeler.

"OKULLARIN HER KATI BİR OKUL HALİNE GETİRİLMİŞ DURUMDA”

Gaziantep merkezde depremden birçok okul binası etkilendiğini söyleyen Karaca, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Hasarsız binalar çok olsa da, ağır, orta hasarlı binaların sonradan ek incelemelerle tekrar hasarsız raporu aldığı görülüyor. Bazı okullar boşaltılarak beklemeye alındı ama bu okulların akıbeti netlik kazanmadı. Yakın okullara geçici misafir olarak gidiyor öğrenciler. Bu okullarda dersler 30 dakikaya düşürüldü. Çoğu öğretmenimiz, konuları yetiştiremediklerinden şikayetçi. Gerek Gaziantep merkez gerekse de ilçelerde  depremden etkilenen öğrenciler psiko sosyal destek hizmeti alamadı. Nurdağı ve İslahiye’de yıkılan okullar yüzünden ayakta kalan okulların her bir katı bir okul haline getirilmiş durumda. Bazı bölgelerde ilkokullar imam hatip okullarına taşındı. Hem taşıma desteği verilmiyor hem okullar çok kalabalık, hem de depremin etkilerini halen yaşayan öğrencilerin örneğin yangın merdiveninden inip çıkmak zorunda bırakıldıkları bir karmaşa var. İlçelerse eğitimde yaşanan en büyük sorun kadrolu veya sözleşmeli öğretmen sayısının yetersiz olması. Bazı okullarda öğretmen eksikliği nedeniyle okulda görev yapan öğretmenler branşları dışında derslerde görevlendiriliyor. Hem merkez hem de ilçelerinde yıkılacak okulların ya da yıkılmış okulların arazilerinin akıbeti de belli değil. Kimi yıkılan okulların yerine tekrar okul yapılmayacağını biliyoruz. Peki ne olacak bu araziler, ranta mı açılacak, cevap bekliyoruz.