Cumhuriyet gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen, Türk Veteriner Hekimler Birliği ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası işbirliğiyle İstanbul’da geçen ay düzenlenen toplantıda sahiplenilmeyen hayvanların öldürülmesini savunan Kadıköy Belediyesi Veteriner İşleri Müdür Yardımcısı Süleyman Erçin'i yazdı. 

Gazeteci Kalkandelen, Erçin'in toplantıda Türkiye’de kavramların karıştırıldığını iddia ettiğini ve yerel hayvan koruma görevlisi kartı olmaması gerektiğini söylediğini aktararak "bir veteriner hekimin, yaşama hakları en azından toplumun geneli tarafından savunulan hayvanları da “öldürülmesi uygun olanlar” arasına sokup, Türkiye’nin tümüyle bir mezbahaya dönüşmesi için böylesine çabalaması ibretlik bir olay!" diye yazdı.

İşte o yazının tamamı:

Türk Veteriner Hekimler Birliği ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası işbirliğiyle İstanbul’da geçen ay bir toplantı düzenlendi. Katliam yasasının yürürlüğe girmesinden sonra yapılan bu toplantıya, aralarında İstanbul’daki belediyelerin hayvan bakımevlerinde görevli veteriner hekimler de katıldı. 

Toplantının amacı, yasa karşısında veteriner hekimlerin alacağı tavrı belirlemek. Katılan veteriner hekimler arasında, sokak hayvanlarının öldürülmesinin önünü açan yasaya karşı görüşlerini açıklayan, yaşatmak için veteriner hekim olduğunu ve etik bir değerlendirme yapıp gerekirse mesleği bırakacağını söyleyenler olduğu gibi tersi görüşte olanlar da var. 

Katılımcılardan bazıları, yasayı uygulamaktan yana olmadıklarını, toplu hayvan öldürmenin mesleğin toplum nezdindeki saygınlığını yok edeceğini, bu yöntemin meslek yeminlerine uygun olmadığını ve “itlaf”ın sorunu çözmediğine ilişkin pek çok bilimsel çalışma bulunduğunu anlatırken bir veteriner hekim ısrarla “Sahiplenilmeyen hayvanlar uyutulur” görüşünü savunuyor. Bu kişi, Kadıköy Belediyesi Veteriner İşleri Müdür Yardımcısı Süleyman Erçin

Toplantıda Türkiye’de kavramların karıştırıldığını; hayvan refahının hayvan hakkına dönüştürüldüğünü, yaban hayatının kendisi için daha önemli olduğunu, yerel hayvan koruma görevlisi kartı olmaması gerektiğini söyleyen Erçin, bana birkaç farklı yerden aktarıldığı ve belgesi de bulunduğu üzere, aynen aşağıdaki sözleri dile getiriyor:

“Herkes panikle ‘hayvan öldürmeyin’ diyor. Mezbahada çalışan veteriner hekimler de var. Her gün hayvan öldürüyorlar. Kafasını kesiyorlar, derisini yüzüyorlar, pişiriyorlar, salam, kavurma yapıyorlar. Biz biraz kavramları karıştırdık. Kanunda bütün hayvanlar eşit yaşama hakkına sahiptir yazıyor deniyor. Vektörle mücadelede çalışan arkadaşlarımız var. Fare de sivrisinek de öldürüyorlar. Şimdi pitbullar ne olacak? Gittim gördüm arkadaş perişan ya, 120 tane yasaklı ırk var. Hocam sendika üzerimize geliyor, ne yapacağız diyorlar. Ne olacak bu? Ben anlamadım ki. İnsan olsa ben uyutulsun derim. Ben kendim için de karşı değilim ötanaziye. Ötanaziye niye karşısın diyor, hayvan açısından başka ne iyi hayvana soruyor muyuz? Ötanazi daha pahalı diyorlar, o da kedi kısırlaştırmanın üçte biri. Klinikler parasıyla yapıyor, bizim canımız yok mu? Psikopat mıyız...

İktidar 20 yıldır başarısızlığını muhalefete bir kilitledi, bizimkiler de atladı, biz kanuna karşıyız diye atladı, bizimkiler dediğim CHP’li belediyeler... Kamu görevlisi kanuna nasıl karşı gelebilir ya! İyi kötü Demokles’in kılıcı yani, ben nasıl geleceğim kanuna karşı? Böyle bir şey yok ki! Beğensek de beğenmesek de kanuna uymak zorundayız. Bu kadar basit. İlk başta yasaklı ırklardan başlar. Süre tanınır, süre sonunda sahiplenilmeyenler uyutulur. Bunu açıkça söylememiz lazım.”

***

İnsanların hayvanlar arasında ayrım yapmasına karşı uzun yıllardır mücadele ediyorum. Biz insan gibi bilinç sahibi ve duyguları olan hayvanların da yaşam hakkı olduğunu topluma anlatmaya çalışırken bir veteriner hekimin hayvan nefretini yayan trollerin görüşlerini bir meslek grubunun toplantısında savunması inanılır gibi değil. 

Bir veteriner hekimin, yaşama hakları en azından toplumun geneli tarafından savunulan hayvanları da “öldürülmesi uygun olanlar” arasına sokup, Türkiye’nin tümüyle bir mezbahaya dönüşmesi için böylesine çabalaması ibretlik bir olay!

Yasaya karşı Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açan CHP yönetiminin bu konudaki görüşünü açıklaması gerek. CHP’li Kadıköy Belediyesi, sokak hayvanlarından sorumlu biriminde iktidarın katliam yasasını savunan bir görevliyi çalıştırmaya nasıl devam ediyor? 

Üstelik tüm bunlar, Kadıköy’ün Kalamış semtinde 1 Eylül’den bu yana 61 kedi, 2 köpek, 4 karga, 2 martı ve 2 kirpinin zehirlenerek öldürüldüğü sırada yaşanıyor!

Her yerden hayvan katliamı haberleri yağarken vatandaş kime inanacak? “CHP’li hiçbir belediye ötanazi uygulamayacak” diyen Özgür Özel’e mi, yoksa uygulamada bunun tersini savunan belediye görevlilerine mi?