Kübra Karabulut/Eskişehir
Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu’nun öncülüğünde Akbelen direnişine destek eylemi yapıldı. Basın açıklamasını Emek ve Demokrasi Platformu adına Tarım, Orman Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım ORKAM-Sen) Bursa Şube Kadın Sekreteri Gizem Avar Menge yaptı.
“BU BİR RANT OPERASYONUDUR”
Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu’nun düzenlediği eylem “Limak elini Akbelen’den çek”, “Akbelen halkı yalnız değildir”, “Limak Akbelen’den defol” sloganlarıyla başladı. Akbelen’deki orman katliamına karşı direnen İkizköylüler’e destek için yapılan basın açıklamasında, katliamın bir rant operasyonu olduğu vurgusu yapıldı.
Eskişehir’deki pek çok sivil inisiyatifin destek verdiği eylemde, Akbelen’deki orman katliamı bir dakikalık alkışla protesto edildi. Yapılan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
Bilindiği üzere İkizköylüler Akbelen ormanlarının yeni maden sahası açılması için yok edilmek istenmesine karşı iki yıldır mücadele ediyorlar. Akbelen ormanları olarak simgeleşen iki yıllık mücadelenin özü sadece kesime konu olan 78 hektarlık ormanlık alan değildir. Bölge insanı neredeyse kırk yıldan bu yana çevreyi katleden termik santral kaynaklı katliamın son bulmasını istiyor. Geçtiğimiz hafta Akbelen’de sabahın erken saatlerinde Limak-IC İçtaş ortaklığındaki YK Enerji’ye ait elektrik santraline kömür temin etmek için maden sahasını genişletmek üzere ağaç katliamı yapıldı. Orman içinde bulunan çadırlarda direnen köylülere karşı bölgeye onlarca asker ve TOMA gönderilerek kesim başlatıldı. Köylüleri ormanlık alandan uzaklaştıran ve barikat kuran jandarma, barikatı aşmaya ve kesimi engellemeye çalışan köylülere ve yaşam alanı savunucularına karşı biber gazı kullandı. Anayasanın 34.maddesinde, herkese önceden izin almaksızın silahsız olarak gösteri ve yürüyüş yapma hakkı tanınmasına rağmen güvenlik güçlerinin yaşam alanlarını korumaktan başka bir amacı olmayan vatandaşlara karşı yaptığı bu muamele kabul edilebilir değildir.
Bütün bu yapılanlar bir rant operasyonudur. Bu bir rant katliamıdır. Şirketin ruhsat bilgileri incelendiğinde şirketin faaliyet alanı yalnızca Akbelen Ormanını kapsamıyor. Bu sahanın devamında da tarım alanları var. Ruhsat sahası mevcut işletme alanından batıya doğru devam edip, Akbelen’den sonra tarım arazileri üzerinden Karacahisar Mahallesine kadar devam ediyor. Ruhsat sahası içerisinde yaklaşık 330 hektar birinci sınıf tarım alanı bulunuyor. Bu sahanın ise yaklaşık 120 hektarı ekonomik verim çağında zeytinlik alanlarını kapsıyor. Bu alanlar tamamen kömür işletmesi olarak kullanılacak ve yapılan kazı-dolgu çalışmaları neticesinde tamamen tahrip olacaktır. Dahası da var. Şirkete ait tüm ruhsatlar incelendiğinde daha sonraki dönemlerde işletme alanı olarak kullanılacak alanın ise çok daha büyük olduğu görülecektir. Bu alanın tamamında da yaklaşık 950 hektarlık birinci sınıf tarım arazisi olmakla beraber 270 hektarında zeytin tarımı yapılmaktadır. Enerji şirketi ısrarında devam ederse, açık ocak kömür madencilik faaliyeti sırasında ocak alanında kesilen ağaçlarla ormansızlaşacak, orman toprağı ve mineral toprak bu nedenle erezyona açık hale gelecektir. Devamında çok büyük tarım alanları kaybedilecek, 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu kapsamında olan zeytinlik alanlar doğrudan yok olacak, yaban hayatının sürekliliği açısından ekosistem telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacaktır.
Enerji, sanayisi gelişkin, kalkınmış, halkı refah içerisinde yaşayan bir ülke için olmazsa olmazdır. Fakat halkın en temel ihtiyaçlarından birinin üretiminin devletin elinde olması gerekirken tek amacı daha fazla kar elde etmek olan şirketlerin elinde olması topluma refah sağlamak yerine toplumun refahını tehdit eder ,doğaya zarar verir.2014 yılında özelleştirilerek Limak-İçtaş ortaklığı olan YK Enerji şirketine devredilen bu ekonomik ömürleri bitmiş ve kapatılmaları gereken santraller için çevredeki birçok köy haritadan silinmiş veya yer değiştirilmiş, zeytincilik ve arıcılık başta olmak üzere tarım faaliyetleri kademeli olarak bitirilmiş ve bölge insanında görülen kanserden ölüm oranı artmıştır. Ayrıca özelleştirme sonucu sermayeye verilen doğal yaşam alanlarında tarım yapılmasının imkansız hale gelmesinin sonucunda kendi arazisinde üretim yapan köylüde üretim yapmayı bırakıp sermayenin fabrikalarında ucuz iş gücü olarak hayatını devam ettirmektedir ki bu fiili durumda bile sermaye ‘bölgede istihdamı artırdığını!’ söylemektedir.
Köylerinde ranta dayalı madencilik faaliyeti istemeyen, ormanına, doğasına, havasına, suyuna, geleceğine sahip çıkan İkizköy halkının yanında olduğumuzu belirterek Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu olarak Akbelen’e selam gönderiyoruz.”