Kadın ve Çocuk

Çocukların istismar edildiği Kuran kursunun müdürü: Avukatlar ve basın yüzünden tutukluyuz

Toplumsal Haber Merkezi

Erzurum'da Diyanet'e bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Kuran Kursu'nda cinsel istismar davasının ikinci duruşmasında çocuklar itirazlara rağmen yaşadıkları mahkeme salonunda anlatmak zorunda kaldı. Çocuklar ifadelerinde; kafalarına Kuran ile vurulduğunu, duvardaki Atatürk posterlerine kafalarının çarptırıldığını, üzerinde isimlerinin yazılı olduğu 'Haydar' isimli sopalarla dövüldüklerini anlattı.

Duruşmada, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarının "duruşmanın çocuk hakları gereğince kapalı yapılması ve duruşmayla ilgisi olmayanların salonu boşaltmaları" talebi mahkeme heyetince reddedildi.

İşkence gören 14 çocuktan 8'inin dinlendiği duruşmada, çocuklar ifadelerinde kafalarına Kur'an ile vurulduğunu, duvardaki Atatürk posterlerine doğru kafalarını çarptırılarak, üzerinde isimlerinin yazılı olduğu haydar isimli sopalarla dövüldüklerini, ağır hakaretlere uğradıklarını, bu olayların her gün yaşandığını anlattılar.

Çocukların ailelerinden biri, "çocuğunun bacaklarının mosmor edildiği" ve diğer çocuklar önüne geçtiği için daha fazla işkenceden "kurtulduğunu" aktararak "çocuğuna sorduğunda belletmenlerinin kendisini demir sopayla dövdüğünü söylediğini" belirtti. 

'SİZİ BURADAN KİM KURTARABİLİR'
Bir diğer çocuk annesi, iki çocuğun idareci odasına kilitlenerek dövüldüklerini anlatarak şu anda işkence sanığı Kur'an kursu idarecisinin "sizi buradan kim kurtarabilir, bundan sonra h.nin sözünü dinleyeceksiniz" dedigini anlattı. Mağdur çocuğun annesi, Kur'an kursu müdürünün çocuğunu dövmesi sebebiyle çocuğun hastanede titreme nöbetleri geçirdiğini, "u.g. nin sesini duyuyorum, şu an burdaymış gibi sesini duyuyorum" dediğini, çocuğun çok kez kriz geçirerek altını ıslattığını anlattı.

Çocukların babalarından biri çocuğunu "devletin kurumuna emanet ettiğini, hafızlık eğitimi almasını istediğini ancak çocuğunun başına gelmeyen kalmadığı için sonuna kadar şikayetçi olduğunu" söyleyerek "hesap vermelerini istiyorum, benim çocuğum ve biz ailecek tedavi görüyoruz, çocuğumun hayatını mahvettiler" dedi.

DİYANET MÜDAHİL OLMAK İSTEDİ
Duruşmada, çocukların avukatları Diyanet İşleri Başkanlığı'nın suçtan zarar gören olmadığını savunarak Diyanet'in davaya katılma talebinin reddedilmesini sağladılar. 

Duruşmada, aileleri şikayetçi olmayan çocuklar da dinlendi. Soruşturma aşamasında kendisine ve arkadaşlarına dayak iddialarını anlatan çocuklardan biri  ifadesini değiştirerek "(Kur'an kursundaki müdür ve belletmenin ailelerini kastediyor) benim yüzümden ailelerinin dağılmasına gerek yok, arkadaşlarım iftira attılar " dedi. Diğer dinlenen çocuklarsa kendilerinin ve arkadaşlarının dövüldüklerini tekrar teyit ettiler.

ÇOCUKLARDAN BAZILARI İFADELERİNİ DEĞİŞTİRDİ
Çocuklardan biriyse önceden "çok ağır dayağa maruz kaldığını, diğer çocukların boğazlarının sıkıldığını" anlatmasına rağmen duruşmada "hiçbir şey yapmadı" diye konuştu. Şikayetçi ailelerin isimlerini söyleyerek "onlar bana hocaları tutuklatalım dediği için ben öyle söyledim" dedi. Mahkeme başkanı da çelişkiler nedeniyle çocuğa önceki ifadelerinde çok ayrıntı verdiğini, şimdi söylediğini o zaman söylemediğini anlatarak, bu ayrıntıları neden o zaman anlattığını sordu.

ÇOCUKLARIN KAFALARINI ATATÜRK RESMİNE VURMUŞLAR
Diğer dinlenen çocuklardan biri ilk ifadesinde her gün bütün arkadaşlarının dövüldüğünü, hakaret edildiğini, Atatürk resmine doğru duvara kafalarının vurulduğunu, boğazlarının sıkıldığını anlatmasına rağmen şimdi hiçbir kötü söz ve davranış görmediğini anlattı. Mahkeme başkanı çelişki nedeniyle ilk ifadesinde söylediklerinin kimin söylediğini, kim tarafından yönlendirildiğini sorunca çocuk "kimse bana bir şey söylememi istemedi" deyince şu anki ifadesinde yönlendirilmiş olduğu ortaya çıktı.

Çocuklardan biri aynı şekilde ifadelerini tekrar etti ve şikayetçi olduğunu söyledi. Belletmenlerin boğazlarını sıktığını, diz kapaklarıyla belletmenin arkadaşlarının  boğazına ve karnına bacaklarıyla baskı yapıldığını, nefeslerinin kesildiğini söyledi. Aynı çocuğa sopayla dövülüp dövülmedikleri soruldu. Çocuk da belletmenlerin haydar isimli sopasıyla dövüldüklerini anlattı.

'İSTİSMAR OLAYINI DUYDUĞUMDA ŞAŞIRDIM'
Kur'an kursunda işkence yaptığı iddiasıyla yargılanan belletmen de duruşmada savunma yaptı.

"Ben çocuklara top verdim top oynadılar, telefonla oynamalarına, TV izlemelerine izin verirdim. Ben işkence yapsam niye bunları yapayım" diye konuşan belletmene avukatlar, "bu kadar iyi bir belletmense neden çocukların istismarına izin vermiş, seyirci kalmış veya çocuklar neden kendisine olayları anlatmamış" diye sordu. Sanık, "istismar olayını duyduğunda şaşırdığını, daha önce hiç ihtimal vermediğini" söyleyerek sorulan diğer sorulara yanıt vermedi. 

ŞÜPHELİ MÜDÜR: BİR DERNEK VAR, HER ŞEYİ ONLAR YAPIYOR
Kur'an kursu müdürü olan sanıksa Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarını kastederek "bu çocuklar bana gelene kadar kaç tane kursa gitmişler, hafızlık öğrenememişler. Yüzlerce çocuk benim elimden geçmiştir. Bir dernek var, her şeyi onlar yapıyor, onların avukatları ve basın yüzünden tutukluyuz" dedi.

Duruşma sonunda sanıkların tutukluluklarının devamına karar verildi. Bir sonraki celse 23 Kasım'da görülecek. 

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }