Toplumsal Haber Merkezi

Terör örgütü PKK’nın üst yapılanması KCK, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Irak’ın kuzeyinde yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarında kimyasal silah kullandığını öne sürdü. HDP'nin Merkez Yürütme Kurulu da PKK söylemlerini dayanak yaparak uluslararası kamuoyunu TSK’ya müdahaleye çağırdı. HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, TSK ve Türkiye'yi “Kürt soykırımcıları” olarak niteledi. PKK'nın mesnetsiz iddialarıyla ilgili CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan da açıklamalar geldi. Tanrıkulu ve Fincancı, PKK'nın iddialarına sahip çıktı.

PKK hesapları tarafından yayınlanan belirsiz video görüntülerini kaynak olarak gösteren CHP’li Tanrıkulu, sosyal medya hesabından şunları yazdı:

Kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin  görüntüleri izledim. Kimyasal silah insanlığa karşı bir suçtur. Yarın itibarıyla iddialara dayanak olan görüntülerin doğruluğu üzerine soru önergemi Meclis gündemine sunacağım. Bu iddialar karşısında açıklama yapılmamış olması ilginç.

TTB Başkanı Fincancı da PKK'ya yakınlığıyla bilinen Medya TV'de aynı görüntülere atıf yaparak “Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış” ifadelerini kullandı.

HDP milletvekillerinin PKK kaynaklı iddiayı gün boyu sürdürdüğü, çeşitli ülkelerde konuyla ilgili eylemler yapıldığı görüldü.

MSB: TSK ENVANTERİNDE BULUNMAMAKTADIR
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), iddialara verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:

Daha önce defalarca açıklandığı gibi Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından uluslararası hukuk ve anlaşmalarca yasaklanmış mühimmat kullanılmamaktadır. Bu tür mühimmat Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunmamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, bugüne kadar komşularımızın ve tüm dünyanın gözü önünde icra ettiği bütün harekat ve operasyonlarda uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa haklarımız kapsamında, sadece teröristleri hedef almakta, sivillerin, tarihi, dini ve kültürel varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için azami dikkat ve hassasiyet göstermektedir. Tüm bu dezenformasyon çabaları Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kararlı mücadelesi sonucu çökme noktasına gelen ve bulunduğu zor durumdan kurtulmak için yalan ve ahlak dışı yollarla çıkış arayışında olan terör örgütü ve müzahirlerinin beyhude çırpınışlarıdır. Teröristler için adalete teslim olmaktan başka çare yoktur.

ÖZTRAK: MEHMETÇİĞİMİZİN SİCİLİ TEMİZDİR
Bugün basın mensuplarının sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak da "TSK'nın gerçekleştirdiği operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddia edilmişti. Hatta o iddiayı gündeme taşıyan isimlerden biri de CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu. Bu konunun araştırılması için bir soru önergesi vereceğini söylemişti. O önerge verilecek mi? CHP bu iddialara nasıl bakıyor?" sorusu üzerine de şunları söyledi:

TSK, terörün en sıcak günlerinde bile kimyasal silaha asla tevessül etmemiştir. Mehmetçiğimizin sicili temizdir. Böyle hassas ve istismara açık bir konuda ulu orta açıklama yapılması yanlış olmuştur. Doğru bulmuyoruz.

HDP'li isimler dışında PKK'nın kimyasal silah kamuoyunda iki isim benimsedi: CHP'li Sezgin Tanrıkulu ve TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı. Tanrıkulu'ya kendi partisi CHP'den bile eleştiri gelmesi dikkat çekti. Bu iki isme biraz daha yakından bakalım.

Şebnem Korur Fincancı'yı Fethullahçı çetenin Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını takip edenler yakından tanıyor.

300 İMZACI ARASINDA
Ergenekon kumpasına destek veren 300 “aydın”ın imzaladığı bildiride onun da imzası vardı.

2008'de yayımlanan “Ergenekon Derinleştirilsin, Kazanan Yurttaşlar Olacak” başlıklı bildiride “Ergenekon iddianamesi ahtapotun kollarından birini yakalamıştır. Ancak, diğer kollara ve gövdeye ulaşmakta kendini sınırlamış kaygısı uyandırmaktadır” deniliyordu. “Susurluk ve Şemdinli’de kaçırılan fırsatın Ergenekon’la yakalanacağı” ileri sürülüyordu.

Çoğunluğu AKP’nin “açılım kadrosu” ve “akil adamlar” listesinde yer alan bu 300 “aydın”, Fethullahçı çetenin özel yetkili savcılıkları eliyle yürüttüğü yargı operasyonlarını var gücüyle destekliyordu.

ERGENEKON’A MÜDAHİL
Fincancı, yurtsever subay ve aydınların yargılandığı düzmece Ergenekon davasına sanıklara karşı müdahil olan bir isimdi.

Fincancı, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr Muammer Aksoy ve Doç Dr. Bahriye Üçok’un öldürülmesine ilişkin faili meçhullerle ilgili yürütülen Umut Operasyonu Davasını Ergenekon’la birleştirmeye çalışan bir rapora imza atacak kadar da ileri gitmişti.

FETHULLAHÇI MEDYANIN GÖZDESİ
O dönem Zaman ve Bugün gibi Fethullahçı gazetelerin, Samanyolu Tv gibi örgütün kara propaganda kanallarının vazgeçilmez müdavimleri arasında yer alan Fincancı, hep Ergenekon operasyonalarının daha da derinleştirilerek devam etmesini savundu.

SOYKIRIM İDDİALARININ BAYRAKTARI
Fincancı’nın geçmişi bununla da sınırlı değil.

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın onur konuğu olarak davet edildiği ve konuşmasıyla “heyecan yarattığı” ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) Kongresinin sonuç bildirgesinde “Kahrolsun Faşist Türkiye Cumhuriyeti Devleti!”, “Kürt halkına yönelik TC devletinin paranoyak – histerik bayrak şövenizmini kınıyoruz”, “1915 Ermeni Soykırımını Lanetliyoruz! Ermeni halkının acısını paylaşıyoruz” ifadeleri yer almıştı.

‘ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK PLATFORMU’ KURUCULARINDAN
Fincancı, 2012’de kurulan sözde “Barış için Öcalana Özgürlük Platformu”nun içinde de yer almıştı. Platformun Cezayir Restoran’daki ilk toplantısına ABD, Almanya ve İngiltere’den de davetliler yer almıştı.

Fincancı PKK’nın yayın organı Özgür Gündem gazetesine destek için “Nöbetçi genel yayın yönetmeni” de oldu.

15 TEMMUZ’DA FETÖ DELİLİ YOKMUŞ!
15 Temmuz darbe girişimde de FETÖ’yü aklamaya çalışan Fincancı, “FETÖ’nün darbe girişimindeki rolüne ilişkin belge olmadığını” savundu.

Fincancı en son, “yetmez ama evetçi” liberallerin yayınladığı “Aksaçlılar” bildirisinin imzacıları arasında yer aldı.

CHP'li Sezgin Tanrıkulu'nun yolu da pek çok noktada Fincancı'yla kesişmişti. 

ERGENEKON MÜDAHİLİ
İlk olarak Ergenekon kumpasına giden yolun taşlarını döşeyen, Fethullahçı çetenin Şemdinli kumpas davasının avukatlığını üstlendi.

Tanrıkulu da tıpkı Fincancı gibi Ergenekon davasında müdahil oldu, fakat sonra müdahillikten vazgeçti.

Tanrıkulu, Fincancı'dan 'daha iyi' bir siyasetçi. Fakat baltayı taşa vurduğu zamanlar da oldu.

ZEKERİYA ÖZ'E 'MİLLİ KAHRAMAN' DEMİŞTİ
AKP-Fethullahçı çatışması sırasında Tanrıkulu; kumpas savcısı, Fethullahçı Zekeriya Öz için kahraman demişti. Tanrıkulu, Öz için aynen şu ifadeleri kullanmıştı: 

Yolsuzluk ve rüşvet olaylarını ortaya kimin çıkardığının önemi bulunmuyor. Bu işi başlatanlar kim olursa olsun milli kahramandır.

KADIN VEKİLİN ÜZERİNE YÜRÜDÜ
Sezgin Tanrıkulu aynı zamanda 2013 yılında CHP'nin o dönemki milletvekillerinden Dilek Akagün Yılmaz'ın üzerine yürümesiyle de hatırlanıyor. CHP'nin kapalı grup toplantıda Yılmaz ve Sezgin, kumpas davaları dolayısıyla tartışmış; Yılmaz, WikiLeaks raporlarını anımsatarak Tanrıkulu'ya 'CIA Ajanı' demişti. Bunun üzerine Sezgin Tanrıkulu, Yılmaz'ın üzerine yürümüş; partisi, saldırı girişimine maruz kalmış bir kadın milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ı disipline sevk etmişti.

Oysa Tanrıkulu'yla ilgili söz konusu CIA iddiası tüm dünyada fırtına koparan Wikileaks belgelerindendi.

Tanrıkulu, “Gölge CIA” olarak bilinen Stratfor belgelerinde “TR 705” koduyla geçiyordu.

Tanrıkulu'nun, neden olduğu tüm skandallara, partisinin vekilleri, kurmayları ve seçmenlerince defalarca eleştirilmesine rağmen 2011 yılından bu yana CHP'de vekillik yapması kamuoyunun dikkatini çekiyor.