Serdar Nâzım Yüce
CHP’li iş insanı Yaşar Duraklı, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde, Kağıthane Belediye Meclis Üyesi aday adayı. 40 yıldır yaşadığı mahallesi Nurtepe’den ailesi, arkadaşları ve komşularının desteği ile yola çıkan Duraklı’nın Kağıthane’nin emekçi mahalleleri için büyük kaygıları var. Deprem gerçeğinden işsizliğe, kadın ve çocukların dezavantajlarından kentsel dönüşüme kadar birçok başlıkta yakıcı sorunları olan Kağıthane, bu sıkışmışlığı artık taşıyamaz hale geldi. Bu başlıklarda birçok plan ve hedefe sahip olan Duraklı, Kağıthane halkı için mücadele etmeye hazır olduğunun altını çiziyor.
Yetiştiği mahalleden aldığı dayanışma kültürünü Kağıthane’nin geneline yaymak için yola çıkan Yaşar Duraklı ile birçok başlığı içeren keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik…
Merhabalar, özgeçmişinize röportajımızın sonunda yer vereceğiz. Oradaki bilgileri sormuyoruz elbette ama sizi sizin tariflerinizle tanıtarak başlayalım sohbetimize…
Ben Yaşar Duraklı, 51 yılı geride bıraktım yaşamımda. Acısıyla tatlısıyla yarım asrı tamamladık yani… Emekçi, aynı zamanda emekçi karakterli bir ailede, bir mahallede, bir ortamda büyüdüm. O yüzden büyük yokluklara, adaletsizliklere ve acı yaşam hikayelerine şahit olarak yetiştim. Bazı deneyimler, insanın üstünden asla çıkaramayacağı, onunla bütünleşmiş birer kıyafete dönüşebiliyor. Ben de, insanların eşit olduğu düşüncesine, dahası eşit olması ve de yaşaması gerektiği düşüncesine daha çocuk yaşlarda inandım. Göre göre tabii… Sonra adalet duygusu, bizi yetiştirip büyüten ailemiz, çevremizden öğrendik adalet kavramını. Ve hep daha adil, daha eşit bir düzen hayalini kurarak geldik bu günlere.
‘KAĞITHANE’NİN ÇOCUKLARI GÖREVE TALİP’
Yaşam hikayem İstanbul’un benzer mahallelerinde büyüyen birçok insandan farklı değil aslında. Sonrasında kendimi yetiştirdiğim mesleğim sayesinde Türkiye’nin çeşitli yerlerinde üretimler yapsak da geldiğimiz yeri, kültürümüzü unutmadık. Unutmadık lafı bile yabancı bana aslında. Ben zaten halen ilk geldiğimiz yerdeyim, 40 yıldır mahallemdeyim! (Gülüyor)
Mahallemiz, ilçemiz, birçok bölgenin sahip olamayacağı avantajlara ve güzelliklere sahip. Bunun yanında birçok sorun da 40 yıldır kanayan yaramız gibi oracıkta durup gözümüzün içine bakıyor. Kağıthane’nin çocukları artık bu sorunları çözmek ya da en azından bu yükü halkın sırtından alabildiği kadar almaya talip.
‘BİZİM İÇİN ASLOLAN DAYANIŞMA KÜLTÜRÜ’
Bir saniye! Çok çabuk girdik siyasete… Benim oralara gelmeden sormak istediklerim var. Mesela, nasıl bilir mahallesi Yaşar Duraklı’yı?
Şimdi… Bu soruya ben yanıt vermeyeyim.
Neden?
Şık olmaz çünkü. İşte o zaman siyaset yapmış olurum ya da en azından öyle hissederim kendimi. Onun yerine merak edenler, sadece Nurtepe’de değil tüm mahallelerde, Yaşar Duraklı’yı sorsunlar. Kendileri öğrensinler. Az önce dedim ya, büyük avantajların yanında büyük dezavantajlarımız vardı diye. İşte o dezavantajlar, bu mahallelerde insanlar arasında öyle bir dayanışma kültürü yarattı ki, bizler hep buradan beslendik de büyüdük. Kapımız herkese açık, birisi bir sorununu anlattığında buna kayıtsız kalmak, ilgisiz kalmak bizim kültürümüzde, hayata bakış açımızda yok ki. Hemen elimizden geleni nasıl yaparız diye düşünürüz, nasıl karşımızdakinin derdine derman oluruz, yükünü omuzlarız diye kafa yorarız biz. Böyle büyütüldük çünkü. Aksi bir tavır, bizden de çevremizden de uzak olsun. İlle de yanıt isterseniz önceki sorunuza; “Yaşar Duraklı doğru bildiği, kendisine ‘insani değerlerindir’ diye öğretilenlerden taviz vermeden yürüyor” diye yazın röportaja.
‘KAĞITHANE’NİN BU İMKANI FAZLASIYLA VAR’
O halde, gelelim adaylığınıza. Uzun yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi üyesisiniz ve bugün Kağıthane Belediye Meclis Üyesi aday adayısınız. Buraya kadar anlattıklarınızdan neden bu göreve talip olduğunuz anlaşılıyor biraz aslında ama bir kez daha derli toplu alayım okurlarımız için.
Bakın bu aşağıdaki saha, (Toplumsal’ın penceresinden görünen spor tesisini işaret ediyor) henüz birkaç yıl önce bu görüntüye kavuşturuldu. Çok iyi hatırlıyorum, toprak sahaydı ve mahallenin çocukları buraya kaçak yollardan, yani tellerden atlayarak girip top oynarlardı. Tabii bekçi gelip kovalayıncaya kadar! Bu döngü gün boyu böyle sürerdi. Çünkü bakın etrafınıza, bu trafikte, bu keşmekeşlikte evlatlarımızın oyun oynayabilecekleri, çocukluklarını yaşayabilecekleri güvenli bir 50 metrekare var mı? Kağıthane’nin neredeyse tüm mahallelerinde durum üç aşağı beş yukarı budur. Hala daha budur. Öncelik evlatlarımız. Benim de bir evladım var, tıpkı mahalledeki yüzlerce evladım gibi… Bu çocuklara güvenli bir kent vermek, güvenli bir yaşam sağlamak herkesin önceliği olmalı. Bu çocuklar, İstanbul’un göbeğinde güvenlik sorunu yaşamadan oyunlarını oynamalı, sosyalleşmeli, yaşamı tanımalı. Kağıthane’nin bu imkânı fazlasıyla var, kullanılmasa da var yahu!
İstanbul bir deprem gerçeğiyle yüz yüze artık. Bunu deprem uzmanları da söylüyor, bizler de hissediyoruz yakıcı bir şekilde. Emekçi mahalleleri buralar, bu da ne yazık ki çarpık kentleşme demek dünyanın her yerinde olduğu gibi. Deprem bu kadar kapıya dayanmışken, biz kentsel dönüşüm sorununu çözmeden, toplanma alanlarımızı yaratmadan bir saniye yerimizde oturamayız. İşte bu yüzden göreve gelmek istiyorum.
‘YÖNETENLERİN UYUYACAK BİR SANİYESİ BİLE YOK!’
Bir dostunuzu ziyarete gideceksiniz ya da bir işiniz var bir yerde. Böyle bir durumda Kağıthane genelinde ilk düşündüğünüz şey, “aracı nereye park edeceğim” oluyor. Sokaklar daracık, araç park edeceğiniz alanlar yok. Bırakın araç park etmeyi, bir itfaiye aracı ya da o boyutta bir araç alalım, gezelim Kağıthane’yi karış karış. Bu aracın giremeyeceği bin tane sokak gösteririm size. Bu çok acı bir şey. Sadece yangın düzeyinde düşünmeyin bunu, deprem gibi doğal afetleri de katın. O doğal afetlerin yaratacağı yıkımı ve kargaşayı da katın içine, bin olan sokak sayısı 10 bine çıkar bir anda. Bu yüzden Kağıthane’nin bekleyecek bir dakikası, yönetenlerin de uyuyacak bir saniyesi daha kalmadı.
Çocuklar dedik, deprem gerçeğinden, kentsel dönüşümden bahsettik. Ben ilçemizde bir de işsizlik sorununu görüyorum yakıcı başlıklar arasında. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Tam oraya gelecektim, işsizlik. Bu sorun Kağıthane’nin çok çok yakıcı bir başlığı. Bunu konuştuğumuzda çevremizden “belediye bu konuda ne yapacak ki” diye tepkiler alıyorum. Bu yanlıştır arkadaş, belediye nasıl bir şey yapamaz. Bu tepkiyi ortaya koyan yurttaşlarımızı da anlıyorum, çünkü şimdiye kadar belediye cephesinden bu konuda hiçbir aksiyon görmemişler. Dolayısıyla tahayyül dahi edemiyorlar haklı olarak. Hayır aslında yapılabilecek çok şey var. Bugün biz bireysel olarak tüm imkanlarımızı kullanıyor, çevremizde işe ihtiyacı olan insanları bir yerlerde istihdam ettirmeyi başarıyoruz. Elbette mesleğine, eğitimine, yetkinliğine göre mümkün olduğunca. Belediye dediğimiz koca organizasyon ise, bizim bireysel çabalarımızla başardığımız şeyi, elinde tuttuğu imkanlarla çok daha planlı ve kalıcı olarak başarabilir. Lafı eğip bükmeden, dezavantajlarımızı yok etmek için ter dökeceğiz ve başaracağız da.
‘GENÇLER KADINLAR KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE DURABİLSİN DİYE’
Sonra gençlerimiz, kadınlarımız. Tıpkı çocuklarımız gibi bu dezavantajları fazlasıyla yaşayanlarımız onlar. Gençlerimizde işsizlik ve gelecek kaygısı, kadınların küçük mahallelere, küçük yaşamlara sıkıştırılmış olması. Belediyemiz, onlarca yüzlerce gence, kadına bu yaşamda ayaklarını yere daha sağlam, daha özgür basabilmeleri için onlara dayanak verebilir. Eğitimlerini daha rahat, kimseye boyun eğmeden alabilmeleri için gençlere çok çeşitli yollarla destek olabilir. Kadınlara kendi ayakları üstünde durabilmeleri için sertifika amaçlı değil gerçek bilgi aktarılacak meslek kursları organize edebilir. Bu imkan var bu belediyede. Ancak imkan değil, irade meselesi, kararlılık meselesi. Bu iradeyi ortaya koyarsak, Kağıthane’de genciyle, kadınıyla erkeğiyle, parti-yaşam görüşü ayırt etmeden nitelikli iş gücü ordusu yaratabiliriz. Buna dair tüm planlamalarımızı yaptık. Belediye Meclisi’nde bunun için mücadele edeceğiz. Kağıthane’de çocuk, genç, kadın; herkes yarınlara umutla bakmalı. Kağıthane’nin emekçi halkı, çok çok bedel ödedi. Artık başını kaldırmayı, gökyüzünü görebilmeyi hak ediyor fazlasıyla.
‘İNSANIMIZ OH BE DÜNYA VARMIŞ DİYEBİLSİN’
Yerli yerinde bir belediyecilik tarifiniz var. Projelerinizi, planlamalarınızı da detaylı bir şekilde dinledim. ‘Vaat’ kavramını pek sevmiyorsunuz anladığım kadarıyla ama başka vaadiniz var mıdır Kağıthane halkına?
Evet, vaat ve proje kelimeleri pek benim yaşama bakışıma, insana bakışıma hitap etmiyor. Bizim planlamalarımız var, hedeflerimiz var. Kağıthane’nin on yıllardır hasret kaldığı sosyal belediyeciliği yeniden örgütlemeye geliyoruz. Kağıthane yerelinde sosyal demokrasiyi yeniden oturtmaya geliyoruz. Halkımız yoksulluğa da yolsuzluğa da daha fazla alışmasın, bunları normalleştirmesin diye geliyoruz. Yerel yöneticisini sokakta görsün, derdini sıkılmadan anlatabilsin diye geliyoruz. Oluşturulan tabuları yıkmak için, insanlar şöyle bir “oh be, dünya varmış” diyebilsin diye geliyoruz.
ÖNCE HEDEF, SONRA PLAN
İnsanın planlayıp hedefine koyduktan sonra yapamayacağı şey yoktur, bunu tarih kitapları da yazmış binlerce örnekle. O yüzden nerede ve hangi kademesinde olursa olsun, yerel yönetime talip olanlar önce hedeflerini belirlemeli. Ben insanım için, mahallelim için, aynı ilçede aynı havayı soluduğum komşum için daha güzel bir yaşamı nasıl var edebilirim; bunun planlamasını yapmalı. Sandıktı, seçimdi, sonuçtu; zaten bunlar devamında gelecektir.
Çok teşekkür ederim, keyifli bir röportaj oldu benim adıma. Yolunuz, adaylığınız uğurlu olsun.
Asıl ben teşekkür ederim, röportaj imkânı bulduğumuz için. Hayallerimize ses olan Toplumsal ailesine yayın yaşamında başarılar diliyorum.
Yaşar Duraklı kimdir?
Yaşar Duraklı, 1972 Kahramanmaraş’ta doğdu. Aslen Erzincan’ın Tercan ilçesindendir. Sümerbank Dokuma Şefi olan babasının Kahramanmaraş’taki görevi nedeniyle ilkokulu Kahramanmaraş’ta tamamlayan Yaşar Duraklı, İstanbul’a gelmeleriyle birlikte ortaokul ve liseyi İstanbul’un emekçi mahallelerinden biri olan Nurtepe’de tamamladı. Erken yaşta çalışma yaşamına başlayan Duraklı, erken yaşlarda tekstil sektöründe çalışarak yaşamını kazandı.
İlerleyen yıllarda inşaat sektörüyle tanışan Duraklı, kurumsal firmalarda proje müdürlüğü, şantiye şefliği gibi farklı görevlerde bulundu. 2003 yılında kendi inşaat şirketini kuran Yaşar Duraklı, o günden bu yana inşaat sektörünün birçok başlığında ve Türkiye’nin birçok kentinde üretimler yaparak başarılı işler ortaya koydu.
Yaşar Duraklı, İstanbul’a ilk geldiği mahalle olan Nurtepe’de ikamet ediyor. Şirketinin ofisi de aynı mahallede bulunan Duraklı, 40 yıllık Nurtepeli.
İnşaat ve restorasyon alanındaki faaliyetlerine devam eden, Nurtepe’nin çok sevilen simalarından olan Duraklı, aynı zamanda bir çocuk babasıdır.