TUSAŞ'ta dün yaşanan terör saldırısı sonras Cem Gürdeniz sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu. "TUSAŞ tesislerinin giriş kapısına yapılan saldırı ile ilgili görüşlerim aşağıdaki gibidir" diyerek başladığı açıklaması şu şekilde devam etti;
Rusya /Kazan BRICS zirvesi ve İstanbul’da yapılan Savunma Fuarı sırasında Ankara/Kahraman Kazan TUSAŞ tesislerinin giriş kapısına yapılan saldırı ile ilgili görüşlerim aşağıdaki gibidir.
1.Jeopolitik düzlemde BRICS zirvesinin Türkiye’deki kamuoyu etkisini engellemeyi hedeflemiştir.
2.Stratejik düzlemde savunma sanayiinin terörle mücadelede en çok kullandığı SİHA ve helikopterleri üreten sembol tesisi üzerinden “sizi asimetrik saldırı ile vurabilirim” mesajı vermiştir.
3.Operatif düzlemde yurt içinde iktidar tarafından tamamen bitirildi propagandası yapılan PKK terörünün bitmediği ve emperyalizmin emrinde nokta atışı yapacak şekilde kullanıma hazır olduğu mesajı verilmiştir.
4.Siyasi düzlemde bir gün önce PKK liderinin iktidar ortağı tarafından meclise davet edildiği bir konjonktürde bu davet çağrısını eleştirenlere anlaşma olmazsa “terörü şehirlere yayarız” mesajı verilmiştir.
5.Moral ve psikososyal düzlemde cumhuriyetin 101.yılını kutlamaya 6 gün kala halkta bezginlik, yılgınlık etkisini yaratmayı hedeflemiştir.
Bu görüşler ışığında asla moral bozukluğu yaşanmamalı, iç güvenlik ile ilgili tedbirler en üst düzeyde uygulanmalı ve 29 Ekim’de yaşananlara inat halk büyük bir coşku ile cumhuriyeti kutlamalıdır.
Türkiye dinci ve etnik bölünmelerden acılar çekmiş bir devlettir. Her ikisini kullanarak iktidarda kalmayı ya da iktidara gelmeyi hedeflemek intihar ile eş değerdir.
İktidar ve muhalefet ekonomik baskı ve Amerikan şantajlarına rağmen Atatürk’ün gerçek rotasına dönmeli, yaptıkları akla ziyan açıklamalarla çöken bir hegemonun akamete uğramış Büyük Ortadoğu Projesine su taşımaya son vermelidir.
Toplumun son derece kutuplaştığı, yolsuzluk ve çürümenin kronikleştiği bugünkü koşullarda devlete, kurumlara, akademik dünyaya, medyaya ve belediyelere sızmış sadece Fetöcüler ve bölücüler değil kökü şüpheli tüm tarikat, cemaatler ile ABD/AB ve İsrail istihbarat ajanslarınca fonlanan kişi ve kuruluşların artık milli güvenlik riski/tehdidi oldukları unutulmamalıdır.
Diğer yandan Türkiye’de güvenlik ve pek çok savunma sanayi firmalarının fiziki ve siber güvenliğinin İsrail ile ilintili firmalarla yürütüldüğü bir gerçektir. Bu bağımlılığı azaltıcı tedbirler acilen alınmalıdır.
Kahraman Kazan şehitlerimize rahmet, yaralılara şifa diliyorum.