KÜLTÜR SANAT

Alevi Sinema Günleri açılış galası yapıldı

Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen Alevi Sinema Filmleri Günleri, Alevi Bektaşi kültürünü sinema aracılığıyla tanıtmayı amaçlıyor.

Türkiye’de ilk kez düzenlenen Alevi Sinema Filmleri Günleri, 15 Kasım’da İstanbul’da yapılan açılış galasıyla başladı. 
Açılışta Alevi Vakıfları yöneticileri, Siyaset,Sanat dünyasının önemli isimlerini bir araya geldi. 

Katılan isimler 
İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Asım Alkan, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir, Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır,  eski Milletvekillerinden Mustafa Kul,Ercan Karakaş Ali Şeker ve  Barış İyarkadaş, Bulgar Ekzarhlığı Ortadoks Kilisesi Başkan Yardımcısı Hristo Kopana, Türkiye Ermeniler Patrikliği Rahibi Şınorhk Donigyan, İstanbul Fener Rum Patrikliği Başrahibi Viktor Kopuşçu, Türkiye Bahailer Toplumu Genel Başkanı Müfit Aksu, Gazeteci Musa Ağacık, Yönetmen Ersan Arsever , Sinema Sanatçısı Necmettin Çobanoğlu, Gazeteci Musa Ağacık, Yeşilçam Sinema Oyuncusu Mahmut Cevher.

Sinema günleri açılış konuşmasını AVF Genel başkanı Dr. Haydar Baki Doğan yaptı.

"1. Uluslararası Alevi Sinema Günleri düşüncesi, Aleviliğin değerlerinin insanlığa neler kattığının-katabileceğinin farkındalığıyla başladı. Bu başlangıcımız Alevi inancının ve yol önderlerinin oluşturduğu kadim ve kıymetli hafızanın sinema yoluyla uluslararası boyutta tanıtılmasının ve büyük kitlelere ulaşabilmesinin önemli bir adımıdır. Alevilik değerleri ve sinemanın birleşimini, sadece kültürel bir zenginlik olarak değil, aynı zamanda evrensel değerlere, barışa, milli birlik ve beraberliğe katkı sağlayacak bir unsur olarak görmek gerekir.
Bu birliktelik, Alevilik ve Bektaşilik konularında eserler üretecek sanatçıların bir araya getirilmesi yeni çalışmaların-araştırmaların yapılması için bir araç olacak, kurumlarımızın yeni misyonlar yüklenme ve onlara yeni ufuklar açma yolunda katkıda bulunacaktır.

Bilgi ve eğitimin izinden gitmek Alevi toplumu için artık kaçınılmaz bir tarihi sorumluluktur. Federasyon olarak, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren eğitimin önemini vurguladık." 

"Alevi inancına ilişkin bütün öğeler araştırıldıkça, toplum tarafından daha çok görüldükçe hem Alevilere karşı olan önyargılar kırılacak hem de Alevi toplumunun kuşaklar arası sürekliliği de sağlanacaktır.

Hz. Ali’nin “İlim, bir nokta idi; cahiller onu çoğalttı” sözü, bilginin ve eğitimin önemini vurgular. Sinema ve sanat da birer bilgi kaynağıdır. Kültürümüzü ve değerlerimizi, geniş kitlelere ulaştırmanın, onları tanıtmanın ve gelecek kuşaklara aktarmanın güçlü araçlarıdır. Sinema, bu bilginin yayılmasında ve anlaşılmasında eşsiz bir rol oynamaktadır.

Birlikte çalışarak, sinema ve görsel sanatlarda Alevi inancının değerlerini daha geniş kitlelere ulaştırmaya çalışmak, insanlığa hizmet etmek isteyen Alevi olsun olmasın temelinde günümüz dünyasının ihtiyacını duyduğu barış, kardeşlik, hoşgörü, dayanışma ve sevgiyi barındıran evrensel değerlere sahip çıkan her sanatçının, yapımcının, senaristin görevi olmalıdır."

Alevi geleneği, bilgelik, merhamet ve aydınlanmanın ipliklerinden dokunmuş zengin bir duvar halısına benzer. Hz. Ali’den İmam Cafer-i Sadık’a, Hatayi’den Pir Sultan Abdal’a,  Hacı Bektaş Veli'den Kaygusuz Abdal’a Sarı Saltık’a, Kul Himmet’e nice dervişlerimiz, pirlerimiz, dedelerimiz ve aşıklarımızla geleneğimiz her zaman manevi aydınlanmaya ulaşmak ve toplumumuz içindeki uyumu teşvik etmek için bir araç olarak bilgi arayışını vurgulamıştır. Bu tarihsel görev ve sorumluluk, Alevi düşüncesinin her alanda olması gerektiği gibi görsel sanatlarda da var olmasıyla mümkündür.

Ancak ne yazık ki, sinema ve görsel sanatlarda Alevi değerlerinin yeterince temsil edilmediğini görmekteyiz. Bu anlamda etkinliğimiz bu düşüncemizi daha geniş kitlelere ulaştırmak için bir başlangıç noktası olacaktır. Neden Alevilik görsel sanatlarda yeterince yer bulamıyor? Neden kültürel mirasımızı daha geniş kitlelere tanıtma konusunda yetersiz kalıyoruz? Bu soruları kendimize sormalı ve bu alanda daha fazla çaba göstermeliyiz, harekete geçmeliyiz. Aramızda pek çok sanatçı, oyuncu, yapımcı, yönetmen ve senarist olmasına rağmen, bu alanda Alevi kültürünü ve değerlerini yansıtan eserlerin eksikliği dikkat çekicidir.

Bu noktada sinema sanatçılarına, yönetmenlere, yapımcılara, senaristlere, kamu kurumlarına, kuruluşlara, iş adamlarına, akademisyenlere, üniversitelere ve bu alanda emek veren herkese büyük görevler düşmektedir.51 yıl önce çekilmiş iki kült filmi göstererek, Kafalarda bu soruları yaratarak aslında büyük eksikliğini hissettiğimiz eserlerin az olmasının farkındalığının ortaya koymaya çalıştık. Günümüzde böyle derin felsefi boyutları, tarihte yaşadığı zorluklar ve bu zorluklara direnci ile sinemacılara ilham verebilecek nitelikte birçok hikâyesi olan inancımızla ilgili yeni eserler, projeler üretilmesini teşvik etmek ve yapım süreçlerine destek sunmak en önemli amacımız.

Yarım yüzyıllık filmlerin ardından çağın hatta gelecek çağların konularını içeren filmleri topluma sunmak ve film öncesi ya da sonrası bu kavramlarla ilgili konuşmalar ve kritikler yapabilecek değerli sanatçılarla paneller düzenlemek etkinliğimizin önümüzdeki sene bir sonraki aşaması olacak. Hedefimiz Aleviliğin tarihin derinliklerinden gelen bir bilgi ve hikmet hazinesini, sinema ve görsel sanatlar aracılığıyla gün yüzüne çıkararak, hem kültürümüzü tanıtmak hem de dünya çapında barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajları vermektir.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” diyerek sanatın milletler için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Bizler de sinema ve görsel sanatlar alanında daha fazla eser üretmeli, bu eserleri farklı platformlarda tanıtmalı, kültürel değerlerimizi, sanatsal ifadelerle zenginleştirerek, dünya çapında ses getirecek projelere imza atmalıyız.

Alevi-Bektaşi kültürünün değerleri, inanç ritüelleri, felsefesi, Alevi inancını temsil eden, rol-model alınan ulvi şahsiyetler, bu önderlerin düşünceleri, sözleri, davranışları ve bu ulvi şahsiyetlerin yattığı kutsal mekânlara ilişkin disiplinler arası çalışmalar yapılarak belgesellerinin yapılması, senaryolarının yazılması ve sinemaya aktarılması önemli bir ihtiyaçtır. Nitekim bu çalışmaların yapılması zengin bir toplumsal belleğin oluşmasına da muhakkak katkı sağlayacaktır."dedi.

Haydar Baki Doğan'ın konuşmasından sonra Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir ve İstanbul Vali yardımcısı Mustafa Asım Alkan konuştu. 

1973 Azerbaycan yapımı Seyyid Nesimi filmi ile açılış yapıldı.Bu film, 51 yıl sonra Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluştu. Yayınlandığı dönemde izlenme rekorları kıran Seyyid Nesimi filmi, Türkiye’de vizyona girmemişti. 

Alevi Sinema Günleri, halkın yoğun ilgisiyle 16 ve 17 Kasım' da filmleri ücretsiz olarak Atlas Sineması’nda buluşturdu.

16 Kasım Cumartesi günü, saat 14:00 seansında, ülkemizde çekilen ilk uzun metraj Alevi Bektaşi filmi olan Pir Sultan Abdal 
Yönetmenliğini Remzi Jöntürk’ün yaptığı bu film, Fikret Hakan, Tuncer Necmioğlu ve Mine Sun gibi önemli isimleri barındırıyor. 51 yıl aradan sonra sinema salonlarında yeniden gösterildi.

Aynı gün saat 17:00'de " Aşık" filmi 
Bilal Babaoğlu’nun yönettiği bu filmde, Emirhan Kartal, Meltem Miraloğlu, Yeliz Şatıroğlu ve Uğur Aslan gibi isimler yer alıyor.
Saat 20:00'de ise Menekşe'den Önce belgeseli 
Soner Yalçın’ın yönettiği bu film, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak’ta katledilen Menekşe’nin hikâyesine odaklanıyor ve bir bellek olma özelliği taşıyor.
17 Kasım Pazar günü, saat 14:00'de Hünkâr Bektaş, Aslan ve Ceylan adlı çizgi-animasyon filmi
Alevi Bektaşi Enstitüsü’nün yapımcılığını üstlendiği bu film, ilk Alevi Bektaşi çizgi animasyon filmi olma özelliği taşıyor. Çocuklar için özel bir etkinlik düzenlenmiş durumda.
Aynı gün saat 14:30'da, Ahmet Ümit’in aynı adlı romanından uyarlanan Bir Ses Böler Geceyi filmi
Ersan Arsever’in yönettiği bu filmde Cem Davran, Merve Dizdar, Ali Sürmeli ve Gün Koper gibi önemli oyuncular yer alıyor. 
Saat 17:00'de ise Saz filmi 
Stephan Talneau’nun yönettiği bu film, Berlin'den Horasan'a, oradan Anadolu'ya uzanan bir serüveni anlatıyor ve Alevi Bektaşi deyişlerinin izini sürüyor.
Etkinliklerin son gösterimi ise saat 20:00'de Tahtacı Fatma filmi ile yapıldı. 
1979 yapımı bu belgeselin yönetmeni Suha Arın. 1979 Uluslararası Çocuk Yılı vesilesiyle gerçekleştirilen bu belgesel, Toroslar’da yaşayan 12 yaşındaki bir "tahtacı" kızının zorlu yaşamını, özlemlerini ve bilinçaltındaki korkularını yansıtıyor.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }