Altı üstü ‘İki gün evde kalacaksın, sokağa çıkma’ dedi, millet 31 ilde rafları boşalttı.
Aynı ses 15 Temmuz’da ‘Sokağa çık’ dedi;
Millet 81 ilde memleketin rafını sıfırladı.
Dolaştığı bir şehrin herhangi bir tarafında gözüne takılan bir bozukluğun onarılması talimatını vermek için;
‘Sokak…’ diyerek lafa başlasa, millet terlik pijama soluğu tekel bayisinin önünde alacak…
Yok yok…
Sokak, Cumhurbaşkanına yaramıyor.
Bak işte, Cuma akşamı Cumhurbaşkanının talimatıyla sokağa çıkma yasağı geldi, gördün tabi açık olan fırın-market-tekel bayi önündeki kuyrukları. İki günlük sokak yasağı milleti alışveriş kapısı önünde ip gibi dizdi. Kimi yerlerde birbirine girenler oldu. Bildiğin;
Sokak kavgası!..
Yok yok…
Sokak, Cumhurbaşkanına yaramıyor.
Sokak, sokaklar eğer salgının önüne geçilmez ise, bir-iki aya kalmaz gösterir gerçek yüzünü…
Yasaklı günde polisle yaşanan arbede sonrası hastanede ölen vatandaşın girişimini sıradan ‘münferit’ deyip geçiştiremezsin.
Almanya’nın Frankfurt kentinde polis devriyesine saldıran 20 kadar kişinin ellerinde bıçak, muşta, sopa gibi araç gerecin bulunması, hazırlıklı olarak önlerine bi hedef koyduklarını gösteriyor. Hedeflerinin, tesadüfen karşılarına çıkan polis olmadığı da belli.
Salgınla birlikte, Amerika Birleşik Devletlerinde silah satışlarında gözlenen artış da ortalığın karışacağının göstergesidir.
Kısacası, sokak her yerde sokaktır ve daha önemlisi, insan da her yerde yönetilen, yönlendirilen, yerine göre küçümsenen, ezilen insandır. Dedik ya;
Eğer böyle giderse, bir-iki aya sokak her yerde insanıyla kendini gösterecektir!
İki ay dediğin çabuk geçer, göreceğiz…
Bugün derdimiz sokak değil.
Değişim!..
Hani, salgının davranış biçimlerini, üretim ilişkilerini, dünya üzerindeki sistemleri de değiştireceği varsayımı var ya, işte o değişim bizde başladı;
Hem de hiç beklenmeyen bi şekilde…
Bizde ilan edilen 2 günlük sokağa çıkma yasağının 2 saat içerisinde getirdiği sıkıntıları göstererek eleştirilerin hedefine yerleştirilen isimden beklenmedik bir açıklama geldi:
“Eleştirileri aldım, kabul ettim!”
Bunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu söyledi.
Hiç öyle çimdik mimdik atma kendine, “Kafasına tuğla mı düştü” falan da deme…
Beklemiyordun değil mi; ama söyledi işte…
Salgında mağdur olanlara destek amaçlı yardım kampanyası düzenleyen muhalefet partili belediyeleri, dolayısıyla belediye başkanlarını başka devlet, yeni hükümet oluşturmak istemek gibi ipe sapa gelmez suçlamalarla itham eden Soylu kabul etti eleştirileri…
Evde kalırsa aç kalacağını söyleyerek, “Beni bu virüs öldürmez, beni senin bu düzenin öldürür” diyen sıradan ama yürekli bir düşünce açıklayan TIR şoförünü birlikteliği sıkıntıya düşürebilecek bir paylaşım yaptığı gerekçesiyle gözaltına aldıran İçişleri Bakanı, eleştirileri almış kabul etmiş. Sen tabi, eleştirenlerin hepsinin soruşturma geçireceğini bekliyordun değil mi…
Şaşırdın mı…
Padişahtan sonra gelen krallar arasında bulunan bakan nasıl olur da kendisinden beklenmeyen böyle bi açıklama yaparak eleştirileri kabul eder ha…
Şaşırma…
Kronavirüsün neden olduğu salgın dünyada sistem değişikliğine kadar uzanır mı bakcaaz ama, bizde bi değişikliğe yol açmış gibi görünüyor. Salgın sürecinde alınan önlemler, atılan yanlış adımlar ve yersiz kararların bir gün hesap pusulası gibi ellerine tutuşturulacağını gören ve bilen iktidar cephesi, saltanatı sürdürmek için öyle bi değişecek ki; hiç şaşırma. Bunun içinde sokağa hükmetmek, evde tutulan halkı beslemek, çöpten ekmek toplayana yiyecek götürmekten tut, ‘olmaz’ deme; müteahhite verilen ihalede tutarlı olmak da yer alacak. Başka türlü saltanat, corona eliyle başkalarına geçer.
Halka, insan gibi bakılıp daha adam gibi davranılacak ve gözaltıcı Süleyman Soylu da dahil, sosyal demokratları çatlatacak şekilde bir yanıyla;
AKP sosyal demokrasiye evrilecek!