Hülya Avşar'ın sunuculuğunda gerçekleşen Bir Hülya Avşar Sohbeti programının bu haftaki konuğu, ünlü televizyoncu ve medya patronu Acun Ilıcalı oldu. Ilıcalı, programda futbol sektörüne girişinden özel hayatına, maddi başarılarından yaşadığı zorluklara kadar birçok konuda çarpıcı ifadeler kullandı.
Fenerbahçe Benim Çocukluk Aşkım
Futbol sektörüne girdim. Fenerbahçe benim çocukluk aşkım, o yüzden hani aşık olduğum kulübün yöneticisi olmak benim için büyük bir mutluluk. Zor mu? Çok zor. Hani üstüne daha fazla yük geldi mi? Geldi. Futbol Türkiye'de bataklığa benziyor mu? Biraz öyle ama bu benim kendi tercihim. O yüzden mutsuzum diyemem."
Hayatım Boyunca Rekabet Yaşadım
"Büyüdükçe düşmanın artıyor, doğru. Düşman da şöyle artıyor, mesela ben muhabirken muhabirler arasında bir çekişme vardı. Sonra celebrity oldum, celebrity olunca da hazmedilemedi, O dönemlerde bana sataşmaya başladılar. Sonra onları da geçtim, bu sefer patronlar sataşmaya başladı. Medya patronları sataştı. Şimdi daha yükseldiğin zaman pozisyon itibariyle yine daha büyük rakiplerle karşı karşıya geldim. Hayatım boyunca hep rekabet ettim. Ama küçüklükten itibaren bu dünyada olduğum için alıştım.
Paradan Para Kazanmadım
"Benim hayatta parayla pulla işim hiç olmadı, paradan para kazanmadım. O yüzden ben farklıyım. Kendim televizyonda programlar yaptım. Bunun getirdiği parayla bir maddi gücüm oldu. Türkiye beni sevdi, seyretti. Ondan sonra çok kazandım, doğru. İnsanlar servetimi bile sorgulamaya kalktılar. Milletin önünde para kazandık, ona da laf ettiler. Türkiye her gün beni seyretti sonra 'Acun nasıl zengin oldu?' Ulan, 20 yıldır beni seyrediyorsunuz ya! Acun nasıl zengin oldu, nasıl oldu? Affedersin, bir şey diyeceğim demiyorum."
Esat'ın Evinde Uzun Süre Kaldım
"Ben annemlerle çok rahat bir hayat sürüyordum, sonra Esat'larda uzun bir süre kaldım. Esat çok rahat, ben Esat’tan da rahatım. Ev sonuçta benim evim değil. Bir gün telefonla konuşuyordum mesela, Esat’ın annesiyle babası Moda Deniz Kulübü’ne kağıt oynamaya gidiyorlardı her cumartesi akşamı saat 9’da giderlerdi. Telefon da ev telefonu, o zaman hani cep telefonu falan yok, evin telefonuyla konuşuyorum.El salladım gittiler, sonra geldiler, ben hala telefondayım. Bir daha el salladım böyle, tamam mı? Hani misafirlikte rahatlığa bak sen, onlar da böyle biraz hani gülümsediler ama hafif şey oldu. Sonra kadıncağız rahmetli, saat gece 2:30'da tuvalete kalktı, tuvalete kalkınca benim olduğum odanın ışığını da görünce kafayı bir daha uzattı, ben yine telefondayım,. Ondan sonra böyle, ‘Aman ya Rabbi, bu da kafayı yedi,’ dedi. Emel Teyzenin o dönemlerdeki lakabı, şok Emel’di, devamlı şoka girerdi. Çok güzel günler geçirdik."
Param Hiç Yoktu
"Param yoktu diyorum ya, hakikaten hiç param yoktu, gelirim de yok. 10 ay boyunca ben sıfır gelir, bir hayat sürdüm. O dönemlerin hayatımda çok önemli bir yeri var, bana çok şey öğretti. Zaten o zamanlardan beri de Esat vardı. Esat bana hem kardeş gibi hissettirdi, ailesi de aileyi hissettirdi."
Dünyanın En Şanssız İnsanlarından Biriyim
"Dünyanın en şanssız insanlarından biriyim baktığın zaman. Çünkü 20 yaşına kadar olan bölümüm, 23-24 yaş... Allah'ın beni orada tabii ağır bir şekilde imtihan etmesi ve ruhsal sağlığımı koruyabilmem çok çok zordu. Annem ve babamla olan ilişkim... Anlatma şansım yok, anlatıyorum ama anlatsam yetmiyor. Öyle bir evde yaşadım ki, o kadar mutlu bir evdi ki bu. O yüzden hani hep çocuklarım için aynı şeyi düşünüyorum hep. Yani onların mutlu olması lazım. Doğduğun ev kaderindir. Ben bunu yaşadığım için çocuklarıma da özen gösteriyorum bu konuda."
Ailemi Kaybettikten Sonra 1 Yıl Evden Çıkmadım
"Parasız dönemimde sosyal hayatımdan bir eksik görmedim. Benim arkadaş grubum beni o dönemde kendi aralarında böyle kavradılar, ben normal eski hayatım neyse aynı hayatı sürdürebildim. O yüzden hani üzerimde o psikolojik etki olmadı. Annemlerden sonra ben bir sene evden çıkmadım, o yüzden boşandım zaten. Orası korkunç bir dönem yani. Beraber, ikisi de trafik kazası... 45 yaşında annemle babam rahmetli.
Gösteriş İçin Bir Şey Satın Almam
"Benim şu anda ürettiğim ekonomik büyüklük, harcamalarım ile sarsılacak bir büyüklük değil, Ama bu da şu demek değil, şuursuz diyebileceğimiz ya da 'Bu nasıl böyle harcayacak?' diyeceğimiz harcamalarım da yok. Mesela, tabii ki uçak masrafı diye çok ciddi bir masraf var hayatımda,Tekne masrafı var, bakmakla mükellef olduğum en az bir 10 kişi var. Onun dışında sadece bana bakan, bizim şirkette yaklaşık 20 kişi var. Yani o 20 kişinin sorumluluğu var. Tabii ki şuursuz paralar harcamıyorum. Ama şu dünyanın adamı değilim. "Param var, hadi gömeyim, gideyim şurada bir yatırım yapayım, arsa alayım, oradan bir arsa daha alayım." Ben o değilim. Ben kullanmadığım evi almam, kullanmadığım arabayı almam, gösteriş için bir şey almam. Ben hızlı tekne seviyorum, sevdiğim için alıyorum, hava atmak için almıyorum
Haber/ Elif Garip