Bugün 18 Mart. Bundan 109 yıl önce, 18 Mart 1915'te, Gelibolu Yarımadası'nda o zamana dek tarihe yazılan karayla deniz arasındaki en büyük muharebe olan Çanakkale Boğaz Muharebesi başladı ve zaferle sonuçlandı.
Çanakkale 1. Dünya Savaşı içinde herhangi bir cephe değildi. Orada sadece Türklerin değil, tüm dünyanın kaderi değişmişti. Osmanlı Devleti'nin 1915'te savaş dışı kalmaması, Avrupa'daki savaşı uzatmış; bir dünya savaşı haline gelmesine sebep olmuştu. İngiliz-Rus bağlantısının kurulamaması dolayısıyla Rusya'ya yardımların ulaştırılamaması, Çarlık yönetimini kendi kaderiyle başbaşa bırakmış ve ağırlaşan ekonomik koşullar Sovyet Devrimi'ne giden yolun taşlarını döşemişti. Türkiye ise uzun süren bir askerî yenilgiler döneminden sonra, insani bedeli çok ağır da olsa ilk kez Çanakkale'de ayağa kalkmıştı. Millî Mücadele'nin temelini oluşturan ve bugün Türkiye'de yaşayan herkesin bir anlamda varlık sebebi olan da, bu toprakları canları pahasına koruyanlardan miras kalan özgüvendi.
18 Mart 1915 gününün kahramanları, sene başından beri geceleri mayın hatlarının temizlenmesine izin vermeyen kıyı topçusu; 8 Mart günü sabaha karşı İtilaf gemilerinin manevra yeri olan Erenköy Koyu’na mayın döşeyen Nusrat mayın gemisi personeli; aldıkları ağır isabetlere rağmen ateşi kesmeyen Anadolu ve Rumeli Hamidiye, Rumeli Mecidiye ile Namazgah, Baykuş ve Dardanos tabya ve bataryalarının kahraman neferleri; şehit düşen 44 askerimiz ve Cevat Paşa’ydı. Mustafa Kemal ise 25 Nisan 1915’te tarih sahnesine çıkacak, daha sonra Anafartalar Muharebeleri’nde Türk ve dünya tarihini sonsuza kadar değiştirecekti.
Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.