Toplumsal haber merkezi

Kahramanmarş merkezli depremlerin ilk anından itibaren deprem bölgelerinde yardımda bulunan TKP, Deprem takip merkezi kurdu. 

Türkiye Komünist Partisi'nin yaptığı açıklamada; ''Depremin yaralarını ancak açılan bu yoldan ilerleyerek sarabiliriz. TKP olarak bütün ülkede kurduğumuz dayanışma ağını ve deprem bölgesindeki organizasyonu sürdüreceğiz. Ama bununla yetinmeyeceğiz. Deprem felaketinin halkımızın yoksulluğunu derinleştirmek, bilime, tarihe, kültüre karşı bir huruç harekâtı düzenlemek için istismar edilmesine izin vermemek durumundayız. TKP Deprem Takip Merkezi halkın barınma hakkının savunulmasından mağduriyetlerin giderilmesine, kent planlamasından göçün yaratacağı sorunlara, suçluların kovuşturulmasından tarihsel kültürel yapıların yeniden imarına, halk sağlığından kültür ve sanat alanına, ekonomik yaşamın yeniden örgütlenmesinden toplumun doğru bilgilendirilmesine kadar bir dizi başlıkta çalışmalarını başlatmış bulunmaktadır'' demişti. 

TKP Deprem Takip Merkezi 1 Nolu Bildirisini  ''AKP’nin Deprem Stratejisi = TOKİ'' başlığıyla yayınladı.

Söz konusu bildiride şunlara yer verildi:

Erdoğan’ın en kısa zamanda inşaata başlayıp bir yıl içinde yıkılan bütün binaların yerine yenilerinin dikileceğini açıklaması, deprem stratejisinin inşaat tekellerine teslim edildiğini göstermektedir. Türkiye’nin toplumsal ihtiyaçların üretilmesine değil kâra endekslenmesinin ucube sonucu inşaat sektörünün ekonominin hormonlu alanı hale gelmesidir. Şimdi büyük bir yıkımın karşısında ellerindeki aynı silaha, betona sarılıyorlar.

Elbette milyonlarca insanımızın barınma sorunu acil olarak çözüme bağlanmalıdır. Bunun zaman kaybettirmeyecek, ama aynı zamanda yurttaşların haklarını koruyan ve bilime dayanan yolları vardır.

Bir kesim, barınma sorununa bireysel çözüm olarak akraba veya tanıdıklarının desteğini alabileceği kentlere göç ediyor. Siyasi iktidar bu göçü, sorunun parçası olan nüfusun azalmasını umarak teşvik etmektedir. Bu insanlarımızın mağduriyetinin sadaka niyetine para dağıtarak giderilmesi mümkün değildir. Önümüzde ekonomik, sosyal, psikolojik bir dizi uyum sorunu var. Ancak iktidarın sus payı veya kan parası karşılığında göç edenleri unutmak istediği anlaşılıyor. Buna izin vermeyeceğiz; depremzedeleri taşındıkları yerleşimlerde örgütlenmeye çağırıyoruz.

İkinci olarak, evleri yıkılmasına karşın memleketlerini terk etmeyen, gitme olanağından yoksun büyük bir kitle var. Bu kitlenin acil barınma ihtiyacı inşaatların tamamlanmasını beklemez. Sayısız ihtiyaç kalemi arasında asgari sağlıklı barınma koşullarının oluşturulması önceliklidir ve bunun karşılanması devletin görevidir. Bu başlığın ağırdan alındığı açıktır ve bu tutumun altında göçün teşvik edilmesi yatmaktadır. Deprem bölgesindeki halkın başta barınma olmak üzere hakları için örgütlenmesi gerekmektedir.

Son olarak konutları yaşamaya elverişli kalmış olanlarsa, kentlerin genel yıkımı nedeniyle çeşitli sorunlarla karşı karşıyadır. Bir dizi ilçe ve semtte ekonomik faaliyet durmuştur, işgücünün büyük kısmı yitirilmiştir, kent içi ulaşım sorunları çözülmemiştir, sosyal yaşam çökmüştür. Henüz cenazelerin bile doğru sayılamadığı ortamda travma bütün toplumu sarmaktadır.

Bu yükü TOKİ ve taşeronlarının taşıyıp taşıyamayacağını tartışmak bile anlamsız. İnşaat tekelleri konuyla ne kadar teşvik alacakları veya kamu kaynaklarını nasıl yağmalanacağı ölçüsünde ilgilenirler. Siyasi iktidar ise seçime kadar temellerin atılmasıyla, binaların hiç olmazsa bir kısmının boy göstermesiyle, yani işin şov kısmıyla ilgilidir.

Öte yandan bir yıl içinde yeni konutların tamamlanacağı iddiası da inandırıcı değil. Geçen yıl 2023-2028 arasını kapsayan beş yılda 500 bin konut yapımını öngören bir proje başlatıldı. Şimdi buna ilk yıl için 150 binin üstünde ek yapıyorlar! Eski proje gerçekçi değildi. Krizdeki Türkiye ekonomisinin depremle daha da daralacağı açıktır ve deprem konutları taahhüdü büsbütün temelsizdir.

TKP Deprem Takip Merkezi olarak hızlıca çözüme ulaşması gereken noktalar şöyle sıralandı:

  • Öncelikle evsiz yurttaşlarımızın acil barınma gereksinimi çözülmelidir. Geçici çadır ve konteyner kentler bilim insanlarının, deprem bilimcilerin, mimar ve mühendislerin, yerel yöneticilerin ve halkın görüşü alınarak hemen kurulmalı, sokakta kimse kalmamalıdır. Kaynaklar televizyonlarda yayınlanan bağış şovunun ertesi sabahı Resmi Gazetede ilan edildiği gibi yandaş şirketlere teşvike değil buraya yöneltilmelidir.
  •  Zaten yetersiz olan kamu öğrenci yurtlarında çare aramaktan vazgeçilmeli, oteller ve uygun tesisler depremzedeler için yeniden düzenlenmelidir.
  •  Hasar tespit çalışmaları sağlıklı biçimde tamamlanmalı, ortaya konmalı, inşaat mühendislerinin, hukukçuların ve hak sahiplerinin denetimine açılmalıdır.
  • Göç eden depremzedelerin barınma sorunu kendi imkânlarına bırakılamaz. İnsanlarımız emlak piyasasına, patlayan kiralara teslim edilemez. Ülkemizin konut fazlası gözden geçirilmeli, boş duran konutlar evsiz depremzedelere tahsis edilmelidir.
  • Yıkılan yerleşimlerin zemini sağlam yerlerde, afet standartlarına uygun, halkın alışkanlıklarını gözeterek inşası bilimsel ve sosyal bir hazırlık gerektirir. Bu hazırlık uzun zamana yayılacak bir şey değildir, ama zaten yetkililer ağızlarına almasalar da, artçı sarsıntılar şiddetini sürdürürken beton dökülemeyecektir. Bu hazırlıklara deprem bilimcilerden kent plancılarına, arkeologlardan mühendislere, yerel halka kadar bütün unsurların örgütlü biçimde katılımı zorunludur.