KÜLTÜR SANAT

SÖYLEŞİ l TRAK: Kapitalizm, 'HipHop'ı da dönüştürdü

Ercan Çankaya

Rapçi Fatih Çoker, HipHop aleminde bilinen adıyla namıdiğer TRAK, ilk gençliğinden bu yana rap müzikle iç içe bir genç. 27 yaşında ve 'çocukluğumdan beri aktif bir rap dinleyicisiyim' diyor. Bir yandan siyaset bilimi doktorası yapan, bir yandan da öğretmenlik yapan Fatih, rap alanındaki üretimine de ara vermiyor. "Protest ve devrimci rap müziğin varlığı için çaba sarf" ettiğini söyleyen TRAK, son yaptığı 'Kadın Cinayetleri' isimli parçasıyla hepimizin canını acıtan bir soruna, kadın cinayetlerine parmak bastı. Fatih'le hem müziğini hem de son parçası Kadın Cinayetleri'ni konuştuk.

'HER ŞEY POLİTİK'
>Parçalarına baktığımızda ‘Copla Beni’, ‘Popülizme Karşı’, ‘Kadın Cinayetleri’, hep politik mesajı olan şarkılar. Sen protest rapçi misin? Neden rap yapıyorsun?

İçtiğimiz sudan dinlediğimiz müziğe kadar özünde her şey politik ve ekonomik bağlantılara sahiptir. Aslında bakarsanız rap müzik ve HipHop kültürü de doğuşu itibariyle zaten protest bir özneydi ancak uzun zaman içerisinde siyasi ve sosyal içeriği daha az olan parçaların göz önüne çıkmasıyla protest tarafı ötekileştirilmeye başlandı. Özellikle bugün popüler müzik platformlarında gözümüze çarpan şarkıların bu muhalif yönüyle uzaktan yakından alakası kalmamıştır. Evet bu bakımdan sınıflandırmak gerekirse protest bir müzisyenim diyebilirim. Rap yapmaya ilk başladığımda çok gençtim. Hayatın ve kapitalizmin adaletsizliklerini görüyor, yaşıyor ancak bunları şarkılarıma konu edinecek kadar irdeleyemiyordum. Zamanla daha fazla yaşayıp ve daha fazla okudukça, daha fazla öğrendikçe aslında hayatımdaki yegâne amacın yeryüzündeki adaletsizliklere karşı mücadele etmek olduğunu fark ettim. Ve bunu yapmanın birden fazla yolları vardı. Bunlardan biri de müzikti. İşte yeryüzündeki adaletsizliklere karşı, yoksulluğa, savaşa, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı içimde beslediğim bu hıncı şarkılarımın sözlerine ve bestelerine yansıtmaya başladım. İşte o nokta gerçekten artık Fatih Çoker’in TRAK’a gerçek anlamda can verdiği andı. İşte o andan beri artık müzik yapmamın sadece tek bir amacı var; sanat aracılığıyla adaletsizliklere karşı sesimi yükseltebilmek ve farkındalık yaratmak. Aydınlığa giden yola bir meşale olmak.

'BİRİKEN BİR HINCIN ESERİ'
>Kadın cinayetleri uzun bir aradan sonra yaptığın ilk parça? Kadın cinayetleri hepimizin canını yakan bir sorun, malum. Seni özel olarak bu parçayı yapmaya iten ne?

Aslında bu parçanın oluşması uzun bir süre biriken bir hıncın eseriydi. 2015 yılında Ankara katliamı yaşandığında duygularımızı ve haykırışlarımızı çok kısa bire sürede beste haline getirip orada hayatını yitiren insanlara atfetmiştik. Ancak kadın cinayetleri maalesef her hafta acımızı tazeleyen kangren bir yara haline geldi. Bu konuda uzun zamandır bir şeyler yapmak istiyordum ancak bu projeyi 2022 yılında tamamlayabilmek nasip olmuştu. Birkaç sene önce bu konuyu daha detaylı araştırmaya başladım. Çeşitli kitaplar ve makaleler aracılığıyla kadın cinayetleri hakkında daha çok bilgiler edinmiştim. Öğrendikçe daha da dehşete kapıldım. Çünkü kadın cinayetleri son 20 sene de inanılmayacak oranlarda artmıştı. Daha önce birçok müzisyen de bu konuya değinmişti ancak yapılan o değerli çalışmalarda bu sorunun yeterince kapsamlı incelenmediğini gördüm. Aslında mesele sadece kadın olmakta bitmiyordu. Çünkü bugün saraylarda yaşayıp altın kaplı mutfağında insanlara nasıl tutarlı olması gerektiğini söyleyen kadınlarımız da var. Yine aynı ülke de yoksulluktan dolayı kendini evinde asan kadınlarımızda. Yine aynı ülke de okul okumak isterken ekonomik sorunlardan dolayı intihar eden genç kadınlarımızda var. Şirketinde yüzlerce kadın çalışanını mobinglerle ve baskılarla sömürüp, daha sonra 8 Mart’larını kutlayan ve hatta yürüyüşlerde boy gösteren kadın patroniçelerimiz de var. Bu yüzden bu sorunun cinsiyet tarafının yanı sıra bir de sosyoekonomik ve sınıfsal tarafını da incelemek istedim. Diğer sanatçıların çok da değinmedikleri taraflarına da değinerek bu konuda bir farkındalık yaratmak istedim.

'RAP ARTIK ANTİ-POP DEĞİL'
> Ben HipHop kültürünün içinden gelmiyorum, o yüzden sürçülisan edersem affola. Kadın Cinayetleri parçanı dinlediğimde liriğin oldukça iyi olduğunu gördüm, birkaç da sıkı ‘punchline’ yakaladım. Ama biliyorsun yeni nesil Türkçe rap’te ‘lirik’ eskisi kadar önemli değil sanki. Geniş kitlelere ulaşabileceğini düşünüyor musun ya da böyle bir derdin var mı?

Evet, maalesef bir zamanlar felsefeden edebiyata, sanattan tarihe birçok konuyu kapsayan şarkı sözleri uzun zamandır ilkokul tekerlemelerinden öteye geçmiyor. Rap endüstri müziği haline geldikçe, ticari kaygılarla donatıldıkça eski muhalif ve toplumsal yönünü tamamen kaybetmeye başladı. Bugün kapitalizm tıpkı diğer sanat alanlarında olduğu gibi HipHop kültürünü de kendisine zararsız bir olguya dönüştürdü. Artık şarkılarda savaşı, barışı, kardeşliği, adaletsizliği ve mücadeleyi değil giysi ve araba markalarını, uyuşturucuyu, partileri ve cinselliği duymaktayız. Rap hem toplumsal hem de entelektüel yönüyle çok büyük darbeler aldı. Bir zamanlar Türkiye’de rap anti-pop olarak anılırken, artık rap müziğin resmen pop müziğin yerini aldığını görüyoruz. Ama gördüğümüz manzara yine de o kadarda umutsuz değil. Yozlaşmanın ve saldırının olduğu her yerde mücadele de vardır. Bugün Türkiye dahil dünyanın birçok yerinde hala Rap’i toplumsal ve protest özüyle icra etmeye çalışan birçok bağımsız sanatçı görmekteyiz. Benimde amacım bu muhalif sanatçı kimliğini kaybetmemiş onurlu müzisyenlerin saflarında yer almaktır. Kitleler konusuna gelecek olursak, uzun zaman önce daha büyük kitlelere ulaşabilmemin ön koşulunun sadece müziğin tınısı ve tarzından geçtiğini düşünürdüm. Ancak bugün yeterli ve doğru tanıtım araçlarıyla daha büyük kitlelere sesimi duyurabileceğimi bilmekteyim. Ancak kapitalizm de muhalif duruşumuz ve bestelerimizden dolayı kapılar genelde yüzümüze kapanabilmektedir. Fırsatlarımız şarkılarında tekerleme okuyan ve sanat ruhunu plak şirketlerine satmış rapçilere göre çok daha azdır. Ancak akıntıya karşı kulaç atmanın da devrimcilerin işi olduğunu düşünüyorum. Tüm imkansızlıklara rağmen önümüzdeki dönemlerde adım adım ilerleyeceğimi ve daha fazla insana bu sosyal farkındalığı taşıyacağımı biliyorum. Öyleyse haykıralım; karanlığı bitirene kadar akıntıya karşı kulaç atmaya devam!


*Bu söyleşi, Toplumsal gazetesinin 29'uncu sayısında yayımlanmıştır.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }