CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda basın mensuplarının gündeme dair sorularını yanıtladı. Kendisinin AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a özür daveti sonrası Erdoğan'ın “Gezi için özür dilemesi gereken biz değiliz, asıl özür dilemesi gereken sokakları kargaşaya boğanlardır” ifadelerinin sorulması üzerine CHP Lideri Özel şunları kaydetti:
Sayın Erdoğan'ın ne dediğini ben anlıyorum da Türkiye'de kimse anlamıyor. Çünkü Sayın Erdoğan'ın bir tane derdi var. Kutuplaşma, gerginlik ve onun üzerinden siyasi düşüşüne engel olmla. Kendisine bir akıl vermişler. Efendim normalleşme süreci muhalefete yarıyor. Normalleşme süreci Cumhuriyet Halk Partisi'ne yarıyor. Aman eski kavgalara dönelim. Üç haftada her hafta haftanın gerginliğini icat ediyor. İlk önce ağzına Dilruba'yı doladı. Sonra gidip katıldığı 'onur duydum, gurur duydum’ dediği' teğmenlerin mezuniyet törenine 8 gün sonra haksızca saldırdı ve o gencecik teğmenlerin gelecekleriyle oynamaya çalışıyor. Yetmedi şimdi de 'Gezi' diyor. Yani müflis tüccar döner döner eski defterleri karıştırırmış hesabı. Ona 'Gezi için özür dile, Gezi'yle ilgili bir şey söyle falan' diyen yok. Benim derdim bambaşka. Tutturdular Dilruba'nın kullandığı bazı ifadelerden dolayı ‘Efendim Özgür Bey'in yanında oturdu. Özgür Bey ve CHP bize bunları’ dedi. Biz birinize bir şey diyeceksek yüzüne söyleriz. Geçmişte çok söyledik. Bir kelimede eksik söylemedik.
'BU ÜLKEDE KAVGAYI BIRAKMAK, VATANDAŞIN DERDİNE EĞİLMEK CESARET İŞİ'
Ama vatandaşımız bizden 31 Mart tarihi itibarıyla artık kutuplaşma değil kucaklaşma istediğini, kendisinin gerçek dertlerinin konuşulmasını ve siyasi polemiklerin kendisi yoksulken, açken, işsizken, geleceğinden kaygılıyken siyasi tartışma istemediğini gösterdi. Bunu sürdürenleri 22 yıl sonra ikinci parti yaptı. Vatandaşın derdini konuşan Cumhuriyet Halk Partisi'ni birinci parti yaptı. Şu İzmir'de 31 aday gösterdik. 29'unu belediye başkanı seçti. Güya bu İzmir'e dünya kadar laf ediyorlardı. Kibirli kibirli konuşuyorlardı. Ama milletin mesajı net; ‘bana hizmet edin, derdimi çözün derdime çare olun’ diyor. Biz de bunu konuşuyoruz. Ama bambaşka yerlerden gerginlikler çıkarmaya çalışıyor. Yine buradaydı herhalde iki gün önceydi söyledim. Benim söylediğim ve özür dileyecek bir kelime lafım yok. Varsa söylesinler. Efendim, Dilruba söyledi. Ben Dilruba'ya ‘Kalbini kırdıkların vardır. Bu sözleri düzelt’ diye cezaevinde söylemişim. Çıktığında söylemişim, sonrasında söylemişim. Yok efendim Dilruba yanına oturdu. Dilruba kimi kırdıysa Tayyip Bey'i ya da bugün polemik arayan arkadaşların falan aşan bir şey bu, AK Partilileri üzdüyse Dilruba, ben Dilruba adına o gençtir. Onun adına ben özür dilerim. Hadi dedim şimdi Tayyip Bey de onun yanındakilerin, çevresindekilerin ya da kendisinin Cumhuriyet Halk Partilileri ve muhalefeti kırdığı ifadeler için özür dilesin. Dünya hakaret duyduk. Dünya küfür işittik. Gelin hepsini birden geride bırakmak için Tayyip Bey de bir adım atsın. Özür dilemek, normalleşme çağrısı yapmak bu ülkede kavgayı bırakmak, vatandaşın derdine eğilmek cesaret işi. Bunun maliyetini hesaplarsanız sonunuz geldi demektir. Çünkü her şeye oy diye bakarsanız, bu hale düşmüşsünüz demektir.
'TAYYİP BEY O ZAMAN KADİR MISIRLIOĞLU'NUN İFADELERİ İÇİN ÖZÜR DİLESİN'
Şimdi yanındakiler diyor ki ‘Evet Özgür Bey özür dileyecek bir şey söylemedi ama yanına oturttu.’ Yanına oturtmayla ki ben uyarmışım, konuşmuşum. 'Düzeltirsen iyi olur' demişim. Yanına oturtmayla, yanına varmayla oluyor olsaydı, hadi bakalım partinin sözcüsü ya da genel başkan vekili ayrı ayrı konuştular. Tayyip Bey, 'Atatürk heykelleri yerde köpek leşi gibi sürüklenecek' diyen adam 'Atatürk'e zerre muhabbet besleyen ne ölüme ne dirime gelsin' dedi. Tayyip Bey dirisine gitti ziyaret etti. Yatağının ucuna oturdu. Elini tuttu, gözüne baktı ölüsüne de beş tane bakan yolladı. Tayyip Bey, o zaman Kadir Mısırlıoğlu'nun ifadeleri için bir özür dilesin bakalım. Yanına gitmekle yan yana oturmakla, yanına varmakla bu ifadelerin hepsi sahipleniliyorsa, hadi bakalım Tayyip Bey. Ayasofya'ya ilk atadıkları imam, döndü İsmet Paşa'ya 'iblis' CHP'lilere 'kafir' dedi. Atatürk'e dolaylı yoldan döndü, ‘bunların hepsi kafir' dedi. Bunların hepsi iblis' dedi. Ne diyeceğiz bunlara. Halen daha maalesef birkaç meczup bütün Diyanet personelini tenzih ederim. Cami cami gezip bütün CHP'lilere sövüyor. Kadınların namusuna dil uzatıyor. Hadi onlar için özür dileyin.
'BİZ İŞİMİZE BAKIYORUZ'
Benim anlatmaya çalıştığım, bu ülke yüksek tansiyon istemiyor. Bu ülke iktidardan icraat istiyor. Muhalefetten hizmet istiyor. Bugün muhalefette bulunan son seçimlerin ikinci partisi olan CHP yerelde iktidardır. Arı gibi çalışıyoruz. Gece gündüz çalışıyoruz, bu millete hizmet etmek için. Ben açmaya yetişemiyorum. Belediye başkanlarım her birisi, her bir yerde kimi Kent Lokantası açıyor, kimisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir başka ildeki en iyi projelerini getirip uygulamaya sokuyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin her bir belediyesi hizmette yarışıyorlar. Eveli gün Bornova'da on altı açılış yaptım. Dün Kocaeli'nde dört tane açılış yaptım. Her birisi birbirinden değerli projeler. Biz işimize bakıyoruz. Tayyip Bey kavgaya bakıyor. Benim derdim artık bu kavgadan vatandaş 'illallah' dedi. Tayyip Bey, size verilen akıl yanlıştır. Kavgayla bu iş olsaydı 31 Mart öncesi ağzınıza geleni söylediniz bu iş olurdu. Bundan sonra olmayacak. O devirler geride kaldı. Onun için söylüyorum. Yok efendim Gezi. O on senelik eski bir defteri açacak, orada kutuplaşma çıkaracak. Yok Gezi'den bir özür dilenecekse vallahi Vera babasız okula başladı. Vera'dan özür dilemek lazım Tayyip Bey. Bu konuda Tayyip Erdoğan'a bir kelime daha laf söylemeyeceğim. Biz üzerimize düşeni yaptık. Vatandaş kavga isteyen sizi de görüyor, gerginlik yaratan sizi de görüyor. Ben kavga etmem vatandaşın derdiyle dertlenirim. 'Bir kavgam varsa vatandaşın ekmek kavgasıdır. Yoksulluk kavgasıdır. İşsizlik kavgasıdır' diyen Cumhuriyet Halk Partisi'ne geliyor. E bu böyle olmaz. Olmazsa var bir çaresi. Onun da çaresi Cumhuriyet Halk Partisi. Nasıl 31 Mart'ta millet doğruyu gördüyse doğru bir karar verdiyse o kararından da fevkalade memnunsa yapılan bütün ölçümlerde yerelde, genelde bunu gösteriyorsa gelecek sene kasım ayı son tarihtir. 2025 Kasım. Tayyip Bey gelsin, vatandaşı rahatlatsın. Bugünden seçimin gününü söyleyelim. Bir sene boyunca hepimiz bu milleti, bu cendereden, bu çıkıntıdan nasıl kurtaracağız, aAnlatalım. En büyük hakem kararı versin. Kavga etmeden, hakaret etmeden, küfür etmeden. Biz yeterince küfür, hakaret duyduk. Bunlara cevap vermediğimiz için de milletimizin teveccühünü gördük. Bundan sonra da böyle devam ediyoruz."
'HULUSİ AKAR ZEVAHİRİ KURTARMAYA ÇALIŞIYOR'
AKP Milletvekili Hulusi Akar'ın açtığı tazminat davasına ilişkin ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları kaydetti:
Şaşırmadım. Hulusi Bey, bu ifadeleri ve fazlasını Meclis Genel Kurulu’nda duymuştu. Yüzüne söyledim. O günde iki dava açtı. Ceza davası yürümedi. Tazminat davası o günün parasıyla 500 bin liraydı. Dolar herhalde bunun beşte biriydi. Değil 100 bin lira, o günün parasıyla 500 bin liraydı. Davayı biz kazandık. Çünkü benim sözlerimi yani Hulusi Akar'ın arkadaşlarının bedduasını aldığını, hakkını helal etmeyerek öldüklerini ve darbe süreciyle ilgili kusurlarını söylediğim sözlerine, Hulusi Akar arkasında bir kişi bulamadı. Bana 224 emekli, amiral, general ve kıdemli albay 'senin lehine tanıklık edeceğiz' diye dilekçe verdiler. Mahkeme orada bitti. Hulusi Bey o gün 500 bin lira açıp bugün 100 bin lira açıyorsa, bugün zevahiri kurtarmaya çalışıyor. Eğer gerçekten güveniyorsa yine bugünkü parayla yatırsın harcını. Açsın 2,5 milyonluk dava. O günkü 500 bin bugün ona denk geliyor. Çıkalım hesaplaşalım. Benim arkamda, benim söylediğim sözlerin doğruluğunu bilen çünkü bunu bana aktaran 224 tane geçmişte onu bilen, onu tanıyan silah arkadaşı var ve hepsi benim şahidim olmak üzere dilekçe verdiler mahkemeye. Sayın Hulusi Akar, bugün zevahiri kurtarmasın. Kanun önünde beyanlarımın doğruluğu ve haklılığı ispatlanmıştır. Bir kez daha istiyorsa bir kez daha ispatlanacaktır. Arkadaşlarının deyimiyle o devirler geçti Sayın Hulusi Akar. Eskiden diyorlardı ki su uyur, Hulusi Akar. Artık akamıyorsun. Girdiğin kabın şeklini alamıyorsun. Bulunduğun yer ve mevki bile sana çok yavaş yavaş tarih en kötü yerinde yerini muhafaza edeceksin. Ve günü geldiğinde silah arkadaşlarının gözünün içine bakarak bunun vicdan muhasebesini yapmak zorunda kalacaksın. Kimse bulunduğu makama, mevkiye, partisine güvenip kabadayılık taslamaya çalışmasın. Herkes kimin ne olduğunu biliyor.