Eskiden ‘Kürt’ yoktu.
Eskiden ‘Alevi’ de yoktu.
Eskiden ‘Laz’ da yoktu.
Eskiden ‘Sünni’ de yoktu.
Eskiden ‘Türk’ de yoktu…
Devrimci abiler vardı. Memleketin her tarafında ‘katil Amerika’ diye bağıran… Ama memleketin her tarafında, katillerin işbirlikçi tetikçileri de vardı. Devrimci abiler, yan yana yürüdüler. Aha bu millet için birlikte öldüler…
Ve biz hiçbirini;
Ankaralı Deniz Gezmiş, Samsunlu Mahir Çayan, Çorumlu İbrahim Kaypakkaya, Rizeli Cihan Alptekin, Sivaslı Hüseyin İnan, Giresunlu Harun Karadeniz, İstanbullu Sinan Cemgil, Nevşehirli Ulaş Bardakçı, Elazığlı Ali Haydar Yıldız… olarak tanımadık.
Değişik ses tonlarıyla konuştular ancak ‘hemşerim memleket nere’ demeden, yaşadıkları memleketi tam bağımsız bir ülke olarak görebilme uğruna el ele verdiler.
Sonra öğrendik ki onlar;
Türk, Kürt, Laz abilerdi. Alevisi, Sünnisi vardı;
Ve bunu hiç mi hiç önemsemediler…
Ve bugün;
Çocuk yetiştirmek için en ideal 79 ülke arasındaki Türkiye’yi 45. sıradan kurtarmak için mücadele edenler… El ele verip, insanların haklarını kullanarak onurlu bir duruşla yaşayabileceği Türkiye kurmak için uğraşanlar… Cumhuriyet’in boynu iyice bükülmeden bugünkünden daha erdemli konuma getirmek isteyenler… Türkiye’nin geleceğini Atatürk’ün devrimleri ışığında aydınlatma yoluna girenler…
Aranızda Türk, Kürt, Laz olmasın…
Aranıza Alevi, Sünni girmesin…
Devrimci abiler Deniz, Mahir, İbrahim, Cihan, Hüseyin, Harun, Sinan, Ulaş, Ali’yi tanıdığımız gibi;
Hepinizi uğraşınızla tanıyalım.
Mesela;
Sünni Ekrem, Alevi Kemal olarak değil…
Ya da;
Laz Ekrem, Kürt Kemal olarak da değil…
Hani;
Kimlikleri kaşıyanlar var ya;
Önemsemeyin!..