Medya

Nihal Candan: Şansımı ahirette deneyeceğim

Bu hafta "Gör Beni" serisinin yeni bölümünde Armağan Çağlayan’ın konuğu Nihal Candan oldu. Candan, hayatındaki dönüşümü ve başından geçenleri samimi bir şekilde paylaştı.

Bu hafta Gör Beni programının yeni bölümünde Armağan Çağlayan’ın konuğu olan Nihal Candan, hayatındaki büyük değişimi ve yaşadığı zorlukları samimi bir şekilde paylaştı. Candan, başından geçen olaylar sonrası kendini nasıl bir farkındalık yolculuğuna çıkarken bulduğundan, kardeşi Bahar Candan’ın durumu ve içsel mücadelesine kadar pek çok konuda cesur açıklamalar yaptı. Hayatındaki dönüşüm sürecini "her şey bir günde değişti" diyerek anlatan Candan, inançları ve yaşadığı psikolojik süreçle ilgili de çarpıcı ifadelerde bulundu.

Şansımı ahirette deneyeceğim

"Hayat, beni değişime zorladı diyebilirim. Her şey bir günde değişti. Zaten ben de biraz daha şansımı ahirette denemeye karar verdim, daha gerçekçi şeyler aklıma gelmeye başladı. Bir farkındalık yolculuğuna çıktık diyebilirim, kız kardeşimle beraber." cevabını verdi.

Çok fazla yaradan inancım var

Çok fazla intihar etmeyi düşünmedim, çünkü çok fazla yaradan inancım var. Yani bunun ne kadar günah olduğunu biliyorum. Hatta sigaraya başladım, bu bile benim için bir tür sabahları af dileme, bağışlanma ritüeli gibiydi. Namaz kılıp sürekli bağışlanma istemek gibi bir şeydi. O dönemde şöyle bir psikolojiye girdim: Beni iyi insan yapan şeyin, başıma iyi şeylerin gelmesini sağladığına inanıyordum. Bir insanın kalbini kırmamalı, kimsenin karmasına girmemelisin, yoksa o karma bir gün sana geri döner. Bu benim inancım böyleydi. 

Hz. Yusuf acı çekiyor, sen kimsin ki?

Bir taşa bile vurursam, o taş bir gün bana geri dönecekti gibi düşündüm. Böyle spiritüel ve katı bir evren çekim yasası anlayışım vardı aslında. Ama zamanla, bu anlayış kırıldı. Hani "Hz. Yusuf  acı çekiyor, sen kimsin ki?" gibi bir mantalite gelişti bende.


Bu bizim ilk sallanmamız

Bahar Candan, akıl hastanesinde kalacak bir kız değil. Onun zekasının çoğu insan farkında. Ama oraya gitmesi, cezaevinden hayırlıdır diye düşünüyorum. Şahsen ben de zaten ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gitmesini teklif etmiştim. Çünkü desteklenmemesi gereken bir durum. Biz ana kuzuları gibiyiz. Yani gerçekten cezaevinde yatan insanlar veya silahlanan insanlar çevremizde yok. Bunu burjuvazi tavrı olarak söylemiyorum, ama bu işin çok dışında bir şeydi. Gerçek anlamda kötü bir insanla karşılaşmamıştım ben. Ya da gerçek bir hayat beni ciddi anlamda sallamamıştı, bu bizim ilk sallanmamdı.

Silivri'de paşalar gibi yattık

Bir cezaevinde Bahar'la ikimiz kalıyorduk, başlarda. Sonra Seçil Erzan geldi, o da tamamen farklı bir karakterdi. Yan komşumuz da başka popüler bir dava vardı, Dilan Polatlar. Biz Silivri'de paşalar gibi yattık.

Kardeşimle ben değişime zorlandık

İnsanlara güveneceğim hep, çünkü yapacak bir şey yok. Bazı şeylerden, mesela vesveseden ve kaygıdan kurtulmak zorundayım. İnsanlara güvenmeden nasıl yaşayabiliriz ki? Tek başımıza nasıl yaşayabiliriz? Güven duygusu olmadan iletişim nasıl kurabiliriz, bilmiyorum. Ama bir de şöyle bir durum var tabii ki, yani kardeşimle ben bence değişime zorlandık.

Her birimiz birer H2O'yuz

Biz basit yaratıklarız, yani konu aslında nereden başlıyor biliyor musunuz? Bu küçük ömrümüzü çok fazla önemsiyoruz, Şimdi biz, okyanusun içindeki bir su molekülüyüz, H2O. Yani, her birimiz birer H2O'yuz. Bence mesela bu. Dünyadaki sıfatlarla falan hiç ilgilenmiyorum. Yani, Armağan Çağlayan'la mı oturuyorum şu an? Ya da Sedat Peker’le mi? Pek umrumda değil. Aslında benim için önemli olan şey, ben kimim?
 

Haber/ Elif Garip

Feyza Civelek, Armağan Çağlayan'ın konuğu oldu Feyza Civelek, Armağan Çağlayan'ın konuğu oldu

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }