Ercan Çankaya
Erzurum’un Palandöken ilçesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kur’an Kursu'nda 8 çocuk cinsel istimara ve işkenceye uğramış, en az 14 çocuk da şiddet görmüştü. 8 ay boyunca süren akıl almaz işkenceye 18 Ocak'taki duruşma öncesi yayın yasağı getirildi.
Toplumsal, yayın yasağının gerekçesine ulaştı.
Kararın gerekçesinde şöyle denildi:
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2022/607 esas ve 01/02/2022 tarihli iddianamesi ile sanık Hakan Aslankafa hakkında mahkememize açılan kamu davasında, dava konusu hakkında yazılı ve görsel medya ile internet ortamında haksız yorumların yapıldığı, dosya mağdurlarının çocuk olması, yine dosyaya konu suçların "Çocuğu Müstehcen Yayınları Okumaya ve Seyretmeye Teşvik, Sarkıntılık Yapmak Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı, On İki Yaşından Küçük Mağdurların Cinsel İstismarı, Hakaret, Müstehcen Yayınların Üretiminde Çocukları Kullanmak, Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı" suçları olması, bu suçların genel ahlakı ihlal edebilecek nitelikte olması bir arada değerlendirildiğinde, CMK.nın 187/3 maddesi uyarınca; "Açık duruşmanın içeriği, millî güvenliğe veya genel ahlâka veya kişilerin saygınlık, onur ve haklarına dokunacak veya suç işlemeye kışkırtacak nitelikte ise; mahkeme, bunları önlemek amacı ile ve gerektiği ölçüde duruşmanın içeriğinin kısmen veya tamamen yayımlanmasını yasaklar ve kararını açık duruşmada açıklar" hükmü uyarınca ve 5187 sayılı Basın Kanununun 3/2. Maddesi uyarınca; "Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir." hükmü uyarınca, Mahkememizin 2022/478 esas sayılı dosyasında Ceza Muhakemesi Kanununun 187/3 maddesine göre davanın genel ahlaka, kişilerin saygınlık onur ve haklarını ihlal edebilecek nitelikte olması sebebiyle ayrıca mahkememiz yargılamasının içeriği, görseller, tutanaklar ve belgelerin yayınlanmasının TAMAMEN YASAKLANMASINA karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir:
Yayın yasağı kararı RTÜK tarafından da basın kuruluşlarına duyuruldu.
NE OLMUŞTU?
Erzurum’da 2021 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda 14 çocuğu sistematik işkenceye maruz bırakan Hakan Aslankafa ile yurt müdürü N.K. ve hizmetli U.G. hakkında "görevi kötüye kullanmak" ve "işkence" suçlamalarıyla açılan dava açılmıştı. Davada, sanıklardan Hakan Aslankafa 7 çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla ilk duruşmada 119,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak karar, çocukların duruşma salonunda dinlenmediği, eksik tanık dinlendiği ve sanığa verilen cezanın fazla olduğu gerekçesiyle istinaf mahkemesince bozuldu.
'ÇOCUKLARIN DEFALARCA İSTİSMARI ANLATMAYA, HATTA BUNU İSTİSMARCININ ÖNÜNDE YAPMAYA ZORLANMALARI...'
HDP Ankara milletvekili Filiz Kerestecioğlu, istinafın bozma kararını meclis gündemine taşıyarak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a sormuştu. Önergesinde "mağdur çocukların beyanlarının daha önce ÇİM'de kamera önünde pedagog ve savcı yanında alınmıştır" ifadelerini kullanan Kerestecioğlu, "Çocukların duruşmaya çağrılması, defalarca yaşadığı istismarı anlatmaya ve hatta bunu kalabalık bir heyet, avukatlar ve istismarcının önünde yapmaya zorlanmaları, onlara aym süreci yeniden yaşatmak anlamına gelecektir" değerlendirmesinde bulunmuştu.
Kerestecioğlu'nun önergesi şu şekildeydi:
Erzurum'daki Kuran Kursu'nda belletmen olarak görev yapan Hakan A. hakkında 2021 Mayıs Ekim ayları arasında yaşları 12'den küçük sekiz çocuğa cinsel istismarda bulunmak suçundan dava açılmış ve sanık nitelikli cinsel istismar ve çocukları hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 119 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Sanığın itirazı üzerine İstinaf Mahkemesi mağdur çocuklar duruşmaya getirilerek dinlenmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur. İstinafın bozma kararından sonra yerel mahkemenin, mağdur çocukları duruşmaya getirterek yeniden dinlemesi beklenmektedir.
Kararın bozulması, çocuğun üstün yararı ilkesine uygun düşmemektedir. 2012/20 Sayılı Başbakanlık Genelgesi ile "Mağdur çocukların; kolluk kuvvetleri, adli merciler ve sağlık kurumları tarafından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve bu süreçte yaşadıklarını defalarca dile getirmek zorunda bırakılması, gizliliğin yeterince sağlanamaması, ilgili kurumlarda çocukla görüşme yapanların; çocuğun ruhsal durumunu gözeterek görüşme yapabilecek yeterlilikte eğitime sahip olmaması halinde, çocuğun uğradığı travma şiddetlenmektedir. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak; çocuk istismarının önlenmesi ve istismara uğrayan çocuklara bilinçli ve etkin bir şekilde müdahale edilmesi amacıyla; öncelikli olarak cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmesini asgariye indirmek, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli kişilerden oluşan bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesi" için Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kurulmuştur. Mağdur çocukların beyanları daha önce ÇİM'de kamera önünde pedagog ve savcı yamnda alınmıştır. Çocukların duruşmaya çağrılması, defalarca yaşadığı istismarı anlatmaya ve hatta bunu kalabalık bir heyet, avukatlar ve istismarcının önünde yapmaya zorlanmaları, onlara aym süreci yeniden yaşatmak anlamına gelecektir. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 19.11.2018 tarihli 170 sayılı Genelgesi'nde şüpheli, sanık ya da müdafii tarafından mağdur çocuğa soru sormalanna imkan tanımak amacıyla soruşturma veya kovuşturmada kural olarak bir kez dinlenen mağdur çocuğun istisnai olarak tekrar dinlenilmesine ihtiyaç duyulabileceği belirtilmektedir. Bu durumda istisnai durumların oluşmaması için çocuğun cinsel istismarıyla ilgili soruşturmalarda, olayın çocuk üzerinde yarattığı etki de dikkate alınarak; ikincil örselenmenin önüne geçilebilmesi amacıyla ifade alan uzman ve savcıların suçun nitelendirilmesi için sorulması gereken tüm hususları sorarak olayı aydınlatmaları gerekmektedir.
Bu bağlamda;
1) Çocukların tekrar tekrar ifade vermesini engellemek için ÇİM' de görevli personele nasıl bir eğitim verilmektedir?
2) ÇİM'in kuruluş amacına aykırı biçimde, eksik ifade alarak çocukları tekrar mahkemeye çıkma riskiyle karşı karşıya bırakan uzmanlar ve savcı hakkında bir soruşturma yürütülecek midir?
3) İstinaf mahkemesi kararından geri dönülmesi, çocukların üstün yararı gözetilerek tekrar mahkemede dinlenmemesi için Adalet Bakanlığı olarak bir girişiminiz olacak mıdır?
4) Mağdur çocukların tekrar ifade vermeleri halinde, yeniden dinleyecek hakim, uzman ve savcılar belirlenirken bu konuda yeterli bilgi ve deneyime sahip olup olmadıkları dikkate alınacak mıdır?