CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk canlı yayınında açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle: 

"(Genel Başkanın değişmesi için ne olması gerekir?) Geçmişte nasıl değişmezse şimdi de öyle değişir. Ben hiç bir delegeye gel bana oy ver demem. Ben milletvekiline oy ver demem. Biz gelenekleri olan bir partiyiz. Genel Başkan değişir elbette. Benim Genel Başkan olduğum dönemlerde de adaylar çıktı. 

Her seçimde yenilgi deniyor. Yerel seçimlerde başarı kazandık. Bunu da yenilgi olarak aktarıyorlar. Eleştiriye saygım var. Kaptan gemisini fırtınada bırakıp gitmez, limana yanaştır

"YENİLGİ OLARAK DEĞERLENDİRMİYORUM"
Seçim sonuçlarını yenilgi olarak değerlendirmiyorum. Seçim sonuçlarını kazanamadık. Biz demokratik bir seçim yapmadık. Seçim sonuçları yüzde 60-40 olsaydı yenilmiş olurduk. Biz devletin kullandığı bütün imkanlara bütün sahtekarlığına rağmen 25 milyon insanın oyunu aldık. 25 milyon insan oy vermesini yenilgi olarak göremezsiniz.

Yüzde 48 oy almamız çok güzel bir şey, otoriter bir yönetimde. Bir sosyal demokrat bir partiyiz, yani emekten yanayız, yani vergilerin adaletli alınması gerekmesinden yanayız.

"ÇADIR MAHKEMELERİNİ BEN Mİ KURDUM?"
Kandil'den yapılan açıklamada 'Kılıçdaroğlu'nu destekliyorum' dendiğinde Erdoğan'ın işine yarar değil mi? Erdoğan'ın Kandil'le bir ilgisi yok muydu? Cumhuriyeti kuran parti terör örgütü ile yanyana getirilir mi? Terör örgütünün saldırısına uğrayan genel başkan nasıl terör örgütü ile yanyana getirilir. Çadır mahkemeleri kuran ben değilim. Erdoğan 'montaj. montaj' diye itiraf etti. Bir parti terör örgütüne 'sizin desteğinizi istemiyoruz' diye bir şey söyler mi? Muhatap alır mı? Terör örgütü izmi daha fazla zikredilsin diye yapar. Bütün terör örgütlerine karşıyız biz. Terör bir insanlık suçudur. Terör örgütü ile yanyana gelemezsiniz. Yanyana olan suçlanan biziz. Saldırıya uğrayan biz yine suçlanan biziz. Devletin bütün imkanları, parası kullanıldı, gayet iyi biliyoruz. Yüzde 48 oy almaz çok güzel bir şey otoriter yönetimde ve bütün olumsuz koşullara rağmen.

"BİZİM BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ DEMOKRASİDİR"
Avrupa Parlamentosu'nda 'dünyanın bütün demokratları birleşin' diye çağrı yaptım. Önce demokrasinin, insan haklarının gelmesi lazım. Hapishaneler tıka basa dolu. Açlık var. Adalet arayan insanlara her türlü adaletsizlik yapılıyor. Önceliğimiz demokrasiyi getirmek. 6 liderin bir araya gelmesinin temel hedefi bu zaten. Şeffaf ve adaletli toplumu yeniden inşa etmek. Biz elbette sosyal demokrat bir partiyiz. Emekten, alınterinden yanayız. Gelir dağılımın eşit olmasından, vergilerin adaletli olmasından yanayız. Seçim ittifakıydı. Seçim bitti, liderler olarak zaman zaman konuşuyoruz tabii.

İMAMOĞLU'NUN SIZDIRILAN TOPLANTISI
Sabahleyin cep telefonuma gelen bir mesajla gördüm. Tamamını seyretmedim. Gerek duymadım. Partiye uzun süre emek veren arkadaşlarımızın toplantısı diye düşünebiliriz. Etik olarak rahatsız edici uygulamalar vardı. Bu toplantıyı normal bulmuyorum.

Disipline sevk etmeyi düşünmüyorum. Görevden almayı da düşünmüyorum. Parti içi sorunlar, çözülür. Ama bunları televizyon ekranlarında tartışmayı doğru bulmam. Parti disiplini açısından bu aşamada yanlış bulmuyorum. Bunu bir kriz olarak görmüyorum. Her toplantının etik kurallar etrafında yapılması lazım. 

İmamoğlu'nun İBB Başkanlığı'na yeniden aday olmasını isterim.

"KURULTAY SEÇİM ÖNCESİ YAPILMALI"
Geçen yerel seçimlerde başarı kaydetmedik mi? Belli ki başarı elde ediyoruz. Niye her seçimde yenilgi? Yerel seçimlerde başarı elde ettik. 11 büyükşehir belediyesi CHP tarafından yönetiliyor. Bunu yenilgi olarak anlatıyorlar. Eleştiriye hep saygım vardır. Seçimi kazanırsınız, kazanmazsınız ayrı bir şey. Biz bakarız, kendi içimizde hesaplaşırız, oturur tartışırız. 'Neden kazanamıdık' masaya yatırırız. Hangi koşullarda kazandık, bunu masaya yatırırız. Ben şunu söyledim; bu geminin kaptanı ben miyim? Kaptan gemiyi dalgalı ortamda denize bırakmaz. Sağlam limana yanaştırır. O liman kurultaydır. PM karar verecek 'şu tarihte kurultay olsun' diyecek. Benim yaklaşımım yerel seçimlerden önce kurultayın yapılması.

TANJU ÖZCAN'IN İHRAÇ EDİLMESİ...
Beni değiştirecek olan kurultay. Ben nasıl kendi kendimi değiştireyim? Bir partinin genel başkanını kurultay belirler. 100 yıldır bu böyle. Kendi kendimi genel başkanlığını bitirmem doğru değil. Bir partiyi yönetiyorsunuz. Kurallarına göre ilkelerine göre yöneteceksiniz. Partinin tüzüğü. hukuku, gelenekleri vardır. Tanju Özcan'ı parti yönetim kurulu, yüksek disiplin kuruluna sevk etti. Yüksek Disiplin Kurulu 1 yıl süreyle ihraç ediyorum dedi. Tanju Özcan'a kişisel olarak kırgınlığım yok ama parti olarak yapılan yanlış."