İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu  "Niye? Çünkü her şey ona ait olsun istiyorlar, her şeye o karar versin istiyorlar. Buna ne bir insanın aklı yeter ne bir insanın yeteneği yeter. Bu ülkenin değerli insanlarının fikirlerinin katıldığı bütçeyi, yerel yönetimin güçlendirildiği modelleri de 14 Mayıs'tan sonra bu ülkeye biz kazandıracağız. Göreceksiniz bunu”  açıklamasını yaptı.

İmamoğlu, “21. yüzyıldayız, bu devirde istikrar, devletin sopasıyla, hükümetin zorbalığıyla sağlanmaz arkadaş. Biz vatandaşa karşı değil, sorunlara karşı bir devlet, güçlü bir devlet var etmeliyiz. Enkaz başında çaresiz hale düşürülmüş vatandaş ya da '48 saat neredeydiniz' diye sorarak hepimizin başını öne eğdiren vatandaş haklıdır ve onun hakkını vermek zorundayız biz"  dedi.

İmamoğlu,18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili  "Çanakkale Zaferi sadece Çanakkale Boğazı'nı düşman kuvvetlerine geçirmemek, İstanbul'un işgal tehdidinden de kurtarılması anlamına gelmez. Bir başka boyutu daha vardır. O zamanın ittifak yapmış devletlerin Osmanlı'ya karşı yaptığı saldırının eğer 'Çanakkale geçilmez' değil de 'geçilir' olsaydı Rusya, o dönemdeki Çarlık Rusya'sıyla buluşması anlamına gelirdi ve ardından gerçekten hem dünyanın hem Osmanlı'nın geleceği hem de Türkiye Cumhuriyeti kuruluş sürecinin var olup var olmama meselesiyle birlikte gerçekten dünya tarihi açısından olağanüstü bir kırılma noktası olduğunu hepimizin bilmesi gerekir. Bu bakımdan büyük bir zaferdir, büyük bir direniştir, büyük bir mücadeledir. Farklı yönleri vardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemdeki daralmış sınırları içerisinde bulunan büyük bölümü Anadolu ve Trakya içinde yaşayan her insanımız etnik kökeninden inancına varıncaya kadar her insanımız büyük bir mücadele vermiştir. Gencecik, çocuk diyeceğimiz yaştaki, liselerde okuyan öğrencilerden tutun da annesinin bütün evlatlarını gönderip hiçbirinin geri dönmediği bir zaferdir Çanakkale Zaferi. İşte öylesi bir kuruluş dönemi ve süreci yaşayan memleketin insanlarıyız. Sorumluluğumuzun çok büyük olduğunu bize hatırlatan önemli bir mücadeledir. Bu mücadelenin elbette çok şanlı komutanları, askerleri vardır. Ancak karakteriyle, duruşuyla, Çanakkale Zaferi'nde ortaya koyduğu üstün kararlılığıyla, sözleriyle bir kurtuluş ateşi yakan ve ardından İstiklal Savaşı'nın Başkomutanı ve Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Çanakkale Savaşı kazanılmış ve ondan sonraki Milli Mücadele dönemiyle Cumhuriyetimiz kurulmuştur. Başta Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarına Çanakkale'den İstiklal Savaşı'na minnet duygularımızı iletiyoruz ve ruhları şad olsun. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Gazilerimizi rahmetle anıyoruz. İyi ki onlar var idi. Ve bugün biz umuyoruz ki her birine layık insanlar olabilelim. 

Tabii bir yandan 2023 yılının Cumhuriyet Bayramı'mızın yüzüncüsünü kutlayacağımız, Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl dönümünü kutlayacağımız bir yıl, umutla, pırıl pırıl günleriyle bir değişimin, bir dönüşümün ve umudun yükseldiği bir yıl olması dileğiyle yola çıkmış idik. Ancak yaşadığımız deprem ne yazık ki on binlerce insanımızın canına mal oldu. Şehirlerimizin yıkımına mal oldu ve bize yine çok çarpıcı derslerin çıktığı ve her birimizin kesinlikle oturup düşünmesi, değişmesi, daha kararlılıkla daha büyük mücadele karakteriyle yola çıkması gereken bir süreci önümüze koymuştur. Amasız, fakatsız, kibirden uzak, yalpalamadan sağa sola savrulmadan iç meseleleri kendi dünyasında büyütüp o meselelerin kurbanı ve esiri asla olmadan kararlılıkla bu ülkenin değişimi ve dönüşümü mücadelesi karakterine sahip insanlar olmak zorundayız. En üst yöneticisinden bireyine vatandaşına kadar durum bundan ibarettir. dedi.