Basın açıklamasını, Hüseyin Taşkaya’nın ailesi adına Ayşe Taşkaya okudu. Açıklamada, devletin vatandaşlarına karşı hukuki ve siyasi yükümlülüklerini yerine getirmediği vurgulanırken, hak ihlallerinin inkar ve cezasızlık politikalarıyla sürdürüldüğü ifade edildi.

“Siverek’te Hak İhlalleri ve Bir Kayıp Hikayesi”

42 yaşında, dört çocuk babası olan Hüseyin Taşkaya, Siverek’te müteahhitlik yapıyordu. Ancak 1990’lı yıllarda, Bucak Aşireti’nin bölgedeki hakimiyeti ve ağır hak ihlalleri nedeniyle, Taşkaya hem güvenlik güçlerinin hem de aşiretin hedefi haline geldi. Yaşanan baskılar nedeniyle ailesini İstanbul’a taşımak zorunda kalan Taşkaya, işleri nedeniyle Siverek’te kalmaya devam etti.

6 Aralık 1993 tarihinde, amcasının evinde olduğu sırada, aralarında askerler, polisler ve Bucak Aşireti’ne mensup korucuların bulunduğu 30 araçlık bir konvoy, Taşkaya’yı gözaltına aldı. Olayın ardından ailesi, çeşitli resmi kurumlara başvurarak Taşkaya’nın akıbetini öğrenmeye çalıştı ancak çabalar sonuçsuz kaldı. Güvenlik güçleri ve Bucak Aşireti üyeleri arasında sorumluluğun reddedildiği bir süreç yaşandı. Taşkaya’dan bir daha haber alınamadı.

“Adalet Çağrımızdan Vazgeçmeyeceğiz”

Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, olayla ilgili etkin bir soruşturma yürütmediği ve delilleri dikkate almadığı belirtilen açıklamada, Taşkaya’nın gözaltına alındığına dair açık tanıklıklara rağmen dosyanın “soyut iddia” gerekçesiyle kapatıldığı ifade edildi.

Cumartesi Anneleri, Hüseyin Taşkaya’nın kaybolmasının üzerinden geçen 31 yıla rağmen adalet arayışından vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Ayşe Taşkaya açıklamayı şu sözlerle sonlandırdı:

“Kaç yıl geçerse geçsin, Hüseyin Taşkaya ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Cumartesi Anneleri’nin eylemi, Türkiye’de gözaltında kayıplar ve cezasızlık politikalarına karşı mücadelenin sembolü olmaya devam ediyor.