Toplumsal Haber Merkezi
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül; 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin yayımladığı açıklamasında "halkımız uzun süredir artan ekonomik zorluklara ve sosyal adaletsizliklere ana muhalefet partisini birinci seçmesiyle cevap vermiştir" dedi.
"Yurttaşlar; laikliğe aykırı uygulamalara, cemaat ve tarikatlara, halka üstten bakan yöneticilere, gelir ve servet dağılımındaki bozulmaya, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, bizlere emanet ettiği çağdaş, laik, demokratik Cumhuriyete ve kazanımlarına her koşulda sahip çıkmak için demokratik tepkisini göstermiştir" denilen açıklamada, "İstanbul ve Ankara başta olmak üzere ülkemizin diğer illerinde iktidarın büyük bir hezimete uğraması aslında açlığın ve yoksulluğunu sandıklara yansımasıdır" değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Kulağı her zaman halkta olan Birleşik Kamu-İş olarak altını çizmek isteriz ki bu seçim sonuçlarında ekonomi birincil etken olmuştur.
Seçimden önce iktidarın; devlet olanaklarını, devleti temsil eden bürokratları ve bakanları kampanyasına dahil etmesine rağmen aldığı bu hezimetin, konfederasyon olarak bizim seçimden hemen önce söylediğimiz “emekçinin derdi seçim değil geçim” başlığındaki açıklamamızda saklıdır.
Bilindiği üzere Türkiye’de emeğiyle çalışan hiçbir kesim rahat nefes alamamaktadır. Çalışan nüfusun büyük oranı asgari ücret ve onun çok az üstündeki bir maaş bandına sıkıştırılmış, gündelik ihtiyaçlarını bile gideremez bir yaşama mahkûm edilmiştir. Temel gıda fiyatlarında bile durdurulamaz artış, her seçim öncesi bir yerlerde gaz bulunduğu söylenmesine rağmen giderek kabaran faturalar, ülke genelinde bırakın ev sahibi olmayı kira ödeyebilmenin bile zenginlik göstergesi sayıldığı bir tabloda, halka çözüm sunmak yerine ‘sabır’ tembihleyenler, bu seçim sonuçlarıyla birlikte halkta sabır kalmadığı gerçeğiyle yüz yüze gelmiştir.
Yıllarca çalışıp artık rahat bir nefes alması gereken emeklilerimiz, açlıkla sınanmaktadır.
Elbette seçim, işte patronların karına kar ekleyip emekçilerin ve emeklilerin günden güne daha da yoksul hale getirilmesinin bir sonucudur.
TÜİK’e göre kişi başı milli gelir 13 bin 110 dolar olmuştur, oysa tek başına bu bile, çalışan kesimin yüzde 90’ının bu rakamı rüyasında bile göremiyor olması, ülkedeki refah dağılımının ne kadar adaletsizce yapıldığını ortaya koymaktadır. Asgari ücretin 7 bin lira altındaki ortalama 10 bin TL’lik emekli aylığını insanca yaşama uygun bir seviyeye çekmek yerine onları promosyon vaadiyle oyalamak ve bunu bile bankalara yüklemek, emeklilerin sandıktaki tavrını belirlemiş, keskinleştirmiştir.
Cumhur İttifakı’nın ülkede nüfusu en yaşlı ilk 10 kentte sadece 2 belediye kazanması ve 8 belediyeyi ana muhalefetin alması, tek başına emeklilerin iktidardan artık umudu nasıl kestiğinin göstergesidir.
Kamu emekçisi için de aynı durum geçerlidir.
Liyakatsizce atanan ve partizanca davranan yöneticilerin mobbingine uğrayan, iktidarın seçim mitinglerine zorla getirilip yoklama vermesi istenen, maddi ve özlük hakları hukuksuz şekilde görmezden gelinen kamu emekçileri bu sömürü, aşağılanma ve yoksulluk çıkmazına karşı cevabını sandıkta vermiştir. Seçimin hemen öncesinde söylediğimiz üzere kamu emekçisinin acil olarak beklediği iyileştirmeler şunlardır:
1.derece gelmiş tüm kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesini, disiplin affının, gelir vergisinin %15’e sabitlenmesini, seyyanen verilen zam tutarındaki ek ödemenin emeklilik koşullarına yansıtılmasını ve emekli memurlara da verilmesini, memurlara bayram ikramiyesinin, kira ve yol yardımı yapılmasını, polis, asker, infaz koruma memuru vb. sendikaya üye olmasını ve sendika kurma hakkının sağlanmasını istiyoruz.
Birikimli enflasyonun yüzde 15’i aştığı aydan itibaren enflasyon farkının maaş ve ücretlere aylık olarak yansıtılmalıdır. Kamuda mülakat kaldırılmalıdır. Kamuda sözleşmeli çalışan sonlandırılmalı tamamı kadroya geçirilmelidir. Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalıdır. Kamuda eşit işe eşit ücret ödenmelidir. Memur ve memur emeklisi bankalardaki promosyonlardan eşit yararlanmalıdır.
Her zaman emeğin onurunu savunan Birleşik Kamu-İş olarak altını önemle çiziyoruz:
Bu koşulları sağlamayan ya da başa gelirse bu koşulları derhal sağlayacağının sözünü vermeyen hiçbir siyasi partinin önümüzdeki hiçbir seçimden umduğu sonucu alması mümkün değildir. Çünkü başta kamu emekçisi olmak üzere tüm emekçiler ve emekliler için bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır!