Hande Karacasu'nun sunduğu "Ayık Yaşamlar" serisi, 4 Aralık'ta YouTube'da başladı. 10 bölümlük serinin bugün ikinci bölümü ekranlara geldi. Karacasu'nun ilk konukları feryatlarıyla Türkiye'yi derinden etkileyen Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul oldu. Kızları Melek Bal için verdikleri mücadeleyi paylaşan ikili gençlere uyarılarda bulundu. 

Oktay Ertuğrul: "Bizim Gibi Milyonlarca Aile Var"

Aslında bu mücadele sürecini başlatan kişi, Umut Akkürek oldu. Ben çok fazla taraftar değildim esasında, 7 sene boyunca biz hep kendi içimizde bir mücadele veriyorduk.  Milyonlarca müzdarip gençlerimiz var, insanlarımız var. Milyonlardan bahsediyorum, bakın dikkat edin, özellikle bunu söylüyorum: Milyonlar. Hani ben 10 binler gibi biliyordum açıkçası, yani kendimizi azınlıkta olan, zorluk yaşayan insanlardan zannediyordum. Hiç öyle değilmiş, yani ülkemizin gençliğinin %25'inden bahsediyoruz. Çok ciddi bir rakam. Umut Hanım bu konuyu başlattıktan sonra, tabii biz de tesadüfen bu konuları takip ediyorduk ama gerçekten işin içine biraz girmek zorunda kaldık. 

"Ayık Yaşamlar"da Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul, bağımlılıkla mücadeleyi anlattı

Umut Akyürek: "Geldiğimiz Nokta Dehşet Verici"

Hiçbir anne baba böyle bir olayı deklare etmek, evladını bu şekilde afişe etmek istemez ama geldiğimiz nokta ve toplumdaki bu çok dehşet verici olaylar artık beni bunu açıklamaya zorunlu kıldı. Burada bir misyon bize Allah tarafından yüklendi, ben buna inanıyorum, her şey kadersel. 7 yılı bulan bir süreçte Melek Bal’ın bu tür denemeleri oldu, dört kere hastaneye yatışı oldu. Fakat hiçbirinde başarı sağlayamadık. Özel hastaneleri de denedik, çok külfetli, çok ekstra ücretli yerler. Ama tabii ki evlat olunca, hiç önemli değil. İki kere de devlet hastanesinde böyle süreçlerimiz oldu. Nihayetinde, Melek Bal 18 yaşını tamamladıktan sonra artık biz hiçbir şey yapamaz durumdaydık, elimiz kolumuz bağlanmıştı.

Oktay Ertuğrul: "Sistem Nasıl Kuruldu?"

Tabii, artık mesele Melek Bal’dan çıktı ama Melek Bal bir örnek, çünkü turnusol kağıdı gibi, hepsi aynı şeylerden geçiyor. Hikayelerin hepsi aynı; bunlar ailesiyle sorunlu, bilmem nesiyle falan filan diye değil. Bu çocuklar dışarıya çıkıyorlar, 13 yaşında, 15 yaşında, 18 yaşında, gençlik zamanlarında arkadaşlarıyla birlikte olmak istiyorlar. Yani bunlar gece kulüplerine falan giden insanlar değiller, gündüz arkadaşlarla birlikte olmak için dışarıya çıkıyorlar.


Pandemi dönemi gibi, yani hepimiz maskelerle gezdik ya, işte bu da böyle bir şey. Herkes bulaşmış ama esas meselenin gelmesi gereken yer zaten şurası; hani bu hikayeler böyle arkadaşlar bulaştırdı falan değil, o sistem öyle kurulmuş. Yukarıya çıkıp da büyük resme baktığınız zaman, bu sistem nasıl kuruldu? Tek bir madde, zehir diyelim, diğerlerinin bir anda kullanımı azalıyor ya da ortadan, piyasadan çekiliyor ve diğeri bir anda piyasada patlama yaşıyor.

"Ayık Yaşamlar"da Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul, bağımlılıkla mücadeleyi anlattı

Umut Akyürek: "Devlet Eliyle Açılmış Rehabilitasyon Merkezi Yok"

Bu konuda zaten yeterli denetim yok, bu bir gerçek. Son 5 yılda inanılmaz artan vakalar gözlemleniyor. Bunun yanında doğru tedavi metotları da yok çünkü bağımlılık, ayrı bir tedavi gerektiren bir hastalık. 8 milyon kullanıcının olduğu bir ülkede, bir tane bile devlet eliyle açılmış özel rehabilitasyon merkezi, kliniği veya servisi yok.

Umut Akyürek: Görgüsüzlük, Nezaketsizlik, Hadsizlik Meziyet Sayılır Oldu

Hep üzülerek, içimiz acıyarak izliyoruz çocuklarımızı. Dinlerinden, tarihlerinden, kültürlerinden, müziklerinden, edebiyatlarından, her şeylerinden o kadar kopmuşlar ki... Kimsenin böyle bir amacı kalmamış. Medya kuruluşlarının sabah akşam topluma izlettikleri ortada, toplumun ne hale geldiği belli. TikTok'ta ortada. Hep böyle birbirini domino taşı gibi etkileyen bir durum var. Evet, kültürümüz nasıl yozlaştı? TV kanallarıyla başladı, özel kanallarla başladı. Sonra dijital platformlar, sosyal platformlar... Görgüsüzlük, nezaketsizlik, hadsizlik bunlar artık meziyet sayılır oldu.

Oktay Ertuğrul: "18 Yaş Bahsi Olmaksızın Yaptırım Yapma Hakkı Olmalı"

Biz, iki tane şeyin zorluğunu çok yaşadık Umut Hanım’la birlikte. 18 yaşındaki bir çocuk da olsa, 28 de olsa, 58 de olsa bir zararın, bir kötülüğün eline düşmüşse, bu sadece o kişiyi değil, ailesini, mahallesini, hatta bütün toplumu etkileyecek bir durum.Yani öyle bir şart olmalı ki, bu şartlarda artık ailenin veya devletin, 18 yaş bahsi olmaksızın, yaptırım yapma hakkı olmalı.

"Ayık Yaşamlar"da Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul, bağımlılıkla mücadeleyi anlattı

Oktay Ertuğrul: Mayınlı bir Tarlada Geziyoruz

Şu omuzlarınız düşüyor ya, böyle çaresizsiniz, hiçbir şey yapamıyorsunuz. Paranız, pulunuz, ulaşabilme etkinliğiniz, nüfusunuz, hiçbir şey etkili olmuyor, hiçbir şey yapmıyorsunuz. Çünkü kardeşlerimiz, polislerimiz cefakar ve vefakar geliyorlar, çalışıyorlar. Sağlıkçılarımız da öyle, ambulansla kapıya geliyorlar. 20 kere yaşadık bunu son dönemlerde. Çocuğa hastaneye gelmek ister misin?" diyorlar. Bu, hırsıza "Sen hapse girmek ister misin?" demek gibi bir şey oluyor.
Madde bağımlılığında denetim olmalı, bu alkol falan değil, bu madde insanı canavarlaştıran bir şey. Bir gün sokaklarda hiç kimsenin güvenle gezemeyeceği, mayınlı bir tarlada geziyoruz.

"Ayık Yaşamlar"da Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul, bağımlılıkla mücadeleyi anlattı

Umut Akyürek: "Ayık Kalmak Çok Güzel Bir Şey"

Gözlemlediğimiz, tanıdığımız bütün çocuklarımız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız hepsi de son derece ümitsizler. "Bu maddeyi bırakamam, ölene kadar içeceğim," hatta "Ölmek için içen" var. Çünkü kurtulamayacağını o kadar inanmış ki, "Öleyim de ailem de kurtulsun, ben de kurtulayım," diye artık o noktaya varmış. Lütfen inancınızı kaybetmeyin, ümidi kaybetmeyin. Hayat yaşamaya değer. Ölümden  başka üstesinden gelinemeyecek hiçbir şey yok. Bu bahsettiğimiz ücretsiz derneklere ulaşın. Siz de bu şansı elde edeceksiniz. Gerekirse bizlere ulaşın, bizler vasıta olmaya çalışalım. Lütfen vazgeçmeyin. Ayık kalmak çok güzel bir şey ve hayat yaşamaya değer.

"Ayık Yaşamlar"da Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul, bağımlılıkla mücadeleyi anlattı
 

Oktay Ertuğrul: "Madde Bağımlıları İçin Rehabilitasyon Merkezleri Açılsın"

Bu çocuklarımız diyor ki, "Bizi kaderimize bırakmayın, bizi kurtarın, bize el uzatın." Devlet de babadır. Ben şunu söylemiştim geçen bir programda, inşallah doğru bir kelimedir:  Devlet, Allah'ın yeryüzündeki elidir. Allah bize hesabını sorar, topluma da sorar. 

Bu çocuklar düşürülmüş, terörist bir saldırıya uğramış, suç örgütleri tarafından bilinçli olarak zehirlenmiş. Kendi paramızla kendi çocuklarımızı zehirliyoruz. Kendi ayağımıza sıkıyoruz. 

Devletimiz lütfen aileleriyle birlikte terk etmesin, el uzatsın. Onlar için rehabilitasyon merkezleri açılsın. Biz şu anda onunla çok uğraşıyoruz, bundan sonra da inşallah uğraşacağız. Birçok aile var böyle. Yeter ki devlet bize yer versin, o çocukları biz alalım, devletimize yardım edelim. Ama devletimiz bize o yerleri, rehabilitasyon merkezlerini tahsis etsin. Bu çocuklarımız bizim geleceğimiz.

Haber/ Elif Garip