Medya

Adil Yıldırım, Nilgün Belgün'ün konuğu oldu

Mahkeme Lokantası'nın tarihi atmosferinde, Nilgün Belgün'ün samimi ve neşeli sunumuyla gerçekleşen "Bana Bir Sırrını Söyle" programının ikini bölümünde konuğu Adil Yıldırım oldu.

Türkiye'nin en sevilen mentoru Adil Yıldırım, Nilgün Belgün'ün YouTube kanalına katıldı. Belgün'ün "Nasıl  bir aileden geliyorsun?" sorusuna Adil Yıldırım,

"Ben, görücü usulü evlenmiş bir aileden geliyorum. Babamı iki yıl önce kaybettim. Uzun yıllar boyunca evlenmeyi reddeden, inatçı ve asi bir adamdı. Çapkınlık yapan, kendi bildiğini okuyan bir insandı. Derlerdi ki, 'Bu çocuğu evlendireceğiz, evlenmesi lazım artık.' Annemi, tanıdıklar aracılığıyla bir şekilde bulup, bir evlilik organize ettiler. Yani, ailemde görücü usulü evlilikle başlayan bir ilişki vardı. Ama mutlu bir aile yapımız yoktu. Genel olarak bir huzursuzluk, ya da daha doğru bir ifadeyle sessiz bir mutsuzluk vardı. Bu durum, çocukluğuma da yansıdı. Bir çocuk olarak, annemle babamın birbirini sevmediklerini, ilişkilerinde bir şeylerin eksik olduğunu çok net bir şekilde hissedebiliyordum. Zaten sevgi dolu ailede büyüyen insan modeli biraz da bana açıkçası karikatür gibi geliyor." cevabını verdi.

Flört eğlenme sürecidir

"Maalesef bizim kadınlarımız, ilişkiye genellikle bir süreç değil, bir sonuç olarak bakıyor. Müsaadenle bir örnek vermek isterim: Bir adamla flört eden bir kadın, iki haftalık bir ilişki sürecini çok kısa bulur. Oysa bu süre, kimsenin birbiriyle ilgili ciddi planlar yapmaya başlamayacağı kadar kısa bir süredir. Flört, eğlenme sürecidir aslında; karşılıklı ilgi gösterilir, birlikte bir çay ya da kahve içilir, belki Boğaz'da gezilir, keyif alınır. Ama iki hafta sonra kadın, 'Peki, o zaman ne olacak?' diye sormaya başladığında, o an aldığınız keyif hemen tuzla buz olur. Çünkü o an ilişkinin gidişatını bozarsınız. Biraz daha akışa bırakmak gerekir. Ancak bazı kadınlar için buna izin vermek zor olabilir; hemen bir şeyler olmalı, her şey hemen netleşmeli."


İnsanlar ilişkilere kendini hapsetmiş durumda

"Kadınlar genellikle eski sevgililerini nasıl geri getiririz diye düşünürler. Sanki dünyada başka hiçbir erkek yokmuş gibi, sadece o varmış ve ona hissettirdikleri duyguları başka hiç kimseye hissedemezmiş gibi hissederler. 'Neden? Çünkü sadece o var' diyorlar. Ama bu, sağlıklı bir düşünce tarzı değil. Ülkemizdeki ilişkiler, genelde kısır bir düşünce yapısına dayanıyor. Birçok insan, ilişkilere kendini hapsetmiş durumda."


Kadınlarda sevgi açlığı var

"Ülkemizde ciddi bir sevgi açlığı ve şefkat eksikliği var. Pek çok kadın, aslında sadece ilgi arayışı içinde; yani karşındaki adamın kim olduğu, ne olduğu çok da önemli değil. Sürekli bir ilgi ve değer görme isteği var. Bu, çok derin bir boşluğu doldurma çabası.

Erkolar kapatılsın

"Türkiye'de %90 oranında baba travması olduğu bir gerçek. Bu travma, çok daha ileri bir boyuta taşınabiliyor. 'Babamdan nefret ediyorum, babam kötü, o yüzden tüm erkekler kötü' şeklinde bir düşünce yapısı gelişebiliyor. Babadan kaynaklanan bu olumsuzluk, bazen tüm erkeklere yönelik büyük bir nefretin beslenmesine yol açabiliyor. Sosyal medyada bu tür söylemleri sıkça duymaya başlıyoruz: 'Erkolar kapatılsın', 'Erkekler yok edilsin'.

Evlilik insan doğasına aykırı mıdır?" sorusuna Yıldırım,

"Evliliğin insan doğasına aykırı olduğunu düşünmüyorum, ama bizim ülkemizdeki evlilikler kesinlikle bazı açılardan aykırı. Nedenini açıklayayım: Bizim evlilik anlayışımız, batı kültüründen oldukça farklı. Bizde evlilik, genelde daha hiyerarşik bir yapı üzerine kurulu başlar. Eşlerin birbirine saygı duyması yerine, bazen birinin diğerine üstünlük kurduğu, 'Ayağına basma', 'Hesap vermek zorundasın' gibi bir yaklaşım hâkim. Bu tür bir evlilik sağlıklı olamaz. Ne erkek, ne kadın kendini esir gibi hissederek evlilikte yer almalı. Birinin diğerine tahakküm etmesi, onu bir mülk gibi görmesi asla kabul edilemez." cevabını verdi.


Bir dönem seks bağımlısıydım

"20'li yaşlarımda çok ciddi bir seks bağımlılığım vardı ve gerçekten büyük bir rahatsızlık seviyesine gelmiştim. Günde 20-22 defa cinsel ilişkiye giriyordum. Bir arkadaşım, bana bunun normal olmadığını söyledi ve 'Farkında mısın, normal bir hayat yaşamıyorsun?' diye uyardı. O zamanlar, bu kadarının mümkün olamayacağını düşünmedim. Ama daha sonra, bana bu durumun sağlıklı olmadığını söylediler ve tedaviye başlamam gerektiğini fark ettim. İtalya'da iyi bir psikoterapist buldum ve ciddi bir tedavi sürecine girdim. O dönemde, öyle bir hayatım vardı ki, kilo alamıyordum, yorgunluktan yürüyemez hale gelmiştim. Bu kadar aşırı bir cinsellik, vücudumu ve zihnimi tükenmiş hale getirmişti. Bir gece, mesela, bir başlıyordum ve sabaha kadar, 10-15 kez cinsel ilişkiye giriyordum. Bu, gerçekten hayatımın her yönünü etkileyen bir durum haline gelmişti."

Oğuzhan Uğur, Nilgün Belgün'ün konuğu oldu Oğuzhan Uğur, Nilgün Belgün'ün konuğu oldu

Elif Garip

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }