Söyleşi: Berkay Akıncı
Yazar Eray Emin Aydemir, yazarlık hayatını ve Türk şamanizimini Toplumsal'a anlattı.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1983 İstanbul Feriköy doğumluyum. Turizm ve finans sektöründe çalışmanın ardından 2008 yılında Medyaspor ile gazetecilik maceram başladı. Türk basınında Sporx, Futbol Extra ve Cumhuriyet gibi önemli markalarda çalıştım, muhabirlik yaptım. Şeytanın Notaları, Timsahın Gözyaşları, Yeni Dünyanın Dini Futbol, Ölümsüzlüğe Uyanış – Ezoterik Bir Yolculuk, Nazi Dini ve Hitler'in Gizemleri ile Ezoterik Açıdan Türk Şamanizmi isimlerinde yayımlanmış altı kitabım var.
Şamanizme merakınız nereden gelmektedir?
Eski inanışlara ve bunların toplumsal etkilerine dair lise yıllarından beri araştırma tutkusuna sahibim. Bu tutku yaş aldıkça daha da büyüdü. Sonuçta bir kitap ortaya çıktı. Şamanizm şu an birçok farklı coğrafyada yaşayan bir inanış biçimi. Etkileri her geçen gün özellikle gençler arasında daha fazla hissediliyor. Bu konuyu Türk milleti açısından incelemek ve bir kitaba dönüştürmek büyük bir keyif oldu.
Kitabınızda Şamanizm türlerinden bahsetmişiniz. Bunlar nelerdir?
Şamanizm coğrafyalara göre değişiklikler barındıran ancak bu farklı öğelere rağmen ortak bir noktada buluşan bir inanç biçimi. Bu ortak nokta da doğaya saygı. Şamanist kültürlerde tanrı, canlı ve cansız varlıklar doğadan ayrı olarak görülmez. Her şey bir titreşim prensibine sahiptir. Bu yüzden panteizm veya panenteizm ile büyük benzerlikler gösterir.
TÜRK ŞAMANİZMİ GÜÇLÜ BİR YAPIYA SAHİP
Türk Şamanizmi ile diğer Şamanizm ekolleri arasında kültürel farklar nelerdir?
Türk Şamanizmi sembolizma ve ezoterik açıdan bence diğer Şamanist ekollerden daha güçlü bir yapıya sahip. Toplumsal yaşam Şamanizm’in en önemli öğesi olan Şaman (Kam) etrafında şekilleniyor. Şaman ise özellikle Orta Asya’da dönemin en entelektüel figürü olarak karşımıza çıkıyor. Şaman hem astronomi hem şifacılık, hem medyumluk hem de hitabet açısından çok zengin bir donanıma sahip olmalı. Diğer toplumlardaki şamanlarda bu nitelikleri göremiyoruz.
Türk Şamanları doğayı nasıl yorumlamıştır?
Türk Şamanizmi’nde canlı ve cansız tüm varlıkların en basit anlatımla bir ruha sahip olduğu inancı vardır. 3’lü bir anlayışı görürüz. İnsanların yaşadığı dünya yani doğa, göksel varlıklar ve yerin altındaki varlıkların sürekli olarak bir etkileşimi söz konusudur. Doğa, Gök Tanrı’nın (Kök Tengri) yaratımının en net ifadesidir. Bu yüzden Şaman ve Şamanist toplumlar doğa ile bir rekabete girmez tam tersine ona uyum sağlamaya çalışırlar. Eğer tam tersi bir durum olursa bu kaos yaratır. Kaosu istemezler.
MİSAFİRİN ARKASINDAN SU DÖKMEK ŞAMANİZİM GELENEĞİ
Günümüzde Şamanizm'den kalan gelenekler var mı?
Çokça var. Örneğin giden misafirin ardından su dökülmesi, nazar boncuğu kullanımı, kapı eşiğine basılmaması, ölünün bedeninin üzerine bıçak konulması, evlerde aynaların kapı girişine konulması ilk etapta aklıma gelenler, yüzlerce miras var halen Şamanizm’den gelen. Saymakla bitmez.
30 BİN SAYFA KİTAP OKUDUM
Gelecekte başka kitap projeleriniz var mı?
Yayıncım Hermes Yayınları ile Anadolu Ezoterizmi üzerine bir konuşmamız oldu. Bununla beraber dördüncü kitabım Ölümsüzlüğe Uyanış – Ezoterik Bir Yolculuk’un devam kitabını yazmayı düşünüyorum. Sonu açık bir kitaptı. Üçüncü baskı yaptı. Aslına bakarsanız biraz da yoruldum. Bir müddet dinlendikten sonra yeni bir kitaba başlamak istiyorum. Zamanı bana bağlı. Son kitabım Ezoterik Açıdan Türk Şamanizmi için kaç sayfa kaynak okuması yaptığımı merak edip kaynaklara baktım. 30 binden fazla sayfa okumuşum. Ciddi bir emek ve yorgunluk var ortada. Dinlenmeden bir kitap daha yazmak doğru bir fikir değil.