Yasımız var

Değerli okurlarım, hepimiz üzgünüz hem de çok. Yasımız var. 

Pazarcık merkezli Kahramanmaraş depremi yüreklerimizi dağladı. 

Geçmiş olsun Türkiye! deyip geçelim mi? 

Asla!

7,7 Şiddetindeki deprem 1 dakikadan fazla sürdü ve Gaziantep, Malatya, Batman, Bingöl, Elâzığ, Kilis, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak, Van, Muş, Bitlis, Adana, Osmaniye, Hatay illerini de vurdu. 

Orada kalmadı; aynı fay hattı Suriye’de Halep, Hama ve Lazkiye’yi ciddi ölçüde sarstı. Mısır’da Kahire ve çevresini, Lübnan’da Beyrut’u, Irak’ta Bağdat ve Diyala’yı daha düşük ölçekte olsa da etkiledi, korkuttu.  

Aile yakınlarımın verdiği habere göre Kahramanmaraş depreminin Dubai’ye kadar uzandığını, oradaki 25 katlı binaları salladığını öğrendim. 

Bu yazıyı yazdığım 6 Şubat 23.40 sularında; Türkiye’mizde 2136 ölü, 13293 yaralı var. Kim bilir bu sayılar daha ne biçim artacak. 6217 bina yıkılmış. Aralarında 15 ila 17 katlı yeni yapılan büyük binalar var. Koskoca bir otelin gözler önünde yerle bir olduğunu izledik. Hastaneler, okullar, camiler mi yok yıkılan yeniler arasında. 
Nasıl oluyor da bu yapılar iskambil kâğıdındanmış gibi birbirinin üstüne katlanıp yıkılıyor? Kimi binalar dipten dinamit yemişçesine ardında dağ kadar toz dumanı bırakarak oldukları yere yığılıyor?

Haluk Levent Ahbap Derneği, Nasuh Mahruki Akut Vakfı, Afad yardımların toplanması için örgütlendi. Dünya ülkelerinden Azerbaycan, ABD ve AB gibi yardım seferberliğine girişenler var.

Gelgelelim İstanbul havalimanı uçuşlara kapalı olduğu, Sabiha Gökçen Havalimanı yoğun olduğu, Atatürk Havalimanının da bir pisti yalnızca cumhurbaşkanına ve VİP’ye ait olduğu, öteki 2 pisti de kırılmış yıkılmış olduğu için yardımlar Çorlu Havalimanı üzerinden olacak.  

Oysa depremin olacağı biliniyormuş

Değerli okurlarım; ölüler, yaralılar ve yıkıntılar altında daha nice kalanlar var. Kurtulanlar da var ama başlarını sokacak damları yok, kalmadı çünkü. 

Şu anda karda, buzda birçoğu. Birçoğu da karlar altındaki arabaların, otobüslerin içine sığınmış durumda. Bizler evlerimizdeyiz ama onlar aklımızın almayacağı kim bilir daha ne koşullardalar. 

Bu insanları düşünürken bir kaşık çorba boğazımızdan nasıl geçecek? 

Bu gece başımızı yastığa koyduğumuzda uyku tutacak mı? 

Türkiye bir türlü acıların ülkesi olmaktan kurtulamadı. 

İstese… öyle bir kurtulur ki! 

Deneyimli olsun genç olsun; her alanda kuvvetli bilim insanlarımız var. 

Mesela Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür; Elâzığ doğumlu bir jeolog, sedimantoloji ile deniz jeolojisi uzmanı ve Bilim Akademisi üyesi. 

Meğer İ.T.Ü öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür Kahramanmaraş deprem riskini çok önceden resmi makamlara haber vermiş.  

Doğu Anadolu Fay Hattı hakkında birçok kez yazmış ama kimseden geri dönüş almamış. Ne arayan olmuş ne soran. 

Naci Görür 6 Şubat sabahı 05.16’da şu Tweet’i atmış: 

"Arkadaşlar, çok üzgünüm ama Maraş’ın Pazarcık yöresinde 7,5 büyüklüğünde deprem oldu. Çok büyük bir deprem umarım zaiyatımız az olur. Bu depremin gelmekte olduğunu yerbilimciler olarak söyleye söyleye, yaza yaza dilimizde tüy bitti. Hiç kimse ne diyorsunuz diye tepki bile vermedi."

Bir saat sonra 06.14 te de şu Tweet’le resmi makamlara seslenmiş: 

"İlgililere sesleniyorum. Bölgedeki barajları kontrol ediniz."

Kahramanmaraş’ta 8 baraj varmış ve depremden sonra barajların gövdeleri, yapıları kontrol edilmez de herhangi bir yıkılma gerçekleşirse nasıl bir felaketle karşılaşırız varın siz düşünün. 

Naci Görür’ün Fatih Altaylı'ya söyledikleri içler acısı: 

"Gece 4’te uyandırıldım. Bir saat ağladım. Hâlâ ağlıyorum. Yıllardır uyardığımız yer. Tek bir yerel yönetici arayıp ‘ne yapalım?’ demedi. Bunca uyarıyı niye yaptık?”

Gelelim genç bilim adamlarına. 

Mesela etkin alanları jeoloji ve jeofizik olan serbest çalışan Yerbilimci Baturhan Thomas Öğüt. 

Deprem ve yer olayları üzerine yaptığı araştırmaları makaleler halinde yayınlayan genç bir bilim insanı. 

Aşağıdaki haritayı 20 Nisan 2020’de Ne Haber Ajansından kendisiyle röportaj yapan Yusuf Eren’e vermiş:

Harita biz uzman olmayanların bile anlayabileceği acı gerçekliği gözler önüne getiriyor.

6 Şubat sabahı saat 04.17’de gerçekleşen Kahramanmaraş depreminin merkezi, haritada görülen Doğu Anadolu Fayı üzerinde. 

Üstelik depremin neden Suriye, Irak, Lübnan, Mısır, hatta Birleşik Arap Emirlikleri’ni etkilediğini de anlayabiliyoruz. Topraklarımız altında kalan Arabistan Plakasının yukarı ittiği hat Bitlis-Zagros çizgisinden aşağı doğru bükülerek Ölü-Deniz Fayıyla Mısır’a iniyor.  

Bir başka genç araştırmacının daha Tweet’leri dikkat çekmekte. 

Ege Üniversitesi mezunu, Jeo Gaste'nin sahibi bu araştırmacı, amatör sismoloğun verdiği bilgilere göre; Arap Levhası-Plakası Anadolu Levhasını-Plakasını iten ve sıkıştıran ana güç. Kahramanmaraş’ta gerçekleşen büyük depremin ardından çevre illerdeki faylarda kabukta stres değişimi yaratmış. Dolayısıyla küçük ve orta ölçekte depremlerin gerçekleşmesi doğal süreç. Türkiye ve çevresinde orta ve küçük ölçekte depremler sayıca artacakmış. 

Fay hatlarının anlaşılması için aşağıdaki haritayı Tweet ’inde vermiş:

SONUÇ
Madem ülkemiz Kuzey’den, Doğu’dan, Güney’den plakaların sıkıştırdığı birbirine yakın sayısız büyük küçük fay hatlarından oluşan bir coğrafya; soruyorum:
Üniversitelerimizde yetişmiş, aralarına genç değerlerin de katıldığı bilim insanlarımız varken, yaptıkları değerlendirmeler neden dikkate alınmadı? 

Çevresinde olup bitenlerin, olayların ayrımına varmayan, gerçekleri görmeyen, sezmeyen yöneticileri ve onlara bağlı efendi uyruklu çalışanları neden başımıza getiriyoruz?

Başka daha çok sorum var da… şimdilik sırası değil. 
  

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }