Nerede susup nerede cazgır gibi bağıracağımıza artık kendimiz karar veremiyoruz.
Ucunda ışık görülmeyen tünelde el yordamıyla giderken tutmak istediğin elin yerinde olmadığını fark etmek, artık hissetmekle yer değiştirdi. İçeri gireceğini bilerek konuşuyorsun, ceza yiyeceğini bilerek dışarı çıkıyorsun ama, en azından neyle karşılaşacağını biliyorsun.
Havada asılıymış…
Bu demek ki, atacağın on adımda karşılaşmayabilirsin ancak bir bakmışsın onbirincide ciğerine çektiğinin kucağına oturmuşsun, bilmiyorsun…
Zorunlu bir ihtiyaç karşılamak için yürüyorsun ve etrafında kimseyi görmediğin için de çevreden eminsin ancak, sırnaşık yılışarak yanın sıra gezinirken pundunu kolluyor, yine bilmiyorsun…
Sosyal dengeyi altüst eden, her birimizi bırak yakınlarımızı; nefesimizden soğutan:
Korona…
En sağlam görünenler bile Mecidiyeköy’deki inşaatın 32. katından düşen asansör içindeki işçiler gibi yere çakılıyor. Profesörler, hemşireler, diğer bütün sağlıkçılar arkadakilere siper olarak cephenin önünde toprağa düşüyor, hala bir savaş ortamında bulunduklarının farkında olmayanlar var. Onların biraz daha zamana ihtiyacı var. Bi şekilde yola gelecekler.
Bireysel günlüğüne-bilincine düşmen gereken bir not: Ama çok, hem de çok bilinçli bir şekilde sürecin en azından sinsi arzuları doğrultusunda bir sonuç vermesini isteyenler de yok değil. Salgının virüsünden bir tetikçi gibi medet umanların var olduğuna inanıyorum.
Belki biraz uç oldu gibi yorumlayacaksın ama az düşün görürsün.
Açık ve net:
Örneğin, televizyonda devletin başını ya da muhalefetten birini gördüğünde kesimine göre içten gelerek koronavirüsle tanışmasını isteyenlerin varlığını kabulleniyor musun;
‘Hayır’ diyeceksen sana hayırlı akşamlar…
Var var…
Elini kana bulamadan kıl olduklarının bu salgından nasibini alması için bilmediği duaları okuyamaya çalışanlar da var. Ortalık durulup güvenli bir ortama çıkıldığında, koronadan korunup selamete çıktığın için pek çok sevindiğini söyleyecekler arasında ne kadar samimiyetsiz olanları senden başka bilen de olmayacak. Çünkü koronavirüs gibi sinsi bir kimliğe sahip olan karşındaki mutasyona uğrayıp zeytinyağı gibi üste çıkacağından, çok iyi okuduğun zihnini sadece kendinde tutacaksın. O zaman, ona göre gardını alacaksın.
Nerden çıktı şimdi bu…
Benden, ondan, öbüründen…
Birçok kişinin düşüncelerinin harmanlanmış hali…
Dostluk, arkadaşlık, sosyal ilişkilerin akıllıca sorgulanarak kurulacağı bir süreç ile tanışılacak. Ama taş da tam gediğine oturtulacak, oturtulmalı.
İtalya’da covid-19 salgınından bir gün içinde ölenlerin sayısı 700’e düştüğünde bütün dünya sevinmişti. Bakar mısın dünyanın sevindiği gelişmeye… Ölü sayısının 200-300 azalmasını salgının hız kestiğine yorarak sevindi insanlık. 700 ölülü bir umut ışığı…
Dedik ya; süreç sonlandığında karşılaşmak istemediklerinin koronavirüs ile tanışmış olmasını umacak olanlar… Senin de çevrende olabilir. İşte onların, içerisinde bulunduğunu umarak içlerinden haykıracakları yakarış:
Yaşasın 700 ölü!