Yargıtay Başkanı önce Yargıtay'a bakmalı!

Türk yargısının içine sürüklendiği açmazın son örneğini, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın Anayasa Mahkemesi’ni eleştirmesinde gördük. Sayın Akarca, Anayasa Mahkemesi'nin bazı kararlarına işaret ederek "Eğer yetki aşımında bulunur da süper temyiz mahkemesi niteliğine kavuşursa bu bütün toplumda tartışmaya ve kargaşaya neden olabilir" demişti.

Niye demişti?

Anayasa Mahkemesi; ara sıra da olsa biraz özgürlükten yana tavır takındığı için Mehmet Beyler kızmışlar; bunun kendi yetki alanlarına bir el atma olduğunu söylemek istemişlerdi.

Şimdi Mehmet Akarca’ya soruyorum: Göreve geldiğiniz 2020 yılından bu yana; Yargıtay’da hak ve özgürlüklerin önünü açacak hangi karara imza attınız?

Bırakalım özgürleştirmeyi… Partizan cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istediği bu korkutucu hukuk ortamının oluşturulmasında verdiğiniz kararlarla rol almadınız mı? Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek her yurttaşın temel hakkı iken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” adlı uydurma suçu, farklı düşünenlerin tepesinde Demoklesin Kılıcı haline getiren süreçte Yargıtay’ın kararlarının rolü yok mu?

KANLI KATİLLER DIŞARIDA?
Sayın Yargıtay Başkanı!
Eğer siz kurum olarak görevinizi doğru düzgün yapsaydınız insanlar veya kuruluşlar hak ihlali için Anayasa Mahkemesi’ne gitmezdi.
Siz, kanlı Hizbullah katillerinin 2019 yılında yerel seçimler sürecinde oy uğruna hapishaneden çıkartıldığı dönemde neredeydiniz?

O katiller ki aralarında rahmetli Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile korumalarının olduğu 150’den fazla insanımızı katlettiler. Yakalandılar, yargılandılar; ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldılar.

Sonra birileri dosyaya el attı… Yargılamada askeri yargıç vardı, tutuklulukları uzun sürdü gibi uyduruk gerekçelerle mahkumiyet kararları bozuldu; yetmedi katiller tahliye edildi. Yetmedi; o ayarlandığı anlaşılan mahkeme; bu katillerin tahliye edildiğini mağdur ailelere bildirmedi, tahliyeye itiraz edilemedi ve o katiller kaçıp gittiler.

Sayın Yargıtay Başkanı!

Bu katiller AİHM kararları gerekçe gösterilip hapisten çıkartılırken sizin yargınız Osman Kavala’ya suç üstüne suç uydurarak onu kanlı katiller gibi içeride tutuyor; Erdoğan’a laf söyleyen muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na yüz binlerce lira tazminat cezası kesiyorsunuz.

Sakın ola ki “Bunun Yargıtay’la ilgisi yok. Kararı yerel mahkemeler veriyor!” diyerek bizi aptal yerine koymayın.

O ayarlanmış yerel mahkemelerin kararını da siz onaylıyorsunuz.

28 ŞUBAT DÖNEMİNDEN GERİDESİNİZ?
Sayın Mehmet Akarca! 1
970’te tutuklanan ve o tarihten beri siyasetin içinde olan bir yazar olarak, sizin devriniz gibi kötü bir Yargıtay devri görmedim. Hatta ve hatta sizin cenahın yerden yere vurduğu 28 Şubat süreci var ya… O dönemdeki Yargıtay kararları sizin bu çağınızdaki kararlardan çok daha özgürleştirici idi. O dönemde ve sonrasında Yargıtay verdiği kararlarla hem 12 Eylül darbe hukukunun etkilerini sildi hem de Türkiye’yi Avrupa hukukunun bir parçası haline getiren süreci başlattı. Ortada daha AİHM’in bağlayıcılığı yokken eski Yargıtay oralara göndermeler yaparak siyasetin, basın özgürlüğünün ve düşünce özgürlüğünün kelepçelerini kırdı.

Tekrar soruyorum Sayın Akarca: Bana, düşünce ve anlatım özgürlüğünün önünü açan ve ülkemizi 2002 şartlarından daha yukarıya taşıyan bir kararınızı gösterebilir misiniz? Anayasa’nın özgürleştirici ilkelerini dikkate almayan ve AİHM kararlarını yok sayan Osman Kavala’yı bunca yıl tutuklu yargılayan saray hukukunun bir parçası haline geldiğinizi söylesem hemen savcılara suç duyurusunda bulunur musunuz?

Sayın Akarca! Siyasi otoriteler gelip geçicidir. Yargıyı, iktidarın sopası haline getirenlere değil, özgürleştirici hukuka bağlı kalın ki ileride otokrasiye hizmet edenler listesinde adınız yer almasın. Zaman da geçmiş değil…

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }