ABD ile Rusya’nın (SSCB’nin) üstün olmak rekabeti, Soğuk Savaş döneminden beri sürüp gelmektedir.
İlk bilek güreşi, 1950’de Kore Savaşı ile yapıldı. Küba ve Folkland Adaları maceraları; sıcak çatışmaya dönüşmeden atlatıldı. Fakat Vietnam’da çamura saplanıldı:
Amerika, Vietnam sazlıklarında suya battı. Süper devlet, dünyada çamura batmış olarak madara oldu. Bunu unutturmak için, Afganistan’a giren SSCB’den intikam alma fırsatı yakaladı. Rus kuvvetlerine direnen SİKLON mücahitlerini destekleyen organizasyonlar yaptı.
Sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi gibi; Suud krallığı aracılığıyla para ve silah akıtmaya başladı. 22 yaşındaki ünüversite öğrencisi Usame bin Ladin liderliğinde El Kaide terör örgütünü Afganistan’da savaşa sürdü.
Rusya ile Amerika’nın üstünlük savaşı; Afganistan için ateş, ölüm, gözyaşı ve yıkım oldu!
SSCB dağılıp Rusya iç işlerine dönünce; iki kutuplu dünyada Amerika yalnız kaldı. Gerilim politikası için yeni bir kutba-rakibe gerek vardı. Amerika bu ihtiyacı, var ettiği terör örgütlerini koyarak giderdi.
Afganistan dramı sonrasında Usame bin Ladin, Amerika’dan aldığı silahları dünyada tek kutup kalmış Amerika’ya çevirdi. Dünya Ticaret Merkezi olarak bilinen Amerika’nın ikiz kuleleri vuruldu (hala terör örgütünün mü, ABD kendisisn mi yaptığı kuşkusu sürüyor).
İsrail’in Filistinliler üzerine acımasız yürüdüğü ve Suriye’nin Golan Tepelerine yönelik emelleri yükselttiği sırada; IŞİD’i Suriye’yi anarşiye sürükleyen bir katil güruhu olarak Amerika ortaya sürdü. Kominizm karşısında “ileri karakol” görevi verilmiş Türkiye; bu kez de eş başkan olarak BOP komutanlığına soyundu:
“Şam Emevi camiinde Cuma namazı kılmak” sloganıyla Suriye ordusundan kovulmuş subaylar ve İhvan’ın kolu Nusra militanlarıyla oluşturduğu ÖSO’yu eğit donat yöntemiyle -Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz- diye diye Suriye ordusunun (rejimin) üzerine saldı.
Oysa Türkiye için PKK ne ise, Suriye için ÖSO ile PYD de aynıydı.
Aslında BOP’un gerçekleşmesi, Suriye’nin Irak gibi parçalanması ve BİP (büyük İsrail projesi) amacına hizmet etmek oluyordu!
Irak’ı katili ve Arap Baharı’nın lideri ABD; IŞİD’le mücadele gerekçesiyle Suriye’ye yerleşti. PYD’yi “kara gücü” olarak ilan etti. Irak’tan Akdeniz’e uzanacak bir koridorun oluşması senaryosunu uygulamaya koydu.
ÖSO adını SMO’una çeviren Türkiye; Amerika’nın tutumuna karşı TSK ile Suriye sınırını aştı. Rusya ve İran ile SOÇİ Mutabakatı imzaladı. PYD dışındaki ÖSO içinde toplanmış “cihatcı” adıyla genellenen terör örgütleri İdlib’den tahliye edeceği güvencesi verdi. Rusya’dan S400’ler aldı. Bir Rus uçağını düşürme yüzünden dilenen özürün ilanı oldu. KGB tecrübeli Putin; Türkiye’yi Putin Amerikasının kucağına bırakmak istememişti.
Soçi mutabakatı gereğince Rusya, Suriye’de ateş kes sağladı.
İdlib’in boşaltılması –geçen sureye rağmen- gerçekleştirilmedi.
Suriye ordusu, topraklarını teröristlerden temizleme hareketine yeniden başladı. İdlib bölgesindeki Türkiye Gözlem noktalarının bazıları Suriye egemenlik tarafında kalınca, Türkiye itiraza başladı. Sınırlı müsademeler nedeniyle Türkiye’ye şehit cenazeleri gelmeye başladı.
olayından itibaren ABD Başkanının teweet, mektup ve telefon ile Türkiye’ye tehditler yöneltmesi ve PYD’yi kara gücü ilan etmesi nedeniyle bozulan Türkiye-ABD ilişkilerini rehabilite etmek amacıyla, Amerikalılar fırsatı kaçırmadı. Önce Dışişleri Bakanlık temsilcisi James Jeffrey Ankara’ya geldi. Ardından H. Henri Barkey geldi. “Şehitlerimiz” (!) diyerek Türk ulusuna Türkçe taziyede bulundu.
Türkiye’nin partili Cumhurbaşkanı; Rusya’nın kanlı bıçaklı olduğu Ukrayna’ya gitti. 200 milyon dolar yardım yapacağını açıkladı. Halbuki Elazığ depremi nedeniyle 10 liralık SMS karşılığı miktarda yardım kampanyası açmıştı!
Rusya; Türkiye’nin Soçi mutabakatı gereğince 20 ayrı ülkeye mensup 70 bin teröristin İdlib’den tahliye edilmesi vaadini yerine getirmesini istedi. Türkiye ise, sınıra askeri yığınak yaparak cevap verdi. “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek “rejim” (!) güçleriyle Rusya’ya gözdağı verdi. “Patriyot” siparişi için ABD’ye başvurduğunu açıkladı. S-400’den sonra Patriyot alacaktı.
Türkiye Savunma Bakanı, Suriye’de kalıcı olunacağı anlamında açıklamalarda bulundu.
Şehitler gelmeye devam ediyor!
Libya’dan da şehitlerin gelmesi başarısı (!) sağlandı.
Türkiye’nin ABD yararına ve “kara gücü” yanında mı yer alıyordu?
Rusya ile ABD’nin üstünlük sağlama mücadelesinde, Türkiye rolünün bilincinde miydi?
Toprak bütünlüğünde yana olduğu Suriye’nin fiilen parçalanmasına taammüden katkı yapıyor görünümü veriliyor!
BOP patronunun stratejisi sonucu Suriye, Irak gibi parçalanmıştır!
Bu parçalar;
. ABD kara gücü olan PYD özerk bölgesi,
. Türkiye’nin Suriye’den koruduğu ve teröristlerin konumlandığı özerk İdlib bölgesi,
. Rusya ve İran destekli meşru Suriye ordusunun egemen olduğu Suriye parçalarıdır.
Amerika, Suriye’nin doğusundaki petrol bölgesini PYD ile; Rusya da batıdaki petrol bölgesini merkezi hükümet ile birlikte kontrol etmektedir.
Yüz yıl önce Pamir eteklerinde İngiltere ile komşu olan Rusya; bu kez de Suriye’de Amerika ile komşu olmuştur.
Peki Türkiye ne elde edecektir?