Ümit Hoca, babası merhum Muzaffer Özdağ'ın sürgünde olduğu Japonya-Tokyo'da doğdu. Kendi adıma bende çok hakları olan babası Muzaffer Amca, siyaseti 12 Mart 1972'den sonra bırakmasına rağmen O inandığı ülkü ve ilkelerden asla vazgeçmedi. Başkent Ankara'da çocukluk-gençlik yaşlarında Türk Milliyetçiliği davasının her aşamasında pervasızca görev aldı. TED Kolejinde, liseli yıllarda Milliyetçi-ülkücü kadroların "Yolbaşçı"sı olmaktan geri durmadı. Okuldan atıldı, Aktepe Lisesini bitirdi. 12 Eylül öncesinin karanlık günlerinde babasının kararı ile Üniversite öğrenimini Almanya'da Ludwig Maxmilans Üniversitesinde Siyasal Bilgiler ve Felsefe Fakültesinde tamamladı. Yurda dönüp Gazi Üniversitesinde göreve başladı. Doktora, doçentlik ve profesörlük unvanlarını burada tamamladı. 12 Eylül rejiminde babası merhum Özdağ, MHP ve Ülkü Ocakları Davalarında hukukçu sıfatı ile avukatlık yaptı. Ümit Hoca, merhum Türkeş'in son nefesine kadar irtibatını hiç kesmedi. Başta Yeni Düşünce, Ortadoğu ve Yeniçağ Gazetelerinde yazılar yazdı. Devlet Bahçeli'nin Genel Başkan seçildiği kurultay konuşmasının metnini yazan kişidir.
MHP'nin 1999 seçimlerinde ortak olduğu DSP-MHP-ANAP hükümetindeki eksikleri, aksaklıkları rapor edip dile getirdiği için de Bahçeli tarafından "yasaklılar" arasına alındı. Konferansları, yazıları yasaklandı. 2006 yılında MHP Genel Başkanlığına aday oluşunu şehit Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Genç'in mezarı basında açıkladığında hasbelkader yanındaydım. Hukuksuzca adaylığı kabul edilmedi. Kongre salonuna AKP hükümetince alınmadı. Karşılıklı olarak fikir alışverişini koparmadık. Bu esnada MHP üyeliği yalancı tanıklarla düşürüldü. Tabanca ruhsatının iptal edildiği tebligatı aldığında duyduğu acının tanığıyım. Baraj altında kalan MHP'ye omuz vermek için 2011'de İstanbul'dan milletvekili seçildi. 2015'de Gaziantep'den yeniden seçildi. MHP'nin çizgi değişikliğine girmesi üzerine önce ihraç edildi. Sonra istifa etti. İYİ Parti kurucuları arasında yer aldı. Genel Başkan Yardımcısı oldu. 2019'da İYİ Parti İstanbul Milletvekili oldu. Özdağ'ın vekilliklerinden önce ve sonra da irtibatımız kopmadı. "Kumpas Davaları" olarak bilinen Ergenekon-Balyoz ve Askeri Casusluk Davalarında neredeyse günlük görüştük. Kitaplarıma önsöz yazdı. İkinci adresim Silivri Duruşmalarına ve cezaevi ziyaretlerine birlikte katıldık.
Hoca, huyumu bilirdi... Gece 24'den sonra bile telefon ile arayıp durum değerlendirmesi yapmışlığımızın sayısı belli değildir.
11 Haziran 2019'da evimin önünde "Öldü" diye bırakıldığım saldırı sonunda GATA'ya ilk gelendi. Elindeki cep telefonu ile yüzüme atılan dikişler için ışık tutmuştur. O korkunç süreçte yalnız bırakmadı. Sadece Ümit Hoca değil; sevgili annesi, kız kardeşi, Ceza hukukçusu kardeşi Prof. Dr. Savaş Özdağ dahil ailece ailemin ve benim yanımda oldu. 50'den fazla TV programında beraber olduk.
İYİ Parti'den ihracı, istifası sonrası "Birlikte siyaset" yapma teklifini "Siyaset bana göre değil" cevabım üzerine "Dostluk baki" olmak kaydı ile hukukumuz hep devam etti.
Sinan Ateş'in hunharca katledilmesi sonrası da bilgi alışverişi ve ortak tavrımız sürdü. Fikir ayrılıklarımız da oldu. Lakin hiç kırmadık birbirimizi. Sitemlerimiz saklıdır. Sitemin sevgiden kaynaklandığını bilmem hatırlatmam gerekir mi?
Ümit Hoca, karşı karşıya kaldığım hukuki, ceza ve haciz davalarını da yakından takip etti. İnsani ilişkilerimiz had safhada iken siyasette kendi adıma mesafeli durdum.
Ümit Özdağ, Türkiyemizin "Milli Güvenlik" meselesi olan "Sığınmacılar" konusuna ilk dikkati çekendir. Kısa sürede yaklaşık yüzde 3'lük oy potansiyelini yakaladı. Özellikle genç kitlede kabul gördü. Türk Siyasi tarihinde bir ilk yaşanıyor. Prof.Dr. Ümit Özdağ'ın haksızca tutuklanması ile bugün itibarı ile Zafer Partisi'nin oy miktarı ikiye katlanmıştır.
Türk Siyasetinde muhalefetin topyekün bir araya gelmesini sağlamıştır. Bu olay siyasi tarihimizin kilometre taşı olmakla beraber, Prof.Dr. Ümit Özdağ, merhum Osman Bölükbaşı gibi tarihe geçmiştir.
En kısa zamanda tahliyesini umut ettiğimiz Özdağ'ın bundan böyle mühür vurduğu siyasette önemli mesafeler alacağından da şüphemiz yoktur!
Sadece Silivri'de değil, Türkiye'mizdeki cezaevlerinde hukuksuzca tutuklananların adına Prof. Dr. Ümit Özdağ'ı yürekten selamlıyorum.
KAHROLSUN İSTİBDAD,YAŞASIN ADALET...