23 Mart 1878’de Diyarbakır’da doğdu. 25 Ekim 1924 yılında henüz 46 yaşındayken İstanbul’da öldü.
Diyarbakır’da Askeri Ortaokul’da okudu. Sivil lisede son sınıf öğrencisiyken, okul çıkışlarında geleneksel olan “Padişahım Çok Yaşa” yerine “Milletim Çok Yaşa” diye bağırınca soruşturmaya uğradı. O sırada okul süresi beş yıldan yedi yıla çıkarılınca da okuldan ayrıldı.
Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. İstanbul’da Baytar Mektebi’ni bitirdi.
İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. Yasak yayınları okumak ve padişahlık karşıtı eylemlere bir örgüt üyesi olarak katılmak gerekçesiyle 1858’de tutuklandı. Bir yıl hapis yattı. Daha sonra Diyarbakır’a sürgün edildi.
1904-1908 sürecinde Diyarbakır gazetesinde şiir ve yazıları yayımlandı. Çevresindeki gençlere toplumbilim (sosyoloji) ve felsefe dersleri verdi.
1912’de İstanbul’a gitti. Osmanlı Meclisi’ne Diyarbakır vekili olarak seçildi. Dört ay sonra Meclis kapatılınca Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi oldu, felsefe dersleri verdi.
Birinci Dünya Savaşı başlarına kadar Türk Yurdu dergisinin yönetiminde bulundu. 1919’da İngilizler tarafından tutuklandı, Malta’ya sürgüne gönderildi. İki yıllık sürgünden sonra İstanbul’a döndü. Üniversitede ders verme başvurusu kabul edilmedi.
1923’de Ankara’ya gitti. Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev verildi. Aynı yıl, “Türkçülüğün Esasları” adlı ünlü eseri yayımlandı.
Ağustos 1923’de, ATATÜRK tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Diyarbakır milletvekili olarak seçildi. 25 Ekim 1924’de henüz 46 yaşındayken İstanbul’da öldü.
Ziya Gökalp’ın eserleri:
Türkçülüğün Esasları, Kızıl Elma, Yeni Hayat, Altın Işık, Türk Töresi, Doğru Yol, Türk Medeniyet Tarihi, Kürt Aşiretleri Hakkında, Sosyolojik Tetkikler, Altın Destan, Hars ve Medeniyet, Felsefe Dersleri.
Değerli Dostlar;
Şimdi kadını, erkeği, genci yaşlısı ile herkesle, Ziya Gökalp’ın VATAN şiirini paylaşalım.
"Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar manasını namazdaki duânın.
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'ân okunur.
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ'nın.
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye,
Sanatına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür;
Hirfetleri birbirini daim eder himaye;
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk'ündür,
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!"
Değerli Dostlar;
Ziya Gökalp’ın “Vatan” tanımını birer birer ele alalım.
Ziya Gökalp diyor ki:
Camiinde Türkçe ezan okunan ülke vatanındır.
Günümüze bakalım: Türkiye’de 75 yıldır ezan Türkçe OKUNMUYOR!
Ziya Gökalp diyor ki:
Küçük, büyük herkesin Kuran’ı Türkçe okuduğu, herkesin Tanrı’nın ne dediğini anladığı ülke vatanındır.
Günümüze bakalım:
Kuran, yüz yıllardır Türkçe OKUNMUYOR!
Türkler Tanrı’nın ne dediğini BİLMİYOR!
Ziya Gökalp diyor ki:
Çarşısında dönen bütün sermaye Türk’ün ve Türk’ün sanatına yol gösteren bilimin olduğu ülke vatanındır.
Günümüze bakalım:
Türkiye’de 83 BİN yabancı şirket bulunmakta, daha çoğu gelsin diye yöneticileri el kapılarında DİLENMEKTEDİR!
Türk’ün sanatına da eğitimine de yol gösteren bilim DEĞİL, ŞERİATTIR!
Ziya Gökalp diyor ki:
Tersanelerin, fabrikaların, tren ve vapurun Türk’ün olduğu ülke vatanındır.
Günümüze bakalım:
Yeraltı ve yer üstü madenleri, fabrikaları, işletmeleri, limanları, bankaları, tarım toprakları ve de tohumu Türklerin ELİNDEN ALINDI!
Artık Türklerin Türkiye’de hiçbir VARLIĞI KALMADI. Ziya Gökalp’ın “Vatan” tanımına göre, TÜRKİYE ARTIK TÜRKLERİN VATANI DEĞİL!
Değerli Dostlar,
Türkler bu acı gerçekle yüzleşmek zorundadır!
Benim sorum şudur:
Türkler, tek kurşun atılmadan ellerinden alınan VATANLARINI, yakın bir gelecekte geri alabilecekler mi?