Söz namus mu?

TBMM’de göreve başlarken edilen milletvekilliği yemininden sadakat beklemek günümüzde boş bir hayale dönüşmüştür.

Bu yeminle “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağına” ant içenlerin aldıkları ve izledikleri politikalar herkesin malumu.

Yine yemin metninde “Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacaklarına” söz verenlerin yargı bağımsızlığına, demokrasiye ve laik cumhuriyete yönelik tahripkâr tutumları ortada.

Geçtiğimiz günlerde, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın sarf ettiği cümleler bu yemine rahmet okutur cinsten. Kahramanmaraş Uluslararası 8. Kitap ve Kültür Fuarı’nda yaptığı konuşmada AKP'li Ünal “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao’nun Çin kültür devrimidir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir" diyebildi.

İnsan bu cümleler karşısında "hadi oradan hadsiz" demeden de geçemiyor.

AKP Gurup Başkanıvekili Ünal’ın bu çıkışı karşısında, Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında ortağı AKP'nin Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ı isim vermeden sert bir şekilde eleştirdi.

Bahçeli Ünal’ın tutumunu “özgüven eksikliği” olarak yorumladı ve “Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıllık Türk tarihinin ana güzergahından kategorik bir kopuş, kesif bir ayrılış, keskin bir sapış olarak görülemeyecek, asla gösterilemeyecektir. Yani Cumhuriyet şerefli geçmişimizin bir antitezi değildir. Cumhuriyet’in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Önyargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir. Bugünkü Türkçe’mizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Ünal’ın sözleri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gündemindeydi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Ünal’ı eleştirirken, Bahçeli’ye de “Milliyetçilik vatanseverliktir, senin diline hakaret eden, senin dilini küçümseyen bir adamla senin ne işin var" diye çağrıda bulundu.

Malumunuz, son yıllarda dozunu artırarak başta TBMM olmak üzere cumhuriyet döneminde kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlarda özellikle cumhuriyet değerlerine ve kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarına yapılan saldırıların, iftiraların ardı arkası kesilmiyor.

Deyim yerindeyse iftira ve hakaretler yapanın yanına kâr kalıyor. Hatta bazıları iktidar tarafından ödüllendirilirken bazıları da ilginçtir ki, Mustafa Kemal’in partisi CHP tarafından ödüllendirildi. CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ve Sezgin Tanrıkulu örneğinde olduğu gibi.

Neyse konumuza gelecek olursak... Gerek Gazi Meclis'te gerek Gazi'nin kurucu başkanı olduğu partide kültürel ve ilkesel olarak çürüme hat safhaya gelmiş durumda.

Diyeceğim o ki, siyasete adım atanların, hem de milletin huzurunda, bağlı kalmayacaklarını bildikleri bir yemini etmekte sakınca görmemeleri de kendilerince normal gözükmekte. Kaldı ki yemine sadakatsizliğin hiçbir yaptırımı da yoktur.

İşte bu yüzden TBMM çatısı altında bulunan milletvekillerine şu soruyu sormak lazım; SÖZ NAMUS MU?

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }