Pazar günleri hep birlikte yapılan bir kahvaltının sırrını kimse açıklayamaz. O sabah alınan keyif ve hazzın verdiği mutlulukla beraber yüzde beliren gülücük desteleri görülmeye değer. İnsanın kendi kendine şarkı söylemesini teşvik eden belki de etrafa çikolata ve kahve kokuları yayılmasını tetikleyen, dolu dolu enerji beslenilen bir sabah kahvaltısı. Pazar günü, herkesinin tatilinin olduğu gün. Babaların işe gitmediği, çocuklarının okulunun olmadığı mutlu bir sabah. Ponçikçe sevgi gölü oluşan bir sabah. Yüzlerdeki sahte olmayan gerçek gülüşlerin tek anahtarı. Pazar kahvaltıları, birlik ve beraberliği güçlendiren güzel sabahlardır. Mutluluğun minyatürünü ama en güzelini bulduğumuz sabahlardır.
Sofrada herkes, bütün aile bir araya gelir. Hem güzel sohbetler edilir hem de yemekler yenir. Bütün aile gülerek ve güzel bakış temaslarıyla birbiri ile iletişim kurar. Hele bir de aileniz geniş bir aileyse; babanız, anneniz, nineleriniz, dedeleriniz, teyzeniz, amcanız, dayınız, halanız varsa; en önemlisi size tıpkı bir arkadaş gibi yaklaşabilecek kuzenleriniz varsa Pazar kahvaltıları vazgeçilemez bir hal alır. Ailemiz aynı zamanda en yakın arkadaşlarımızdır. Bunun en güzel örneği kuzenlerimizle hem kuzen hem de arkadaş- dost olabilmemizdir. Bir kuzen; sizin hem kan bağınızın olduğu bir akrabanız hem de bütün duygu ve düşüncelerinizi anlatabileceğiniz bir arkadaşınızsa oldukça şanslısınız demektir.
Aile önemlidir. Çünkü sizi koşulsuz- şartsız ve her koşulda sevebilecek tek insan topluluğu ailenizdir. Onlar her zaman yanınızda olurlar. Tüm başarısızlıklarınızda ya da başarılarınızda arkanızı bir dağ gibi yaslayabileceğiniz bir omuzdur aile. Özel günlerde veya hayatın her aşamasında yanınızda olarak yalnız kalmanızı engellerler.
Aile ile yapılan tatiller, piknikler, seyahatler, geziler, özgüvenimizi artırır. Çünkü bu hayatta ne olursa olsun yalnız olmadığımızı bize hatırlatırlar.
Pikniğe gittiğinizde; yiyecekler hazır olana kadar top oynamak, ip atlamak ya da çayır- çimen koşup enerji atmak, annenizin başına takmak için çiçeklerden taç yapmak bile hayali güzel olan detaylar. Denize gittiğinizde kumsalda yürüyüş yaparak stres atmak, kumdan kale yapmak, denizde ailece açılmak ya da denizde top oynamak yüzümüzü güldüren nüanslar.
Kumdan kale yapmak bir çocuk için çok önemlidir. Çünkü tüm hayallerini ve umutlarını o kalede bırakır. Bir şarkıda geçen çok güzel bir söz vardır: ‘’kumdanmış kalelerimiz’’. Bu söz çocukların sıra dışı hayallerini küçücük bir kum kalesinde bıraktığının en güzel sonucudur. Üstüne zafer bayrağını diktiğinde; çocuk için tamamlanmıştır kumdan umutlar, hayaller diyarı, ya da betimlenen şato. Ama sonra kule sağlam değilse en ufak bir dalgada dağılır. Yeniden yapmak zorunda kalırsınız. İşte bizim hedeflerimizin ve hayallerimizin de temeli sağlam değilse böyle en ufak bir dalgada bozulacaktır. Fakat ne olursa olsun hayallerimize sahip çıkmalı, onların peşinden gitmeliyiz. Bir gün başaracağınıza inanarak, o hayalin peşinden gitmelisiniz. Çünkü şöyle bir söz vardır: ‘’Birisi yapmak istediği şeye gerçekten umutsuzluğa kapılmadan tüm kalbi ile inanırsa, o eylemin gerçekleşmesi için tüm evren bir araya gelir. Ve o eylem gerçekleşir. Demek ki pes etmemek gerekiyor. Her defasında üzerine gitmek gerekiyor. Başka bir söz de şunu der: ‘’Bir kapıyı itmeden kilitli olup olmadığını anlayamazsınız.’’ Gerçekten de öyle. Sınırları zorlamadan sınırın ne olduğunu bilemezsiniz. ‘’Şimdilik daha iyisini yapana kadar en büyük hatam sensin’’, sözünü içselleştirelim. Hata yapmaktan korkmayalım. Küçük hatalar bizi kendimize getirir. Doğruya hata yaparak ulaşılır. Küçük hatalar bize doğruyu öğreten birer öğretmen, birer sınav kağıdıdır. Önemli olan hataları başarıya çevirebilmektir.
Başarı adım adım tırmanılan bir merdivendir. Kimse basamakları atlayarak başarıya ulaşamaz. Hedef büyütülerek- üzerine eklenerek ilerlenilen merdivende zirveye çıkmak hiç de göründüğü gibi kolay değildir. Büyük bir mücadele, azim ve hırs gerekmektedir. Bunlar olduktan sonra hepsi gelir. Başarı kavramı yanlış algılanmaktadır. Başarı kavramı kişiye özeldir. Kişinin belli bir hedefi her zaman vardır. Hedefi sınavdan 60 almak olan bir öğrenci 60 almışsa başarılı olmuş demektir. Ama hedefi 85 almak olan bir öğrenci sınavdan 65 almışsa başarısız olmuş demektir. Çünkü başarı; ortaya koyulan hedef ile başarma yüzdesi arasındaki doğru orantıdan ibarettir.