CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Amasya Genelgesi'nin 105’inci yıl dönümü dolayısıyla bugün Amasya’ya geldi. Özel’in Amasya’daki ilk durağı partisinin il başkanlığı oldu. Özel, burada, CHP Amasya İl Başkanı İlker Küp ve il örgütüyle basına kapalı bir toplantı yaptı. Özel ardından 31 Mart yerel seçimlerinde partisinin seçimleri kazandığı illere teşekkür ziyaretleri kapsamında, 47 yıl sonra CHP’nin kazandığı Amasya Belediyesi’ne gitti. Özel’e burada genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve İl Başkanı Küp eşlik etti.
Belediye önünde halka seslenen Özel, şöyle konuştu:
Bugün Amasya'da keyfimiz yerinde. Her görüştüğümüzde sizlere iyi günlerde görüşelim diyerek ayrılıyoruz. Bu sefer iyi bir günde sizinle birlikteyiz. Şüphesiz tarihi bir gün. Amasya tamiminin 105. yılı. Resmi törenlere de katılacağız. Ama burada defalarca geldiğim Amasya'da bu sefer sizlerin karşısına CHP'nin genel başkanı olarak çıkıyorum. Hepinizi selamlıyorum. Ve bugün Amasya'da yedi ilçeden dördünü kazanmış, Amasya merkez belediyesini kazanmış, sevgili Turgay Sevindi'yi belediye başkanı yapmış, Amasya'da yüzleri güldürmüş, umutları arttırmış, Türkiye'de de 47 yıl sonra Atatürk'ün partisini birinci parti yapmış olmanın mutluluğu ve gururuyla karşınızdayız.
Biz Amasya'ya defalarca geldik. Amasya'nın nasıl bir kent olduğunu biliyoruz. Elbette elma üreticisinin sorunlarını biliyoruz. Bugünlerde Amasya'da en çok tarımı yapılan ürünlerden bir tanesi olan buğday üreticisinin sıkıntılarını biliyoruz. 31 Mart seçimlerinde biz yerel seçim sırasında pek çok kente gittik. Turgay başkanı da ara ara aradım. Dedim ki; başkanım ne yapalım gelelim mi Amasya'ya anketler iyi görünüyor. Dedi ki; Amasya tamamdır. Siz daha çok katkı sağlamanız gereken kazanmamızın daha zor göründüğü yerlere gidin, Amasya'da biz çalışalım ama Amasya'nın bir kulağı sizde. Emeklimiz çok, işsizimiz çok, çiftçimiz çok ve sorunlarımız çok. Siz emekliyi konuştukça Amasya memnun oluyor destek artıyor. Çiftçinin sorunlarını konuştukça destek artıyor ve siz Amasya'da olsanız da olmasanız da Amasya can kulağıyla sizi dinliyor. Seçim döneminde son 15 gün kala yapılan ankette kesin sonucu görünce programı başka yerlere yaptık ama bugün sizlerle birlikte olmak, size merhaba demek, size teşekkür etmek bugüne nasip oldu.
'YAPILMASI GEREKEN İŞ BELLİDİR, ÇİFTÇİYE SAHİP ÇIKILACAKTIR'
Türkiye 20 yıl önce 2.8 milyon çiftçisi olan bir ülkeyken bugün 2.3 milyon çiftçisi var. 20 yılda 20 milyon nüfus arttı yarım milyon çiftçi eksildi. Normal şartlarda bir o kadar artması beklenirdi. Yani 2.8 milyon çiftçinin 3.2-3.3 milyona çıkması gerekirken 2.3 milyona düşmüş. 20 yılda 500 bin azalmış, beklenenden 1 milyon azalmış. Bunu sebebi tarım ürünlerinde üretenin, emek verenin, toprağa alın teri dökenin alın terinin karşılığını alamamasıdır.
Son 1 yılda çiftçilerin bankalara olan borcu yüzde 88 artmıştır. Son 1 yılda toplam borç 652 milyar TL'ye yükselmiştir. Türkiye'de toprakların dörtte biri ipotek altındadır. Ve maalesef Ziraat Bankası düşük faizli çiftçi kredileri vermesi gereken banka başkalarına kıyak krediler dağıtırken çiftçileri yabancı sermayeli özel bankaların kucağına doğru itmiş, toprakların dörtte biri yabancıların ipotek koyduğu hale gelmiştir. Çiftçimizin yaş ortalaması 57'dir. Yani çiftçimiz yaşlanmıştır, gençlerimiz çiftçiliği bırakmıştır. Halen daha çiftçilik yapan her dört gençten üçü önümüzdeki yıl bir fabrikada, madende, tershanede, gemide iş bulursam bir daha çiftçilik yapmam demektedir. Bu ülkeyi yönetenler, yönetenlere destek veren ittifak ortakları Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli her meseleden bir beka sorunu tarif ederken ben bütün Türkiye'yi, Sayın Erdoğan'ı, Sayın Bahçeli'yi gerçek beka sorununu görmeye davet ediyorum. Bir ülkede çiftçi yaşı 57 buçuk- 58 ise dört genç çiftçiden üçünün gözü madende, gemide, tershanede, fabrikadaysa gerçek beka sorunu budur. Önümüzde açlık, kıtlık tehlikesi vardır. Dışarıya avuç açmanın yarın dış ilişkilerde oluşan her krizin ülkede gıda krizine dönüşmesinin tehlikesi kapıdadır. Onun için yapılması gereken iş çiftçilerimizin desteklenmesidir. Aslında bununla ilgili 22. dönemde AKP iktidardayken CHP Meclis'in tek muhalefet partisiyken, yapıcı muhalefetimizle ve verdiğimiz destekle çıkarılan kanunda çiftçilerin desteklemesi gayri safi milli hasılanın yüzde 1'i olarak belirlenmiştir. Yani eğer o günden bugüne Adalet ve Kalkınma Partisi birlikte çıkardığımız bu kanuna uysa çiftçilere bugüne kadar ödemesi gereken para 853 milyar TL'dir ama ödememiştir. Sadece geçen yıl çiftçilerimizin devletten alması gereken desten 178 milyardır ama verilen para bunun beşte biridir. Bu sene gayri safi milli hasılanın yüzde 1'i verildiğinde çiftçilerin alması gereken para tam 431 milyardır. Ama bu iktidar 60 milyar vermeye çalışmaktadır. 350 milyar Türk çiftçisine nefes aldırır, borçları ödetir, faizleri kapatır ve ipoteklerden kurtarır ama bu parayı çiftçiye, köylüye değil de kur korumalı mevduata bu paranın iki katını üç katını verenler bu paranın iki katını hazineden bu para kadar olanı da Merkez Bankası'ndan kur korumalı mevduata ödeyenler 2 milyon 300 bin çiftçimizi bankaların insafına bankaların haczine terk etmektedir. Bunun için yapılması gereken iş bellidir. Çiftçiye sahip çıkılacaktır. Ülkenin kurucusu gibi bakılacak, çiftçi milletin efendisi yapılacaktır.
'BİZ ADALETLİ BİR VERGİ SİSTEMİ İÇİN ERDOĞAN'A DÜN TEKLİFİMİZİ SUNDUK'
Dün Sayın Erdoğan ile bir araya geldiğimizde emeklilerin maaşının derhal asgari ücrete çıkarılması gerektiğini, asgari ücrete de bu ay sonunda enflasyon iyileştirmesi yapılması gerektiğini, açıklanan maliyetin altındaki 17 liralık çay fiyatının 25 liraya çıkarılması gerektiğini, açıklanan maliyetin altındaki 9,25 liralık buğday fiyatının 15 liraya çıkarılması gerektiğini Sayın Erdoğan'a ifade ettim. Kaynak mı arıyorsunuz kaynağı birlikte bulalım dedim. CHP olsa böyle yapmaz. 100 liralık verginin 65 lirasını dolaylı vergiden, elektrikten, sudan, mazottan, benzinden, çaydan, şekerden, sigaradan toplamaz. Dolaylı verdi fabrikatörle fabrikanın bekçisine aynı vergiyi verdirmektir. Yüzde 68 vergi böyle toplanmaktadır. Yüzde 21 de hepimizin aldığı maaşlardan gelir vergisi olarak kesilmektedir. Yüzde 89. Geriye yüzde 11 kimin verdiği vergidir? Zenginlerin verdiği. Yüzde 11 çok para kazananların servet sahiplerinin verdiği vergidir. Aslında adaletli vergi tam tersi olmalıdır. Yüzde 90'ı kazananlar vermelidir yüzde 10 çalışanların maaşından gelir vergisi kesilmelidir. Çok kazanandan çok az kazanandan az hiç kazanmayandan hiç vergi alınmamalıdır. Biz adaletli bir vergi sistemi için Sayın Erdoğan'a dün teklifimiz sunduk. Partimizin üç değerli ekonomi kurmayı önümüzdeki günlerde Mehmet Şimşek ile bir araya gelecek, vergide adalet önerimizi somutlaştıracak ardından Meclis'te hiçbir parti hiçbir vatandaşın temsilcisi dışlanmadan Meclis'in çalıştırılması adaletli bir vergi sistemine geçilmesi, emekli maaşına, asgari ücrete ve tarım ürünlerine zam verilmesi bu yoksulluğun çaresinin çözülmesi istenmektedir.
'BU KENTTE BİR DEĞİŞİM OLACAĞINI GÖRMÜŞLERDİ'
Ardından Özel’i makamında ağırlayan Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi şunları söyledi:
Bu onurlu ve kutlu günümüzde, Amasya için şeref dolu günde sizleri burada ağırlamaktan gayet mutluyuz. 47 yıl önceki başkanımız sağınızda, solunuzda hemşehrilerimiz, partililerimiz, meclis üyelerimiz, partili arkadaşımız hepsi burada. Bu kent emin ellerde. Biraz önce aşağıda bahsettiniz. Biz seçim döneminde sizlerin de desteğiyle gayet başarılı bir dönem geçirdik ve size aday olmak için geldiğimde söylemiştim; başkanım kazanacağız Amasya'yı diye. Sonrasında MYK üyelerimizden gelenler de bu kentte bir değişim olacağını görmüşlerdi. Bununla beraber tüm örgütümüzle değişimi sağladık. Sizleri burada misafir etmekten dolayı gururluyuz. Mutluyuz.
'AMASYA TARİHİ KENTLER BİRLİĞİNDE YER ALAN BİR KENT'
Özel ise şöyle konuştu:
Bugün benim için çok keyifli günlerden bir tanesi. Amasya benim hem şahsınıza, örgütümüze hem de kentin kendisine muhabbet beslediğim, geldiğimde rahat ettiğim, kendi şehrime çok benzettiğim, insanı insanımıza benzeyen, doğası doğamıza benzeyen çok önemli çok tarihi bir kent.
Tabi burada bu başarıyı sadece CHP'lilerin oylarına mal etmek doğru bir şey değil. Türkiye'yi nasıl Türkiye ittifakıyla kazandıysak Amasya'da da bir Amasya ittifakından bahsetmek, Amasya'nın sosyal demokratları, milliyetçi demokratları ve muhafazakar demokratlarının bir araya gelmesinden, haramdan ve yalandan bıkmış, iyi bir yönetim isteyen, bir değişim isteyen, kentte bir dinamizm isteyen, kentin potansiyelinin harekete geçirilmesini isteyen seçmenlerin ortaya çıkardığı güç birliğinin farkındayız, minnettarız. Bu kentte sadece oy verenleri değil, oy vermeyenleri de memnun edecek bir yönetim anlayışını sergilemek sizin ve belediye meclisindeki grubumuzun birinci vazifesidir. Ben sizin şahsınızla hem grubumuza hem de diğer partilerden seçilen belediye meclis üyelerine de başarılı bir dönem geçirmelerini temenni ediyorum. Amasya'nın iyi günleri için birlikte olmak ve bizim eksik yaptığımız, yanlış yaptığımızı düşündükleri hususlarda bizi eleştirmek, diğer partilerden siyasetçilerin, belediye meclis üyelerinin de vazifesidir. Biz yıllardır yaptığımız ana muhalefet görevini yapıcı bir şekilde ve tartışmalardan uzak hizmetleri isteyen, yoksulları destekleyen, ihtiyaç sahiplerinin sorunlarını gören bir çizgide sürdürdüğümüzde aldığımız destek ortaya koyduğumuz başarı ve önümüzdeki potansiyel bütün kamuoyu tarafından takdir ediliyor.
Amasya tarihi kentler birliğinde yer alan bir kent. Tarihi Kentler Birliği Başkanı Sayın Mansur Yavaş'a Amasya'yı emanet ediyoruz. Türkiye Belediyeler Birliği Başkanımız İstanbul Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'na Amasya'yı emanet ediyoruz. Sosyal demokrat belediyelerin birlikteliği olan SODEM'e Amasya'yı emanet ediyoruz.