İmparatorlar ve padişahlar görmüş.
Batılılar için ‘doğunun kalbi’ doğulular için batıya açılan ihtişamlı bir kapı.
Şehri yönetenler her zaman önemli figürler olmuş.
İslam peygamberinin İstanbul için hadisi olduğu rivayetini her birimiz biliriz.
Arap çöllerinde Bizans oyunları oynayan Muaviye, kapısından dönmüş.
Latinlerin istilasına uğramış.
Günü gelmiş bu şehrin ihtişamına uygun, kudretli bir imparator çıkıvermiş.
Almış İstanbul’u, o tarihten beri gözbebeğimiz oluvermiş.
O imparatoru herkes saygıyla anmış, hala da öyledir.
Bu güzelim şehir ihaneti de görmüş.
Kudretli Fatih’in soyunun şanına yakışmayan torunu Vahdettin, işgalci çizmelerinin bu şehri kirletmesine göz yummuş.
Damadı Ferit’e yetki vermiş, şehri kurtarmak isteyenler hakkında idam kararları çıkarttırmış.
Bak sen şu Osmanlı torununa!
Yani İstanbul’a ihanet etmiş.
Ne tesadüf?
90 küsur yıl önceki bu ihanetten sonra sene 2017’de Saray’da oturan bir kişi demiş ki; “İstanbul'a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum”
Ah bu tarih… Neyse bu cümleyi biraz daha derinleştirsem hakkımda “cumhurbaşkanına hakaret” soruşturması açılabilir.
Bu kadarcık dokundurma yeter, sevgili cumhurbaşkanımız umarım bunu tolere eder.
Ama bir cümlecik daha kursam fena olmaz sanki.
Saray’da oturan, Osmanlı’nın biyolojik torunu olmayan zat-ı muhteremin de dilinden düşürmediği bilin ki Osmanlı…
Kayı boyunu muhteşem yüzyıllara taşıyacak temelleri atan Osman Bey bugünleri görse ne söylerdi acaba?
Makarayı bu kez 1991’e sararak bambaşka bir öykünün açılışını yapayım.
Tarih 11 Ekim 1991. Kağıthane’nin SHP’li Belediye Başkanı Osman Söyler, (ilçenin son sosyal demokrat başkanı) her zamanki gibi saat 09.00’da belediyeye geliyor.
Günlük gazeteleri okuduktan sonra randevularını belirleyen Söyler, Girne Caddesi’ndeki asfaltlama çalışmalarını denetlemek üzere saat 11.00’de belediyeden çıkıyor.
Çalışmaların olduğu bölgede aracından inen Söyler, biraz sonra başına gelecek feci kazadan habersiz işçilerle söyleşiyor.
Yaklaşık 10 dakika sonra karşı yönden gelen bir servis minibüsü, silindire yaslanmış şekilde duran Söyler’e çarpıyor.
Silindirle minibüs arasında kalan Söyler’in göğsünden altı tümüyle eziliyor.
Hemen hastaneye kaldırılıyor Söyler, ancak üç kez yapılan müdahale, komadaki belediye başkanını hayata döndüremiyor…
Kağıthane Belediyesi’nde meclis üyesi olan Osman Söyler, Mahmut Özdemir’in milletvekili adaylığı için istifa etmesiyle 25 eylülde Kağıthane Belediye Başkanlığı’na getirilmişti.
Söyler, görevi devralır almaz ilçenin bozuk yollarının onarımına ve çevre düzenlemesine ağırlık vermişti.
Çalışmaları yerinde inceliyor, bilgiler alıyordu.
İşte, başkanlık koltuğunda henüz üçüncü haftasını doldurduğunda geçirdiği ve yaşamına mal olan feci trafik kazası da yine böyle bir günde, çalışmaları yerinde incelerken oluyor.
Adının açıklanmasını istemeyen bir görevli, Kâğıthaneleri yasa boğan kazayı şöyle anlatıyor;
“Başkan, kaza olduğu anda asfalt çalışmalarını yapan silindire yaslanmış işçilerle sohbet ediyor, çalışmalar hakkında bilgi alıyordu. Karşıdan üzerimize hızla bir minibüsün geldiğini gördük. Herkes kendini kurtarmak için kaçarken Başkan Osman Söyler kaçmaya fırsat bulamadı. Minibüs başkana çarptı. Minibüsle, silindir arasında kalan başkanın göğsünden altı ezilmişti.”
Osman Söyler’in ölümüyle ilgili aktarımım 1991 yılında Cumhuriyet muhabiri olan Remzi Gökdağ’a aittir.
Bir dönem solun kalesi olan Kağıthane’nin son solcu başkanının cenazesi o tarihteki Cumhuriyet Gazetesi’nde şöyle yer alıyor:
Hikayemize dönecek olursak, 2 Kasım 1992’de ara seçim yapılıyor.
Refah Partisi Belediye başkan adayı Arif Calban seçimi kazanıyor.
O günden bugüne solun kalesi Kağıthane, AKP’nin ana ocağı haline geliyor.
94 seçimlerinde de Refah Partisi’nin İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçiliyor.
Yani 22 yıllık karanlığın tohumları aslında İstanbul’da solun kalesi olarak anılan Kağıthane’de atılıyor.
Ne acı değil mi?
Makarayı biraz ileriye sarıyoruz.
Tarih 30 Mart 2014…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday göstermesine rağmen üzerine bir de ön seçim isteyerek parti içi demokrasinin seçtiği belediye başkan adayı hayretler içinde.
Öfkeli, kızgın, haksızlığa uğramış hissediyor.
Sağı solu arıyor ama sesini duyuramıyor.
İddiasına göre tam 37 sandıkta usulsüzlük yapılmış.
Karadenizlilerin bilindik öfkesini oy hırsızlarına yöneltiyor.
Tabi ki yargıya başvuruyor.
37 soruşturmadan 29’u davaya dönüşüyor.
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan Kâğıthane İlçe Seçim Kurulu Müdürü T. A.’nın ifadesinde, sonuçların sayıldığı ve bilgisayarlara işlendiği gizli odada AKP’lilerin olduğunu söylüyor.
Hatta oyların kayda geçirildiği anla ilgili diyor ki;
“Orada bulunmamaları gereken birkaç kişi vardı. Hatta bu kişileri kavga edip odadan kovdum.”
“Geç saatlerde seçim hâkimi yorulduğu zaman bizim de yorgunluğumuzdan yararlanarak, bu tutanakları orada bulunan O.T, ve oğulları T.T. ile H.T. isimli kişiler girdi.”
“Bu kişilerin AKP’li olduklarını biliyorum.”
Deliller, ispatlar havada uçuşurken CHP bu davaya sahip çıkmıyor ya da çıkamıyor.
Geçtiğimiz günlerde o dönemim Kağıthane adayı Serdar Kurşun’un Facebook hesabında paylaştığını gördüğüm bir gönderide şu ifadeleri okumam gözümde tabloyu netleştirdi.
“Seçim süreci boyunca il başkanı, il yöneticileri, 2’inci bölge milletvekilleri ve bazı ilçe yöneticileri tarafından açık bir ihanete uğradık”
“Bu ihaneti gerçekleştirenleri o dönem kamuoyu önünde eleştirmediğim için partili yoldaşlarımdan özür diliyorum.”
Pek bir şey söylemek istemiyorum. Zaten tablo net. He e dava ne oldu diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Kağıthane’de 30 Mart yerel seçimlerinde oy çalınmasıyla ilgi davada sanık olarak yargılanan sandık başkanına 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi.
Sonra hükmün geriye bırakılması kararı verildi.
Yahu ben bunları niye anlatıyorum?
Osman’ın emanetinden bahsediyorduk.
O yüzden günümüze dönelim.
Osman Söyler’in yeğeni Hasan Söyler 2024 31 Mart’ının arefesinde amcası Osman Söyler’in bayrağını taşıyacak kişinin Serdar Kurşun olduğunu girdiği her ortamda dile getiriyor.
Hatta Kurşun’un yeniden Kağıthane adayı olarak 2014’ün hesaplaşmasını gerçekleştirmesini istediği için Memleket Partili olmasına rağmen CHP adayı belirlenene kadar kendi partisinden aday dahi olmuyor.
Cumhuriyet Halk Partisi ise 2014 yılında ilçede aldığı toplam oyları iki katına çıkaran ancak hileyle kaybettiği mahkeme kararıyla tescillenmiş Serdar Kurşun yerine Tonguç Çoban’ı adaylaştırmayı tercih ediyor.
Bu günlerde kulağım pek delik.
Tonguç Çoban ise kazanma iddiası olmadığını görevini yapmaya geldiğini girdiği her ortamda dile getiriyormuş.
Görev ne?
İstanbul’da bir CHP’li ilçe belediye başkan adayı kazanmak dışında nasıl bir görevle orada bulunabilir?
Kulağım delik ya.
Şunu da duydum yazmadan edemem.
İlçesinde ihanete uğradığını düşünen bir kişinin karşısında CHP Genel Merkezi’ni ve liderini eleştirmiş iyi mi?
"Seçim geçsin bunları" konuşacağız demiş?
Hatta öyle ki...
Adaylığı örgüt tarafından sindirilemeyen, deyim yerindeyse tepeden inen Emrah Şahan'ın Şişli'sinde Kent Yol A.Ş.'de koltuğu bile hazır olduğu söyleniyor.
Sayın Tonguç Çoban, İBB adayı İmamoğlu ve CHP Genel Merkezi…
Yahu İstanbul’da belediyeyi tekrar kazanıp, hatta meclis çoğunluğunu alarak kazanıp İstanbulluya hizmeti daha güçlü bir şekilde gerçekleştirme hedefinde değil misiniz?
Siz öyleyseniz adayınız niye böyle?
Tövbe estağfurullah!
Gerçekten hayret verici.
Yarın öbür gün birileri çıkıp "Kağıthane'ye ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum" der mi?
Hasan Söyler ise bu durumdan oldukça rahatsız.
"Madem Serdar Abi aday yapılmadı" deyip kolları sıvıyor.
Ciddi anketler yaptırıyor.
Elde edilen sonuçlar şaşırtıcı.
Ciddi bir oy potansiyeli var.
Amcası ilçenin en sevilen isimlerinden, Hasan Bey ise deyim yerindeyse tam bir Kağıthane çocuğu…
Kağıthaneli olmanın ruhunu konuşurken dahi hissettiriyor.
Derken hop, adaylığı Yüksek Seçim Kurulu’ndan dönüyor.
Neden acaba?
Mücahitlerin doğup büyüyüp serpildiği ilçenin kaderine bakın.
Hasan Bey’i aradım sordum?
Bu konuda gergin ve öfkeliydi, itirazları ise sonuç vermemişti.
Ama şunu söyledi;
“Ben amcamın emaneti için Serdar Abimin aday olmasını istedim.”
“CHP, yapmadı. Kendim aday oldum ilginç engellerle karşılaştım.”
“ Şimdi ise kardeşim Oktay Öndeş adaydır. Dürüstlüğünü, hayırseverliğini tüm Kağıthaneliler bilir.”
“Bu ilçede 32 yıl sonra sosyal demokrat belediyecilik umudunu tekrar yeşerteceğiz. Bir gazeteci olarak mutlaka bizi izleyin…”
“Takip edeceğim” dedim ben de.
Göreceğiz.
Ama son olarak şunu eklemek isterim.
Yeniden Refah Partisi Kağıthane’de fırtınalar estiriyor. AKP’yi kast ederek yıllarca oyumuzu başka partiye verdik. Şimdi yeniden kendi partimize oy vereceğiz diyorlar. İlçede bir Yeniden Refah fırtınası var.
14 Mayıs’ta yaptıkları sıçramayı da unutmayın.
Mevlüt Öztekin’in işi zor. Önündeki anketlerde Yeniden Refah’a giden AKP oylarının küçümsenmeyecek derecede olduğunu o kadar iyi biliyor ki, partisinin kale olarak gördüğü ilçede PR’a milyonlar harcamak zorunda hissetmiş.
CHP’nin teptiği fırsat ortada…
Benden de bu kadar.
Vesselam…