Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Oğuz Atay, 12 Ekim 1934’te Kastamonu’da dünyaya geldi. Hem roman hem de hikaye yazarı olarak edebiyat dünyasında derin izler bırakan Atay, özellikle 1970 yılında yayımlanan Tutunamayanlar adlı romanı ile büyük bir başarıya imza atmıştır. Atay’ın eserleri, toplumsal değişim, aydınlar ve bireysel kimlik sorunlarını derinlemesine ele alırken, Rus edebiyatı ve Fyodor Dostoyevski’den de büyük ölçüde etkilenmiştir.

İlkokul ve lise eğitimini Ankara’da tamamlayan Oğuz Atay, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni 1957 yılında bitirdi. Üniversite yıllarında edebiyat çevreleriyle tanışan yazar, Ferit Edgü, Demir Özlü, Hilmi Yavuz ve Onat Kutlar gibi önemli isimlerle sıkça bir araya gelmiştir. Bu dönemde edebiyat dünyasına adım atan Atay, yazarlık kariyerinde post-modern teknikleri, psikanalizi, alay ve hiciv gibi unsurları eserlerinde kullanarak insanın iç dünyasını ve toplumsal yapıyı sorgulamıştır.

Oğuz Atay’ın 1961 yılında modacı Fikriye Fatma Gürbüz ile evliliğinden bir kızı, Özge dünyaya gelmiştir. Yazar, 1974’te sanat muhabiri Pakize Kutlu ile ikinci evliliğini yapmıştır. 1975’te doçent unvanını kazanan Atay, edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmesine rağmen, döneminde yeterince takdir edilmemiştir. Özellikle Tutunamayanlar adlı romanı, Türk edebiyatında sessizliğe gömülmüş, ancak sonradan büyük takdir toplamıştır. Yazarın eserleri, birey, toplum ve devlet ilişkileri üzerine önemli projelerle Türk kültürüne katkıda bulunmuştur.

1976 yılında beyninde çıkan tümör nedeniyle Londra’da tedavi gören Atay, 13 Aralık 1977’de hayatını kaybetmiştir. İstanbul’daki Edirnekapı Şehitliği'nde annesinin yanına defnedilen Oğuz Atay, ölümünden sonra hak ettiği değeri bulmuş ve Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmuştur.

Bugün, ölümünün 47. yılında, Oğuz Atay’ın eserleri, edebiyat dünyasında kalıcı izler bırakmaya devam etmekte ve Türk edebiyatının derinliklerine yapılan katkılar büyük bir öneme sahiptir.