Tüm dünyayı saran bir salgın. Genç, yaşlı, çoluk, çocuk hepimizin yaşadığı zorlu bir süreç. Henüz bitmedi, uzun bir süre de bitecek gibi görünmüyor. Bu süreçte, bir çok sektör evden çalıştı. Fakat evden çalışmayan sektörler hayatımızda ne denli önemli bir yerde olduklarını da bizlere hatırlattı.
Tüm sağlık çalışanları, kargo çalışanları, belediye çalışanları, kamu çalışanları, apartman görevlileri, su dağıtım çalışanları, market dağıtım çalışanları, fırınlar, marketler… Hepsine ne kadar teşekkür etsek az. Canla başla gece gündüz çalıştılar. Bizler de canla başla yapılması gereken bir çok şeyİ öğrendik mi?
Bu sürecin sonunda; pazar günü sokakta çalışma yapan belediye çalışanlarına “sabahtan beri gor gor gor başımız şişti, Pazar Pazar bu nedir?” Diye höykürmemeyi. Markette kasa önünde biraz fazla bekleyince, kasiyere dönüp “ Ne kadar yavaş çalışıyorsun, kaç saattir bekliyoruz, başka kasa neden açılmıyor?” diye çemkirmemeyi. Hasta yakını olduğun için kötü giden her durumda orada bulunan sağlık personeline hakaret edip, üstüne yürümemeyi. Kargo çalışanlarına virüs dağıtıyorlarmış gibi davranmayıp en azından gülen bir yüzle teşekkür etmeyi. Bilgisayar başında yeni öğrenilen bir programdan ders anlatmaya çalışan öğretmenlere; yüzyüze gelinip dersler başladığında “Aslında şöyle yapsanız daha iyi olur” diyerek öğretmenliği öğretmemeyi. Bu dönemde kapına ekmeğini getirip, çöpünü atan apartman görevlisine kapı çarpmamayı. Kamu ve özel kurumlarda çalışan hizmetlilere selam vermeyi. Uçak rötar yaptı diye havaalanı görevlisine hunharca sinirlenmemeyi. Siparişini biraz geciktirdi diye market dağıtım görevlisini şikayet etmemeyi. Alışveriş yaparken mağaza görevlilerinden yardımcı olmalarını gülümseyerek rica etmeyi. Durakta biraz beklediğin için belediye otobüs şoförüne kızmamayı. Sabahın altısında ekmek çıkarmadığı için “Bu fırın neden var o zaman” diye söylenmemeyi. Elinde kalan her çöpü yere atıp “Çöpçüler bunun için var” şeklinde şuursuzca konuşmamayı. Altında çalışan personele ufacık bir pürüzde “Siz zaten ne işe yararsınız ki” diyerek kendini çok işe yarar görmemeyi. Sokakta oynayan çocuklara “Gidin artık evlerinize, anaları babaları yok mu bunların? Sizi mi dinleyeceğiz sabahtan akşama kadar” diye bağırıp, çocuklara “ büyüyünce böyle mi olacağız acaba?” şeklindeki düşüncelerle karamsarlığa düşürmemeyi; tüm bunları öğrendik mi acaba?
Maddeden manaya dönmemiz gerektiğini de öğrendik mi?Milyonlar verdiğiniz arabanız evinizin önünde bekledi üç ay binemediniz. Altı aylık asgari ücreti bir kalemde harcadığınız tatillere gidemediniz. Hay Allah pırlantayı gösterecek eşinizi dostunuzu da göremediniz. Bunların hepsinin ne kadar boş olduğunu; aslında evimizle, ailemizle, eşimizle, çocuklarımızla ne kadar az vakit geçirdiğimizi öğrendik mi? Tüm bunlara sahip olmak için kendimizi paraladığımızı fakat o esnada tüm hayatımızı kaçırdığımızı öğrendik mi?. Doğanın ne derece muhteşem olduğunu; sabırla kendinden taviz verdiğini; ama bir çırpıda her şeyimizi de alabileceğini öğrendik mi? Doğanın bizi eve kapatıp kendisiyle baş başa kalabileceğini öğrendik mi? Temizliğin ve sağlığın ne derece önemli olduğunu öğrendik mi?
Maneviyata dön, iç huzurunu koru; selam ver, “kolay gelsin” de gülümseyerek. İnan hiç zor değil. Ellerini yıka temiz ol ve teşekkür et sahip olduğun her şey için.