Siyaset felsefesine göre devlet denilen kurumsal yapının var olabilmesi için ülke, insan topluluğu ve iktidar olmak üzere üç temel unsurun bir araya gelmesi gerekiyor.
Devlet, ister sembol, ister hukuksal yapı, isterse bir mit olarak kabul edilsin, temelinde, ülke, toplum ve iktidar olarak üç somut gerçek bulunur.
Devletin unsurları insan (toplum / ulus), toprak (ülke), egemenlik (devlet gücü/erki) olarak da belirtilmektedir. Bu teoriye üç unsur teorisi adı verilir.
Devlet temelli olmayan bir anlayışta “millet” olmaz, topluluk olarak birlikte yaşama ülküsü olmazsa bu topluluk yığın olur. Devlet yapının betonudur. Kum olmadan, çimento olmadan, su olmadan beton olmaz.
Türkler birçok devlet ve medeniyet kurmuştur. Ancak binlerce yıldır Türk devlet geleneği değişmemiştir. Hükümdar ve hükümet yapısı, ordu, kurultay (Toy) şeklindeki devlet yapısı, halk, ülke, egemenlik ve kanun (töre) ile var olmuştur.
Şimdi gelelim TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un anayasanın değiştirilemez hükmü olan madde 3: “Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü…” ifadesini değiştirmek arzusunda oldukları açıklamasına.
Kurtulmuş, “Milletin, devletin ve ülkesi ile bölünmez bütünlüğü...” olarak değişiklik yapmak istediklerini söyledi.
Yukarıda da anlattığımız gibi bu ne Batı temelli siyaset felsefesine ne de Türk devletine geleneğine uymaz.
Ancak Kurtulmuş’un burada söylemek istediği şey başkadır. İslam temelli anlayışta millet, “ümmet” demektir. İşte Numan Kurtulmuş bunun sinyalini veriyor.
“Ümmet, devleti ve ülkesi ile bölünmez bütündür…” şeklinde bir değişikliği işaret ediyor. Buradaki devlet de elbette laik bir Cumhuriyet olamaz. Ümmet devleti, getirdikleri Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Iraklı nüfus ile kendilerine yeni bir millet yarattıkları ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demografik yapısında 10 yılsa gerçekleştirdikleri değişim de dikkate alınırsa kendileri için uzak görünmüyor.
Çünkü Numan Kurtulmuş da biliyor ki Türk töresine göre; Kağan’ın, yani hükümdarın görevi devletin birlik ve beraberliğini sağlamak ve korumak üzere ekonomik refahı, adaleti ve asayişi sağlamaktır.
Bunun için Kağan’ın adil töreler yaparak bunları adaletle uygulaması yönetim hakkının devamlılığı ve halkın kendisine itaat etmesi için elzemdir. Aksi takdirde Tanrı kutu geri alacak ve Kağan tahtan indirilecektir!