Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, parasal sıkılaşmanın sonuna gelindiğini ve bir süre bunun korunması gerektiğini belirtti.

Hürriyet'ten Ahmet Hakan ile röportaj yapan Erkan, sık sık market ziyareti yaptığını belirtirken patates, kırmızı et ve süt fiyatlarına baktığını belirtti.

Ekran, "Biz normal dışarıdan alınan yoğurt yemiyoruz, mayalıyoruz. Süt fiyatları bazen markette artmıyor ama TÜİK istatistiklerinde arttığını görüyorum. Apartman görevlimiz olan Sadık Abi’ye de çoğu zaman fiyatları soruyorum. Onu sorguya çekiyorum. Ben ‘indi’ diyorum. O ‘inmedi’ diyor. Sürekli 'Fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak” diyor'  dedi.

'KİRALIK EV BULAMADIK'

Erkan, "Kiralarda Türkiye’ye özgü bir artış söz konusu. Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız da bu konunun üzerinde çok duruyorlar. Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı. Ev ve gıda çok önemli. Sağlık konusunu devletimiz çok oldu çözeli. İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz"  dedi.

RÖPORTAJIN TAMAMI

Enflasyondaki düşüşü hangi alanlarda, ne zaman göreceğiz?

"İlk geldiğimizde enflasyon konusunda bırakın beklentilerin çıpalanmasını bir dağılım bile yoktu. Beklenti her yerdeydi. Şimdi enflasyonla kesin bir mücadele içindeyiz. O kesin. Bizim ekibimizin en büyük başarılarından biri de bu. Şu an hangi yatırımcı raporuna bakarsanız bakın beklenti belirli bir aralıkta. Hepsi yüzde 36 ila yüzde 40 arasına çıpaladı beklentiyi 2024 sonu için. Bu yıl sonunda yüzde 65’in gerçekleşmesi ile yüzde 36’ya olan inanç daha da artacak.

Şu an atılan adımlarla belirli bir politika çerçevesinde ilerliyoruz. Bu adımlar neticesinde para politikasından en fazla etkilenen otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi ürünlerde bir gerileme görüyoruz. Ve 2024’ün ilk çeyreğinden itibaren bunun daha genele yayılmasını bekliyoruz. Ayrıca kiralarda da fiyat artışının yavaşladığını görüyoruz. Ama kiraların enflasyonun daha gerisinde kalması için zamana ihtiyacımız var. Tüm bunlar para politikasının çalışmaya başladığını gösteriyor. Ulaşım ve yemek gibi hizmet gruplarında fiyat artışlarının yavaşlamasını 2024 sonunda göreceğiz. Kira ve eğitim gibi gruplarda ise biraz daha yavaş olacak. Enflasyonda tek haneli rakamları 2026’da göreceğiz. 2025 sonu hedefimiz ise yüzde 14."

Peki kira sorunu nasıl çözülecek?

"Arz eksikliği ve ucuz finansman olduğu zaman bazen dengeler bozulabiliyor. İşte burada bizde de en önemli sorun sosyal konut arzı. Çünkü sosyal konut eksikliğinden dolayı kiralarda artış var. Ayrıca kiralarda Türkiye’ye özgü bir artış söz konusu. Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız da bu konunun üzerinde çok duruyorlar. Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı. Ev ve gıda çok önemli. Sağlık konusunu devletimiz çok oldu çözeli. İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz."

Kredi faizleri ne zaman düşmeye başlar?

"Onu konuşmak için biraz erken. Biz parasal sıkılaştırma adımlarının sonuna doğru geldiğimizi belirttik. Önümüzdeki seneye bu zamanlar daha ılımlı bir ortamda olacağımızı düşünüyorum. Bunu hem enflasyon hem parasal sıkılaşma için söylüyorum. O zaman başka adımlar atacağız diye söylemiyorum ama. Yabancı yatırımcı da girecekse şimdi girecek. Daha sonra çok daha düşük bir getiriden gireceği şu an belli. Ama dezenflasyona ne kadar hızlı girersek ve o politikada başarılı olabilirsek sıkılaştırma politikasında ne yönde hareket edeceğimiz de o ölçüde şekillenecek. Ayrıca çok fazla bilinmeyen var. Ocak ayında ücret artışları ne olacak? Mayıs ayında doğalgaz ne olacak? Bunları da görmemiz gerekiyor."

Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) TL mevduata geçiş şu an yeterli mi?

"Zaten benim hedefim Türk Lirası’na geçişi gerçekleştirmek. Çünkü bu en büyük göstergelerden biri. Değerlendirme kuruluşlarıyla konuşuyoruz. Geldiğimizde milli mevduat oranı yüzde 30’un altındaydı.
Ve bunun yukarı çekilmesi gerekiyordu. Düzenlemeleri çevirdik. Artık Türk Lirası+KKM bölü toplam mevduat değil, Türk Lirası mevduata bakacağız. Türk Lirası mevduat bölü toplam mevduat bizim hedefimiz dedik. Biz çıkarın dediğimiz için bankalar mevduata verilen faizleri arttırdı. Türk Lirası’na geçiş hızlandı. Eylül başından bugüne kadar Türk Lirası mevduat 1.5 trilyon arttı. Aynı zamanda KKM 650 milyar TL azaldı. Bunun üstüne döviz hesapları yani DTH dedikleri, 4 milyar dolar küçüldü. Bu büyük bir başarı. Aynı zamanda rezervler 98 milyar dolardan bügün141.4 milyar dolara  geldi. Rekor üstüne rekor kırıyoruz."

Milyar dolarlık yatırım teklifleri konusu ne oldu?

"Biz makro ihtiyati adımları sadeleştirdikçe, bankaların elini rahatlattıkça getiri eğrisi olması gereken yere geldi. Dolayısıyla yatırımcı da tahvillere girmeye başladı. Meclis’te plan bütçe görüşmelerinde bana 'Para geliyor mu, hep Körfez’den mi geliyor?' dediler. Ben de 'ABD’den de fonlar var' dedim. Sonra 'Masamda teklif var' diye yazıldı. Ayrıca yalan söylemedim doğruyu söyledim. Çünkü teklifler var.

Neden bunu açmadık? Şimdi ABD’li fon gelip hesap açmamızı istedi ve “Dolarları verip kur riskini alıyoruz. 20 milyar dolar bir yıl sizde dursun” dedi. Ama biz ona hesap açsak Asyalılar bize neden bunu yapmadınız diyecekler. Bir kere adil bir sistem olması gerekiyor. Hemen arkamdan yazarlardı. Merkez Bankası başkanı işte gitti fonlara hesap açıyor, faiz yediriyor diye. Ama biz onlardan beklemelerini istedik. Bunu düşünelim dedik. Çünkü SWAP üzerinden girecekler ve bunun bizim rezervlerimize etkisi yok. Onlar TL’den para kazanacaktı ama rezervlere etkisi olmayacaktı.

Onların devlet tahvillerine girmeleri gerekiyordu. O yüzden biraz bekleyin dedik. Normalleştikçe devlet tahvillerine girmelerini istedik. TCMB’nin itibarını zedeleyemeyiz. O yüzden fonlara hesap açamayız. Ve niketim tahvillere girdiler. Son dört haftadır Hazine’nin ihraçlarında yabancı yatırımcıdan, özellikle de ABD’den çok ciddi ve artan bir talep var. Hatta bir tanesi beni aradı. 'Bak rezervlerindeki artışı gördün mü? 1.5 milyar doları benden. SWAP’a girmedim devlet tahvillerine girdim. Bir de 1.5 milyar doğrudan TL aldım doları bozup' dedi. Önemli olan bu... TCMB’yi fonların ayağına götürmektense gelsinler tahvil piyasasına herkes gibi adaletli bir şekilde girsinler dedik."

Daha kemer sıkmamız gerekecek mi?

"Vatandaş zaten daha ne kadar kemer sıkacak ki? Sıktık, yeterince de sıkı olduğumuzu düşünüyoruz bu konuda. Parasal sıkılaşmanın sonuna geldiğimizi belirtmiştik. Bu sıkılığın bir lokma, bir müddet korunması lazım. O geçiş döneminde de işte bütün paydaşların, toplumun, milletin maliyetini en aza düşürecek şekilde, ihracatçıya ve yatırımcıya destek gerekiyor. Şimdi hiçbir Merkez Bankası duydunuz mu? Saat 14:00’da PPK kararını açıklıyoruz. 14:01’de hemen reeskont kredilerinde yüzde 25.93’le sabitledik diyoruz. Yatırım taahhütlü avans kredilerinde 300 milyar liralık kredi limiti açtık diyoruz. Amaç işçiyi, işgücünü korumak. İhracatçı ve yatırımcı üzerinden sanayici üzerinden işgücünü korumak. O yüzden buluşmalarımın temel nedeni bu. Normalde niye, bizim işimiz değil ki. İkincisi dediğim gibi toplumsal yatırım notuyla dar gelirliye de bizim çok fazla bir aracımız yok, halkın kesimlerine inebilmek için TCMB olarak. Sanayiye vesaire destek verecek araçlar var. Toplumsal yatırım notunu biz o çerçeve olarak geliştiriyoruz şimdi sosyal yardımlaşma olarak. Orada destek vermek istiyoruz. Yani bunu hep beraber herkesin ortak Türkiye’sini ortak çözüm kümesini maksimize edecek şekilde dezenflasyona en hızlı şekilde götürmemiz lazım. Zaten önümüzdeki yıl bu zamanlar bunları konuşmuyor olacağız."

Dolarda yatay bir seyir var. Bir müdahale söz konusu mu?

"Hayır. Dolara bir müdahale yok. Hatta bir müdahale olsa rezerv bu kadar artmaz. Şimdi biz üç nedenden dolayı piyasadayız. Birinci döviz cinsinden olan KKM. Mesela ABC bankasında Fırat beyin hesabı var. Şimdi genellikle bunların yüzde 75-80’i yenileniyor. Yüzde 15 üzeri TL’ye geçiyor. Yüzde 5’lik kesim hâlâ anlayamadığım sebeplerden dolayı dövize gidiyor. Çünkü böyle bir faizle dövize geçmesi matematiksel olarak saçma. Burada üç ayda bir yenileme dönemleri geliyor. Ve yüzde 5 için TCMB’nin piyasaya döviz sürmesi gerekiyor. Biz de doğrudan ABC bankasına satış yapıyoruz. Yani bundan dolayı çok küçük satışlar var. Ocakta bunu yine yapacağız mesela.

İki, ihracatçısınız 100 dolarlık ihracat yaptınız. Bunun 40 dolarını bana satmak zorundasınız. Mevzuat gereği. Ben de dönüyorum ertesi gün ne yapıyorsunuz? İthalat yapıyorsunuz, devamı için ben sizden alıyorum sonra bir daha satıyorum size ertesi gün. Burada da biz yanlış anlaşılıyoruz müdahale diye. Bir de bunun dışında limitlerden dolayı sığlaşabiliyor piyasa. Orada çok cüzi satış ve alışlarda ufak bir oyuncu kuru oynatabiliyor. Biz de her merkez bankası gibi küçük müdahalelerde bulunuyoruz."

Siz bir markete gidip alışveriş yapma fırsatı bulabiliyor musunuz?

"Tabi, çok sık gidiyorum. Ama beni tanıyamazlar. Saçımı topluyorum, at kuyruğu yapıyorum. Eşofmanlarımı da giyiyorum. Kimse tanımıyor. Hem ‘ucuz’ ürün satmasıyla bilinen marketleri hem orta halli marketleri hem de sayıları daha az olan özel ürünler satan ve ‘pahalı’ olan marketleri geziyorum."

Bir Merkez Bankası başkanı markette ilk neye bakar?

"Ben markette patatesin, kırmızı etin ve sütün fiyatına bakıyorum. Ekmek, süt ve akaryakıtın enflasyonda ciddi bir etkisi var. Aynı ürünü farklı fiyata satan market gördüğüm zaman bunu onlara soruyorum. Sonuçta iki adım ötedesin. Biz normal dışarıdan alınan yoğurt yemiyoruz, mayalıyoruz. Süt fiyatları bazen markette artmıyor ama TÜİK istatistiklerinde arttığını görüyorum. Apartman görevlimiz olan Sadık Abi’ye de çoğu zaman fiyatları soruyorum. Onu sorguya çekiyorum. Ben ‘indi’ diyorum. O ‘inmedi’ diyor. Sürekli 'Fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak' diyor."

Yıllarca ABD’de yaşadıktan sonra buraya dönünce bir düzen kurmak, uyum sağlamak zor oldu mu?

"Buraya geldiğimde arkadaşlardan özellikle rica ettim. 'Bakın bu kurumda yeniyim. 22 yıldır burada değilim. Sizden bir ricam olacak. Şimdi vaktimiz az ama işimiz çok. Size bir soru sorduğum zaman ne olur bana ‘gri’ cevaplar vermeyin. Beyazsa beyaz, siyahsa siyah' dedim. Şunu da belirteyim. ABD’de çalışırken de Türkiye için danışmanlık yapıyordum. Goldman’da çalışırken burada birkaç organize sanayi bölgesini ziyaret etmişliğim de var. Çok uzak değildim. Türkiye’ye geldiğim ilk zamanlar paramız yoktu tabi, her zaman gelemiyorduk anca annemi getirttirirdim. Hele Princeton’dayken, hiç yoktu. Uçak biletleri de gitgide pahalandı, bulunmuyordu. Sonra Allah nasip etti sağ olsun Goldman’da belli bir yerden sonra senede bir ya da iki defa gelip gidiyordum. Hem aileyi ziyaret edebiliyorum hem de ne olup bitiyor görebiliyordum."

Cumhurbaşkanıyla göreve başladıktan sonra sık görüşüyor musunuz? Nasıl bir süreç işliyor?

"Atanma sürecinde genel olarak bütün detayları konuştuk Cumhurbaşkanımızla. Neyi nasıl gördüğümüzü, neler yapmamız gerektiğini, faiz piyasasına nasıl baktığımızı, sürecin nasıl işleyeceğini uygun gördüğümüzü... Benim burada en büyük hedefim de olayın paydaşlarının bir sürpriz yaşamaması. Cumhurbaşkanımız ile bilgilendirme toplantılarımız da oluyor. Kendisine 'Bize üç alan söyleyin, biz şahlandıralım. Sizin stratejik gördüğünüz nasıl savunma sanayiinde önümüzü açtınız, stratejik gördüğünüz alanları söyleyin, destekleyelim.' dedim."