Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti; sosyal çöküntü, ahlaki çürümenin reel hayatlarımıza yansımaları ile mücadele ediyor.
Sosyal medya üzerinden kaçakçılık, yolsuzluk, dolandırıcılığın aleni biçimde yapıldığı, kiralık katillerin bazı sosyal medya uygulamalarından açık ilanlarla bulunabildiği, siyasetçilerin siyaseti kendi menfaatleri için araç olarak kullanarak milli menfaatlerin çöküntüye uğramasına sebep olduğu, mafya-siyaset ilişkisinin bir “dizi” film gibi gençliğe özendirici şekilde lanse edildiği acı soslu Meksika tadında bir Türkiye….
20 yılı aşkın süredir ülkenin “muhafazakar parti” yumuşatması ile “dikta” eden bir rejimle yönetilmesi ekonomik ve sosyal sorunları da beraberinde getirdi.
Ekonomik sorunlar, iç göçü, iç göç şehirlerde gettolaşmayı tetikledi. Üzerine 10 yılı aşkın süredir düzensiz ve kontrolsüz şekilde devam eden Ortadoğu göçü de oluşmuş bu gettoların genişlemesine sebep oldu. Nüfus çoğaldı, nüfusu karşılayacak iş imkanı yaratılmadı. Kayıp sosyal gruplar kendi kayda girmeyen paralarını kazanmaya başladı. Getto ve merkez birbirine çok yaklaştı ama yaşanan hayatlar arasındaki mesafe bir o kadar uzaklaştı.
Birileri nereden geldiği belli olmayan, izi sürül(e)meyen paralarla sebepsiz zenginleşerek gettodaki komşularının yanında villalara, malikanelere, rezidanslara taşındı. Yetmedi bunu sosyal medyada tüm Türkiye ile paylaştı; “Sizin için de bu hayatlar uzak değil” mesajı verdi.
Eğitim sistemi laik ve eşitlikçi yapısından “muhafazakarız” yumuşatması adı altında daha hurafeci ve yobaz söylemlerin yer aldığı, dini sevdirmek değil din ile, Allah ile korkutmak üzerine kurgulandı ve bu korkutma tarihten, edebiyata tüm derslerin içine serpiştirildi. Her sokak arasına İmam Hatip Lisesi açılarak din adamlarımızı, imamlarımızı yetiştiren İmam Hatip Liselerimizin içi boşaltıldı, eğitimi bozuldu.
Yetmedi din ve Allah ile korkutmak 4 ila 6 yaş küçüğe kadar indirildi. Küçük, daha iyilik nedir, adalet nedir öğrenmeden dayak, taciz, tecavüzü gördü; “insan” denen mahlukun sapkın yönüyle karşılaştı.
Milli değerlerimiz olan ve çocuğa vatan sevgisi, aidiyet duygusu aşılayan milli marşlar, şiirler, andlar, milli bayramlar fakiri zengine ezdirmeyen kılık kıyafette tek tip uygulaması gibi küçük ama sosyal etkisi büyük tüm uygulamalardan vazgeçildi.
Sonuç; medeniyetimizi devam ettirecek genç nesillerin bahis, uyuşturucu, seks işçiliği ve teşhircilikten gelir etme, farklı illegal para kazanma yöntemleri gibi kör kuyularda kaybolması oldu.
Gençliğin çöküşü, bilim ve teknolojinin kötü etkilerinin çevreye yansıması, devletin ilgisizliği ve her şeyden önce ailenin ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır.
Bugün gençliğimiz buhran ile debeleniyor; ülkeyi ve milleti karanlığa doğru itiyor. Yol göstericileri de zaman zaman siyasetin, hatta devletin önemli kademelerindeki insanlarla fotoğrafları ortada gezinen yoz insanlar oluyor.
Uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle insan, değerlerini ve kişiliklerini kaybediyorlar. Geleceği hayal etme, hayat kurma ve sosyal çalışma yapma isteksizliği baş gösteriyor. Bilinçli kesim bugün tedirgin ve endişelidir.
Gençliğin düşüşü bir günde olmadı, bir veya iki nedenden dolayı da olmadı. Çeşitli nedenlerden dolayı gençlik neredeyse yok olma noktasına geldi.
★ Ahlaki Değerlerin Çöküşü: Ahlaki değerler, insanların yaşam biçimini ve hayat tarzını güzel ve saf kılan ve onları ülke ve milletin refahı için çalışma zihniyetine sahip kişi olarak geliştiren ahlaki ideallerdir. Etik değerler arasında dürüstlük, vicdanlılık, nezaket, disiplin, sabır, sebat vb. yer alır. İnsan ahlaki değerlerinin gelişmesi bu erdemlerin uygulanmasıyla gerçekleşir. Ve ahlaki değerler insanların insan durumunu uyandırır ve insan karakterini dengeli hale getirir. Manevi ve sosyal mükemmelliğin peşinde koşarken ahlaki değerlerin yerini tutacak hiçbir şey yoktur. Sonuç olarak, eğitimin temel amacı insan zihnine ahlaki değerleri aşılamak ve bunun aracılığıyla değerlere sahip insanlar inşa etmektir. Ve bu kafanıza göre metod geliştirip “Allah ile korktmak1 sistematiğine çevirdiğiniz düzen ile olmaz.
Öte yandan gençler, sınavları geçme ve derece alma eğitiminde bile iyi bir ahlaki ve insani değerler eğitimi bulamamaktadır.
★ Ekonomik felaket: Ahlaki değerlerin düşüşü nedeniyle insanlar arasında açgözlülük, şehvet, şiddet, kıskançlık artıyor. İnsanlar öz farkındalık ve kişisel çıkar konusunda benmerkezci hale geliyor. Sonuç genel bir ekonomik felaket. Ekonomik felaket nedeniyle yeni toplumumuz birçok yönden etkileniyor ve çöküşün eşiğinde. Siyasi istikrarsızlığın ekonomik gerilemede oynayacağı bir rol var.
★ Siyasi istikrarsızlık
Siyasi istikrarsızlık bir ülkenin ekonomik ve sosyal alanlarında büyük etkilere yol açar. Zengin ve fakir arasındaki eşitsizliğin artması, eğitim alanında olumsuz tepki, ülke gençliğinde insanların temel insan ihtiyaçları dağılmıştır. Düşüncelerinde ve bilinçlerinde istikrarsızlık vardır. Kararsızlığa düşerler ve doğru zamanda doğru şeyi yapamazlar. Böylece siyasi istikrarsızlık gençliği gerilemeye iter. Demokratik ortamın olmaması, hoşgörü eksikliği, kara para kazanmasının kolaylığı ve yol göstericilerin aleni tavırları, yasadışı silah kullanma ve tüm bunlara karşı cezasızlık günümüz gençliğini yanlış yönlendiriyor. Bunun sonucu olarak da gençler ahlaki çöküntüye doğru yol almaktadırlar.
★ Toplumda dürüst insanların küçümsenmesi: Günümüzde dürüst ve iyi insanların hiçbir değeri yoktur. Toplumun saygısı yoktur. Sonuç olarak insanlar toplumun iyileştirilmesi için ilkelerini ve ideallerini yayamazlar. Suskunluk sarmalı “dürüst” insanların varlığını sorgulatır. Ve bir zümre, sosyal hizmet adına, kendi çıkarlarını elde ederek ve keyfilik göstererek, toplumda en yüksek koltuğu elde etmiş ve halktan onur tacını almıştır. Genç toplum buna hayretle tanık olmuştur. Gençler için tanık oldukları akıllı, dürüst bir adamın değeri çok önemsiz hale gelir. Dürüstlük orada aşağılanır ve çaresiz vicdan orada mahrum bırakılır. Bu nedenlerle gençler hakikat ve refah yolunu bırakıp karanlığın yoluna girerler. Öz kabul, güç, nüfuz – prestijin cazibesiyle, çöküş yoluna adım atarlar.
★ Çürüme unsurlarının etkileri: Çevre insanları en çok etkileyen şeydir. İstikrarsız sosyal çevre, gençliğin gerilemesinin nedenlerinden biridir. Güç ve para düşkünü bir sınıf gençliği kendi çıkarları için kullanıyor. Gençler kurnazlıklarının tuzağına düşerek potansiyel hayatlarını mahvediyorlar. Bencil insanlar gençliğe her türlü yasadışı şeyi yaptırıyor, onlara paranın cazibesini gösteriyor ve onları yıkıma itiyor. Gençler istemeyerek de olsa gidiyor. Para, araba, ev, barınak, şımartılma korkusu gençliği kademeli olarak gerilemeye itiyor.
★ İşsizliğin Etkisi: İşsizlik bir ülke için ölümcül bir lanettir. Öğrenimlerini tamamladıktan sonra işsiz kalanlar çeşitli hayal kırıklıkları ve buhranlarla doludur. Geçimlerini sağlamak için yeterli iş ve destek alamadıkları için ekonomik krizle karşı karşıyalar. Bu durum uzun süre devam ederse, öfkeyle adaletsizliğe doğru koşarlar. Cinayet, soygun, kapkaç vb. gibi çeşitli iğrenç suçlara karışırlar. Bu nedenle işsizlik özellikle gençliğin azalmasından sorumludur.
★ Farklı medyaların etkileri: Sağlıklı medya kullanımı insanlara fayda sağlar. Tarihe, geleneğe ve kültüre uyum sağlar. Sağlıklı iletişim de insan ahlakını geliştirmede önemli rol oynar. Filmin büyüleyici hikayesinde teşhircilik, seks karşılığı büyük meblağlarda para sağlama, cinayet, yaralama, soygun, uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı vb.eylemlerin özendirici şekilde senaryolaştırılması gençliği düşüşe götürür. Gençler genellikle bu tuhaf ve gerçek dışı hayatı gerçek hayatla karıştırır ve filmlerde, dizilerde, sosyal medyada gördükleri hayatların kurallarını ve düzenlemelerini körü körüne izleyerek alt kültürün kurbanı olurlar.
★ Ailenin ilgisizliği: “Baskı altına almadık, dövmedik, sövmedik.”
Peki sevdiniz mi? Sevdiğinizi gösterdiniz mi? Yalnız olmadığını, önemsendiğini belli ettiniz mi? Sevginin reddedilmesi gençleri suça sürükler. Ayrıca dinî baskı, hurafe, kötü arkadaşlıklar, ailede iletişim eksikliği, ekonomik engeller, ekonomik yetersizlik, insani değerleri yaratacak ahlaki eğitimin eksikliği vb. gençlerin gerilemesinin sebeplerindendir.
Kalbi durmuş genç medeniyeti hayata döndürmenin bir yolu var:
1. Değerlerin Uyanışı.
2. Politik ve Ekonomik İstikrarı Sağlamak.
3. İdeal insanın değeri ve onuru gibi kavramları yeniden sosyolojik öğe haline getirmek ve göstermek.
4. İstihdam sistemi: İşsizliğin lanetinden kurtulmak.
5. Alt kültürlerin ve dış göçle gelen suç unsurlarının topluma yıkıcı etkilerine direnmek.
6. Sosyal refah çalışmalarının genişletilmesi.
7. Ebeveyn- çocuk ilişkinin sağlıklı düzenlenmesi için destek sağlaması.
Medeniyetimizi devam ettirecek ve tarih boyu sürekliliğimizi sağlayacak ve onlara bırakacağımız toprakların emanetçisi olduğumuz gençlerimizi her ne pahasına olursa olsun çürümeden korumak zorundayız. Ergen zorbalığı değil bilişsel ve davranışsal bir bozukluk yaşıyor gençlik. Ve bunu başarabilirsek, müreffeh bir ulus olarak yeniden başlayabiliriz.