Konuşan, Mahir Ünal değil Tayyip Erdoğan'dır

AKP’nin en önemli siyasetçilerinden partinin Grup Başkan Vekili Mahir Ünal konuştu ya…

Cumhuriyet’e saldırdı, Türk dilini aşağıladı ya…

Asıl konuşan o değildi.

Mahir Ünal, sadece ve sadece örgütlenmiş cehaletin sözcülüğünü yapıyordu.

Onu konuşturan makam sahibi ise Tayyip Erdoğan’dı…

Mahir Ünal şaşkını, bir megafondan ötesi değildi…

Bu mücadele, aslında laik, çağdaş, bağımsız Türk devletini çökertmek isteyen Batı emperyalizmi tarafından başlatıldı. Türkiye’deki tarikat örgütleri ve Osmanlıcı din adamları kullanılarak yaygınlaştırıldı. Önce İngilizlerin yürüttüğü bu planı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD üstlendi.

Bu işte rol alan tarikat örgütlenmelerini TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE  adlı çalışmamızda ayrıntılı biçimde gösterdik.

AMERİKA’DA YETİŞTİRİLDİLER
Bugün AKP’nin propaganda aygıtı gibi çalışan medya organlarını yönetenlere bir bakın. Bunların koordine merkezi İletişim Başkanlığı’na bakın… Bunlar, ABD’de eğitilmiş ve Türkiye’de kritik noktalara getirilmiş elemanlardır. AKP, Birleşik Amerika’nın Ortadoğu’da yeni sınırlar çizmek ve bu arada Türkiye’de Kürt devleti kurmak amaçlı Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) uygulaması için piyasaya sürülmüş bir örgüttür. Laik, çağdaş, ulusalcı partiler BOP’a karşı oldukları için AKP imal edilmiştir.
Bunun öncesinde de Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı dönemindeki suistimal ve yolsuzluk dosyaları yargı baskılanarak gündemden düşürülmüş ama ona bir şiir okudu diye 4 ay yatacağı hapis cezası verilerek kahraman haline gelmesi sağlanmıştır.

HUNTİNGTON’IN ÇOCUKLARI
ABD derin devletinin ideologları, Erdoğan ve benzerlerine, “Demokrasi sizin bünyenize uymaz; siz İslam’a dönün!” diyerek ikinci bir propaganda yürütmüşlerdir. Çünkü, dinci devlet adamları, demokrasiyi yok edip tek adam rejimi kurarken ABD’ye muhtaç ve bağımlı hale gelmişlerdir. Bunların kullanılması gayet kolay olmuştur.

Emperyalist ABD’nin ideologlarından Samuel Huntington, Türkiye’nin laik Batı dünyası yerine İslam dünyasına dönmesini öneren isimlerden birisidir. AKP’liler, bugün onun fikrine uygun konuşmaktadırlar. Mahir Ünal, kendi fikrini değil bu düşman ideolojisini savunan özel yetiştirilmiş elemanlardan başkası değildir. Bakın, Huntington ne yazmıştı: 

“Türkiye, Atatürk’ün mirasını, Rusya’nın Lenin’in mirasını reddedişinden daha eksiksiz bir şekilde reddetmek zorundadır.”

HİLAFET DEVLETİ HAYALİ
ABD, Huntington’ın deyişiyle Atatürk’ün kurduğu devletle mücadele edecek lideri Tayyip Erdoğan’da buldu ve onu bu amaçla destekledi. Hedefte, aklını dinle bozmuş, bilimsel düşünemeyen, baştaki şahsın işaretine göre hareket eden sürüleşmiş Türklerden oluşan bir toplum yaratmaktı. Bu da eskiye benzer bir halifelik sistemi (dinci devlet) kurmaktan geçiyordu. Bu yüzden daha ABD Başkanı Clinton döneminde (1993-97)  Türkiye’nin hilafetle ilişkisinin kesilmesi eleştirilmiştir.

CIA’nın Türkiye istasyon şefi Paul Henze ve ABD Milli Haberalma Konseyi (National Intelligence Council) başkan yardımcısı Graham Fuller, “Kemalizm öldü, şimdi yeniden Osmanlı zamanı” biçiminde özetlenecek yazılar yazmıştır.

1980’lerde, 90’larda ABD’nin derin devlet ideologları Türkiye’yi elde tutmak için Kemalist ideolojiye karşı çok yoğun bir saldırı başlatmışlardı.
Bu iş için de siyasette Tayyip Erdoğan’ı, din işlerinde Fethullah Gülen’i destekliyorlardı. Bu isimler ABD raporlarına da açık açık girmişti.
Atatürk ile savaş, ABD’den gelen bir emirdi. 

İşte bu yüzden AKP’liler, ABD derin devletinin buyruğuna uygun olarak Kemalizmle, Kemalizmin kurduğu laik cumhuriyetle, ulusal kimlikle mücadele etmeyi temel görev edinmişlerdi. 

Bilinçli vatandaşların cahilleştirilmesi için din eğitimin yaygınlaştırılması, Kuran kurslarının çoğaltılması, tarikatların devlet tarafından desteklenmesi ABD’nin emriydi.

Milli Eğitim’in milli kimliği akılcı eğitimi gerektirdiği için, aklını kullanan Türk toplumunun Amerikan emperyalizmine karşı çıktığı anlaşıldığı için ulusalcılarla savaş da ABD’nin emriydi. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının nedeni de buydu.

Halkı kutsal din duygularını sömürerek Haçlı emperyalizmin emrine vermek işi de AKP’nin ve onun çevresine kümelenen tarikatların, sözde STK’ların işiydi.

Bu işte koordinasyon görevi Tayyip Erdoğan’a verilmişti.

Mahir Ünal gibi, Rum fesli Kadir Mısıroğlu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ne reklamarası diyen şaşkın AKP’liler gibi tipler ise bu ABD planının birer oyuncaklarıydılar.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp yerine Asrika adlı din devleti kurmak ve devletin dilini Arapça yapmak için toplantılar düzenleyen Adnan Tanrııverdi’yi, Tayyip Erdoğan’ın başdanışman yapmasının sebebi de budur.

Dün, CHP üstünden cumhuriyetin kurucu değerlerine saldıran Tayyip Erdoğan neyse, bugün Mahir Ünal odur.

Bunlar; şimdi koltuklarında oturup dibine kadar sömürdükleri devleti kuran Mustafa Kemal için içten bir Fatiha okumazlar ama bu devlete silah çeken Şeyh Sait gibi hainler adına cami yaptırırlar. 

Mahir Ünal’a kızmayın, onu konuşturan efendisine karşı demokratik gücünüzü kullanın; yeter.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye gelecek olursak…

Sayın Bahçeli, AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın BOP için devreye sokulduğunu bilmiyor mu?

Biliyor ama neden inatla o tarafı destekliyor, anlayamıyorum…

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }