Kılıçdaroğlu Türkiye'nin son şansıdır

Belli ki 2023 seçiminde Millet İttifakı’nın adayı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu olacak…

Önceki yazımda, Kemal Bey’in cumhurbaşkanlığı seçimindeki şansının riskli olabileceğini, daha garantili bir ismin aday yapılmasını önermiştim.

Birileri bunu alıp Sayın Kılıçdaroğlu’nu karlamaya çalıştılar. Yazımı ters yüz eden bu çevrelerin Saray’a hizmet eden parayla tutulmuş elemanlar olduğunu biliyorum.

Öncelikle şu gerçeğin altını çizelim:  Kemal Bey, bilgisiyle, demokratik kimliğiyle ve uzlaşmacı politikasıyla o makamı şu anki sahibinden bin kat daha iyi doldurur. 

Seçimi de kazanır.

Ama doğru politikalar izlenirse…

EKONOMİ DE EKONOMİ
Türkiye’de ve hatta dünyada seçim kazanmanın yolu ekonomiden geçer. Bu yüzden de Sayın Kılıçdaroğlu öncelikle ekonomik konulara odaklanmalıdır.

Sofrasındaki ekmeği çalınan vatandaşlara seslenmelidir. Ama şimdiye kadar bu konuları birincil madde yapamadığı için AKP’nin oylarındaki erime durmuştur. 

Tekrar ediyorum: Kemal Bey’in öne çıkardığı hak, hukuk, adalet, özgürlük elbette çok önemlidir. Ama bu kavramlarla 20 yıllık gerici iktidarı devirmek mümkün değildir. AKP’ye mutlaka ve mutlaka yarattığı ekonomik yıkım üstünden vurulmalıdır. Ve milletin sofrasına et, peynir, zeytin nasıl konulacaktır; bunlar öne çıkartılmalıdır. Yoksulların cebindeki paranın bereketi nasıl artırılacaktır; bunu inandırıcı biçimde ortaya koymalıdır. 

AFGANİSTAN’A DÖNECEĞİZ
Sayın Kılıçdaroğlu’na Dersim üstünden kulp takmaya kalkışanlar biliniz ki! Eğer Tayyip Erdoğan bir daha seçilirse, emin olunuz ki bugünkü Türkiye’yi bile arıyor olacağız. Ülkemiz, Yeni Afganistan olacak…

*Özellikle son 7 yılda gördük ki anayasayı bile açık açık çiğneyen bir Erdoğan var. Erdoğan, anayasanın başlangıç ilkelerini bile paspas ediyor ama Cumhuriyet Başsavcılığı bu rezaleti görmezden geliyor. 

*Siyasal dinci politikacılara eleman yetiştirtmek amacıyla eğitim sistemini Orta Çağ kaçkını tarikatçılara teslim ettiler. Üniversiteler, öyle çökertildi ki sonunda medreselere çevrildi. Bilim çökertildiği için teknolojide nal toplar olduk.

*Ordu, tarikat elemanlarının at koşturduğu alana çevrildi. Jandarma, partizan militanların oyuncağı yapıldı. AKP ilçe başkanları komutan koltuğuna oturup subayları horladılar.

*Maliye Bakanlığı, AKP’ye hizmet eden müteahhitlerin ve tüccarların vurgun merkezine dönüştürüldü. 

*Tarım Bakanlığı, Türk tarımını çökerten bir merkez gibi çalıştırıldı. Çiftçinin üretim için kullandığı her şeye inanılmaz zamlar yapılarak fiyatlar dört-beş kat artırıldı. Bu da milleti açlık sorunuyla karşı karşıya bıraktı. 

*Ticaret Bakanlığı, partizan AKP’lilerin kazanç üssü yapıldı.

*Şehircilik Bakanlığı, şehirlerde eskiden çivi bile çakılamayan yerleri imara açıp militan müteahhitlere vererek milyarlarca dolarlık vurgunun koordinatörü gibi çalıştı. Şehirlere itilen kitleler yüzünden kentler yaşanılamaz hale sokuldu.

*Dış siyasetteki derin kırılmalar yüzünden ülkemiz tamamen yalnızlaştırıldı. Suriye, İsrail, Mısır düşman ülke haline getirilerek bunların Kıbrıs Rumlarının ve Yunanistan’ın arkasında durmalarına yol açıldı. Böylece Türkiye Doğu Akdeniz’de ve Ege’de kendi haklarını savunamaz hale sokuldu.

*Saray iktidarı, adaleti partinin sopası haline getirerek sesini çıkartanı sopaladı. 

*Ve bütün bakanlıklar, partili belediyeler, Saray iktidarından beslenen tarikat örgütleri el ele vererek Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun ilkelerine savaş açtılar. Heykellerini kırdırdılar; adını stadyumlardan sildirdiler; yaşam öyküsünü ders kitaplarından çıkarttırdılar. Atatürk’ü kötüleyerek laik ve çağdaş yaşam tarzını aşağılmış oldular. Bu sürece kadının köleleştirmesini de eklediler.

*Yetmedi, oy veren yoksul kitleleri cahilleştirerek, cahilleri överek ve kendi uydurdukları sahte din ilkeleriyle kandırarak parti militanı haline getirdiler.

*Bu gidişin somut bir alan olan ekonomiye yansıması elbette olumsuz oldu. Cahil ve partizan yaşam tarzı ekonomiyi vurdu. AKP seçmenleri acı çekmeye başladı ve Saray iktidarına karşı tepkiler şiddetlendi.

TARİHSEL BULUŞMA
İşte bu noktada, dönüşümü doğru yönetmek için Kemal Kılıçdaroğlu, Altılı Masa denilen “Millet İttifakı”nı kurdu.
Türk siyasetinde bu olay tarihsel bir başarıdır.

Bu Masa’nın daha da güçlendirilerek sürdürülmesi şarttır.

Kemal Bey, çevresindeki iyi niyetli ama somut yaşamdan habersiz bazı isimlerin yönlendirmesiyle gündemin yan öğelerine yönelmektedir. Benzetme yapacak olursa, siyasi futbolu yanlış sahada oynamaktadır.

Umarım ki yarın yapacağı toplantıda bakışını yeniden ekonomiye çevirecek ve seçmenin en duyarlı noktasına hitap edecektir.

Çağdaş Türkiye’yi korumak için bu gerici ve vurguncu son İhvan iktidarını devirmek şarttır.

Önümüze Kemal Bey düşerse, en küçük bir kuşku duymadan peşi sıra yürürüz.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }