Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şu şekilde;
“Acısız bir bayramı geçirmek acaba Türkiye’de mümkün olacak mı diye kafamda soru işareti var.
Kimse düşünceleri nedeniyle hapse atılmamalı. Birileri ‘benim gibi düşünmediğin için seni hapse atarım’ derse o ülkede demokrasi olmaz.
Zaman aşımının olmaması gerekiyor. Takipçisi olacağız ve olmaya da devam edeceğiz. Aydınların yakıldığüı bir Türkiye kabul edilemez.
Bir TBMM Başkanı haksız yere yasalara, anayasaya aykırı şekilde tutuluyorsa, TBMM’nin itibarını ayaklar altına alıyor demektir. TBMM Başkanı karar alırken Saray’dan irade almamalı.
Osman Kavala tam 2 bin 72 gündür özgürlüğünden mahkum edildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı var, suçsuzdur diye. Türkiye’de iki ayrı mahkeme tahliye ve beraat için karar verdi. Ama kararları takan kim! Neden içeride? Sayısız uyarı var ‘yapmayın, etmeyin’ diye.
Merdan Yanardağ, bir gazeteci, televizyoncu, yazar. Neden içeride? Hangi gerekçeyle içeride? O da yedi gündür tutuklu. Bir komisyon ve avukatlardan oluşan komisyon oluşturduk. Ziyaret edildi. Bir gazeteciyi tutuklamak hangi aklın işidir? Önce bekliyorlar, sonra troll’ler devreye giriyor, suçlamalar yapılıyor. Savcılar harekete geçiyor. Bunları Türkiye’de yaşıyoruz, akıl alır gibi değil.
İzmir’de minareden birisi müzik çaldı. Onu paylaşan kişiyi tutukladılar ama onu yapan kişiyi görmediler. Çünkü bir kavga, bir kargaşa çıksın istiyorlardı. Bunun adı hainliktir.
BİZ DOĞRU YOLDAYIZ
Tüm sorunların çözüm adresi olarak TBMM’ni adres olarak gösterdik. Eğer bizim hayat görüşümüz haksızlığa karşı mücadele ise doğru yolda olmanın verdiği haz her şeyden üstündür. Asıl mücadele devrimi, değişimi gerçekleştirdiğimize de haklının yanında kalabilmektir. Yani hayatınız boyunca değişimin kendisi olabilmektir.”
Biz doğru yoldayız ve ne pahasına olursa olsun doğru yolda olmaya devam edeceğiz.
Değişim ve liderlik meselesine gelelim şimdi. Bir kere bizler 25 milyon insanla birlikte, çıkarsız, parasız sadece ama sadece hakkın yanında olmak için bir araya gelen bir koalisyon kurduysak, başörtülüsü, başı açığı, seküleri, Atatürkçüsü, milliyetçisi bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi zaten başlatmışız demektir. Ama biz toplum olarak neyin değiştiğine değil, neyin değişmediğine bakarsak hata yapmış oluruz. Değişen şeyler yüzde 20’lerden yüzde 48’lere ulaşan kitlelerdir. Değişen şeyler asla görüşülemez denen cenahlarla görüşmek, ittifak yapmaktır.
25 MİLYON İNSANIN HAKKI VAR
Başarıyı tek başıma üstlenmem ama bu birlikteliği başarısızlık olarak tanımlarsanız o zaman tek başıma karşınızda durur ve dikilirim. 25 milyona dokundurtmam. 25 milyonun hakkını ve hukukunu kimseye yedirtmem.
Kim bizimle birlikte olmuşsa bu başarı hepimizindir ve bu başarı herkesin başarısıdır. 25 milyona ulaşan bu değişim yeterli değilse başarısızlık benimdir. Bu sayıyı artıracak yeni değişimleri üretme görevi de benimdir. Bugünkü görevim 25 milyondan 1 kişiyi bile feda etmeden bu kitleleri artıracak süreci yönetmektir.”