Süper Lig'de geçen sezonun 5. haftasında Beşiktaş deplasmanda Ankaragücü'nü 3-2 yenmişti.
Maç sonunda sahaya giren bir Ankaragüçlü taraftar; hakem, Salih Uçan ve Cenk Tosun'un bulunduğu bölgeye uçan tekmeyle dalmış, Beşiktaşlı Josef de Souza, holiganı havada yakalamıştı.
Hakem kendisini koruyan Josef'e kırmızı kart vermişti.
Ankaragücü bu olay nedeniyle sadece bir maç seyircisiz oynama cezası almış, saldırgan ise bir gün sonra serbest kalmıştı.
Josef de Souza bu olay sonrası çıktığı basın toplantısında gözyaşlarını tutamamış ve şu açıklamayı yapmıştı;
Arkadaşlarımı koruduğumu biliyorum. Böyle bir aksiyonun sonunda ceza verilmesini kabul edemiyorum. Bu adalet dışı karara karşı hayal kırıklığım var. Sahaya giren taraftar Cenk'i, Salih'i sakatlasaydı ya da elinde onlara zarar verecek, yaralayacak bir alet olsaydı, sahadaki herhangi biri yaralansaydı insanlar bana yine bir maç mı ceza vereceklerdi? Bu cezanın ne kadar yanlış olduğunu tartışmaya gerek yok. Bu tür durumlar da bu şekilde cezalandırılması maalesef Türk futbolunun imajına zarar veriyor. Bu çok basit bir olay değildi.
Bir oyuncuyu öldürdükleri gün veya en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları gün, ya da bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız. Hapiste olması gereken kişi hapiste değil. Büyük cezayı alması gereken taraf, yalnızca bir maç saha kapama cezası aldı. Arkadaşlarının ve hakemin fiziki bütünlüğünü korumaya çalışan kişiyi cezalandırdılar. Futbolda şiddete karşı olmanın ve dayanışmanın konuşulduğu böyle günlerde, vereceğiniz mesaj ancak bu kadar kötü olabilirdi.
Josef de Souza'nın o sözü bu olay sonrası tekrar gündeme oldu.