İstanbul Sözleşmesi Altılı Masa'yı karıştırır

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek için 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan insan hakları sözleşmesi. Şaşırtıcıdır ki, Türkiye bu sözleşmeyi imzalayan ve 2011 yılında parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu. 

20 Mart 2021 tarihinde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözleşmesinin feshedilmesine karar verdi. Resmî Gazete’de yayımlanan kararda, ‘’Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı

Kararnamesinin 3'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir" ifadesi kullanıldı. 

Kadın ve erkek eşitliğinin fıtrata ters olduğunu söyleyen Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi için ‘’ Kim 'İstanbul Sözleşmesi' diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta kadınlarımız tepki göstermelidir’’ demişti. 

Erdoğan’ın sözleşmeden çıkmasının en temel nedeni kadınların kazanılmış haklarını ellerinden alıp, tarikatlaşan Türkiye’nin önünü açmak. 

MUHALEFET KANADINDA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YERİ NE OLDU?
Millet İttifakı, 30 Ocak günü ‘Ortak Politikalar Metni’ yayınladı. 244 sayfalık metinde İstanbul Sözleşmesi ve LGBT+ haklarına yer verilmemesi üzerine eleştiriye maruz kalan ittifak grubundan ilk açıklama İyi Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale’den gelmişti. Özlale, ‘’Bütün uluslararası sözleşmelere geri dönüyoruz. Çünkü biliyoruz ki 'İstanbul Sözleşmesi yaşatır’’ ifadesi kullanarak okları farklı bir ittifak partisine çevirmiş oldu. 

244 sayfalık metinde İstanbul Sözleşmesi’ne yer verilmemesinin sebebini ise Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın, ‘’İstanbul Sözleşmesi son iki üç yıldır Türkiye’nin gündemindedir. Bir, İstanbul Sözleşmesi AK Parti iktidarının getirdiği bir sözleşmedir. İki, 6284 sayılı kanun yürürlüktedir. Üç, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir. Dört, Millet İttifakı bileşeni, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde İstanbul Sözleşmesi’ne ait bir cümle kullanmamıştır" açıklamaları ile netleşmiş oldu. 

Biraz geçmişe gittiğimizde 2021 yılında Erdoğan’ın Saadet Partisi’nin Yüksek İstişâre Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret ettiği ve ittifak için konuştuğunu biliyoruz. Gelenekçi bir kitleye sahip olan Saadet Partisi’nin AKP ile yakınlığı su götürmez bir gerçek. Kaldı ki Temel Karamollaoğlu 2022 yılında Hürriyet yazarı Hande Fırat’a verdiği röportajda Altılı Masa içerisinde olmayı düşünmediğini ama Erdoğan’ın açıklamaları ile itildiğini itiraf ediyor. 

11 Ağustos’ta Halk Tv canlı yayınına konuk olan Karamollaoğlu, kadına yönelik her türlü şiddetin sonucu olarak idam cezasının gelmesine razı olduğunu dile getiriyor. İstanbul Sözleşmesi’nin ailenin korunmasını ‘sulandırdığını’ söyleyen Karamollaoğlu, toplumsal cinsiyeti reddetmekle kalmayıp ‘aile’ oluşumunun sadece kadın ve erkek üzerinden olabileceğini, iki erkeğin bir araya gelerek aile oluşturamayacağını ve bunun sapıklık olduğunu söylüyor. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KRİZİ MASAYI DAĞITIR MI?
Saadet Partisi sözcüsü Aydın, ittifakın ortak sözleşmeler ile birbirine bağlı olduğunu ifade ediyor fakat CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 8 Mart Dünya Emekçi Kadın Hakları Günü’nde CHP Genel Merkezi’nde kadın emekçiler ile bir araya gelmiş, İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koyacaklarını dile getirmişti. 
Anlaşılan o ki İstanbul Sözleşmesi, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olarak seçilmesi halinde dahi masadaki krizi büyütmeye devam edecek. 

Oysaki, tek adam rejimiyle feshedilen sözleşmenin ardından 603 kadın öldürüldü, 464 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. 

Pamuk ipliği ile birbirine bağlı olan Altılı Masa’nın İstanbul Sözleşmesi’nde anlaşamamasının bedelini ise yine kadınlar ödüyor. 

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }