Ercan Çankaya

İsrail'deki Netanyahu hükümeti karşıtı gösteriler, dünya kamuoyunun dikkatini bir kez daha İsrail'e çevirdi. Türkiye'deyse İsrail'deki gösteriler en çok İslamcı kesimi heyecanlandırmışa benziyor. Oysa İsrail'deki gösterilerin fitili, Netanyahu hükümetinin yargı reformuyla İsrail Yüksek Mahkemesi'nin yetkilerini kısma hamlesine yanıt olarak başlamıştı. Saray İttifakı'nın geçtiğimiz aylarda Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinin kısılması ve hatta kapatılması yönündeki açıklamalarını okuyunca İslamcıların neye sevindiğini anlamak mümkün değil.  Biz en iyisi İsrail'deki protestoların perde arkasına bakalım ve olaylar nasıl başladı anlamaya çalışalım. 

İsrail Başbakanı ve Likud Partisi lideri Benjamin Netanyahu, ülkede haftalardır protestolara sebep olan yargı düzenlemesini İsrail Parlamentosu Knesset’e sunmayı ertelediğini açıklasa da ülkesinde protestolar devam ediyor. İsrail gazetesi Yediot Ahranot'un aktardığına göre, ülkede protesto gösterisi düzenleyen yaklaşık 130 gruptan 34’ü Netanyahu’nun açıklamasının ardından yargı düzenlemesine karşı eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı. 

Netanyahu'nun Likud Partisi'nin birinci çıktığı erken genel seçimlerden, kurulan sağ koalisyon hükümetinin sunduğu yargı düzenlemesinin ertelendiği güne kadar yaşananları birlikte hatırlayalım...

İSRAİL TARİHİNİN EN SAĞCI HÜKÜMETİ’
İsrail’de erken genel seçimler 1 Kasım 2022 tarihinde yapıldı. Netanyahu’nun Likud Partisi liderliğindeki sağ blok, 120 sandalyeli İsrail Meclisi’nde 64 milletvekiliyle çoğunluğu elde etti.
İsrail Merkez Seçim Komitesi'nin açıkladığı resmi sonuçlara göre, Likud Partisi 32 milletvekili çıkardı. Aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi 14 milletvekiliyle seçimi üçüncü bitirirken, Netanyahu'nun müttefiki Ultra Ortodoks partilerden Şas 11, Birleşik Tevrat Partisi de 7 milletvekili kazandı.

Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’dan hükümeti kurma yetkisi alan Netanyahu’nun kurduğu hükümet, 29 Aralık 2022’de meclisten güvenoyu aldı. 

YARGI PAKETİNDE NE VAR?
Yeni kurulan hükümetin meclisten güvenoyu almasının hemen ardından, 5 Ocak 2023 tarihinde, Netanyahu hükümeti, ülkedeki en yüksek yargı mercii olan Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlayan ‘yargı reformu’ paketini açıkladı.

Söz konusu düzenleme, mecliste salt çoğunluğun mahkeme kararlarını geçersiz kılabilmesiyle birlikte, Yüksek Mahkeme’nin kanunları gözden geçirme veya reddetme yetkisinin zayıflatılmasını öngörüyordu. 

Yargıçları atayan komisyonun tamamen hükümetin kontrolünde olmasını da beraberinde getirecek olan düzenlemeye göre bakanların, başsavcı tarafından yönlendirilen hukuk danışmanlarının tavsiyelerine uymaları da zorunlu olmayacaktı. 

Söz konusu yasal düzenleme aynı zamanda görev için uygun olmadığı düşünülen makam sahiplerinin görevden alınmasını zorlaştıracaktı.

İSRAİL YÜKSEK MAHKEMESİ'NİN GÖREVLERİ NEDİR?
İsrail’deki Yüksek Mahkeme, dünyadaki diğer örneklerinde olduğu gibi Anayasa Mahkemesi diye anılmıyor. Zira İsrail’in yazılı bir anayasası yok. 1948’de bağımsızlığını ilan eden İsrail, dünyadaki neredeyse bütün ülkelerin aksine yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkileri, devletin temel niteliklerini ve temel hak ve özgürlüklerin korunması rejimini yasaların üstünde bağlayıcılığı olan “anayasa” adını taşıyan özel bir metinle düzenlemiyor.

İsrail’in meclisi Knesset, bu tür temel insan hakları, yargı ve devlet kurumlarına dair temel nitelikteki konu başlıklarını normal yasama sürecini izleyerek “temel yasa” denen kanunlarla düzenliyor. 1948’den beri çıkarılan toplam 13 Temel Yasa bulunuyor. 1995 yılında bir üst temyiz mahkemesi olarak faaliyet gösteren İsrail Yüksek Mahkemesi, tarihi bir karara imza atarak bu temel yasaların “anayasal” nitelikte olduğuna karar verdi ve meclisin kabul ettiği yasaların bu temel yasalara aykırı olamayacağına, aykırı olması durumunda bu yasaların Yüksek Mahkemece iptal edilebileceğine karar verdi.

İLK PROTESTOLAR: 7 OCAK 2023
Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesine karşı ilk protestolar da yargı paketinin açıklanmasından iki gün sonra, 7 Ocak Cumartesi günü yapıldı.
Bundan sonraki protestolar da başta Tel Aviv'de olmak üzere cumartesi günleri devam etti. 14 Ocak Cumartesi günü Tel Aviv'in merkezindeki Habima Meydanı'nda düzenlenen gösteriye, İsrail polisine göre yaklaşık 80 bin İsrailli katıldı.

Meydanda Netanyahu’yu 'suçlu Başbakan' olarak nitelendiren pankartlar taşıyan göstericiler, Netanyahu’yu istifaya çağırarak, "İsrail diktatörlük değildir", "Netanyahu tehlikeli, yozlaşmış ve ırkçıdır" ve "Ben-Gvir ve Smotritch bir felaket" sloganları attı. 

Muhalif siyasetçilerin de yer aldığı gösterilere, eski savunma bakanı Benny Gantz da katıldı. Burada kalabalığa seslenen Gantz, "Bir darbeyi önlemek için mecliste ve sokaklarda, tüm yasal yollarla savaşacağız" ifadelerini kullandı.

YARGI DÜZENLEMESİ BİRİNCİ OYLAMAYI GEÇTİ: 21 ŞUBAT
Yasanın geçmesi için mecliste üç kez oylama yapılması gerekiyordu. Söz konusu düzenleme, ilk oylamayı protestoların 3’üncü haftasında, 21 Şubat’ta geçti. 
İsrail’de protestolar bu oylamanın ardından devam etti. 9 Mart’ta hükümetin yargı düzenlemesine karşı ülke çapında ‘sivil itaatsizlik eylemi’ çağrıları yapıldı. Kitlesel gösteriler o günden beri devam ediyor. 
Kitlesel gösteriler, bugün de tanınmış politikacıların evlerinin önünde devam etti. 

ASKERLER DE KATILDI
Jerusalem Post'un haberine göre başbakan yardımcısı, Eski Savunma Bakanı Benny Gantz'ın evinin dışında protestocular, Gantz'dan Netanyahu'nun oyunlarına kanmaması gerektiğini söylediler ve müzakerelerde "demokrasiden taviz vermemesi"ni talep ettiler. 

Gantz'ın Rosh Ha'ayin'deki evinin dışındaki bu protestoya, 8200 ve Duvdevan gibi seçkin birimlerden IDF yedek askerleri de katıldı.