Çünkü bunlar; 12 Eylül darbesinde tanımı yapılan “Türk-İslam Sentezi”nin propaganda araçları olmaktan öteye gidemediler.
12 Eylül darbecileri, toplumu siyasal İslamcılara teslim etmek için Türkleşmeyi, İslamlaşmaya bağladılar. Bunun bilgilerini, “Muaviye’den Erdoğan’a DİN VE SİYASET” adlı çalışmamda ortaya koydum.
ABD’nin antikomünist politikasının ülkemizdeki yayıcılarından birisi olan Aydınlar Ocağı, darbeci Kenan Evren’le kol kola girerek; Türkçülüğü Araplaştıran yoğun bir baskı kampanyası yürüttü. MHP, bu işle görevlendirildi. Bu partinin bayrağındaki üç hilal de bu amaçla uyduruldu.
Büyük Birlik Partisi, MHP’deki son milliyetçi kalıntılara tepki olarak tam bir İslamcı faşist parti olarak doğdu.
İYİ Parti, MHP’nin İslamcı/Arapçı tutumuna tepki olarak ortaya çıktı ama 2023 genel seçimlerinden sonra MHP’yi taklit ederek İslamcı milliyetçiliğe dönüş yaptı.
Zafer Partisi, güya Türk milliyetçisi gözüktü ama Türk-İslam sentezine var gücüyle sahip çıkarak Kenan Evren çizgisinden ayrılmadı.
Ve halk sonunda bunların milliyetçi veya Türkçü olmadığını, AKP’nin veya Yeniden Refah’ın
utangaç tipleri olduklarını anladı. Ve cezalandırdı. İşte aldıkları oylar:
MHP: Yüzde 4,99, İYİP: 3,77, ZAFER: 1,79, BBP: 0, 44
Hepsi ancak ve ancak yüzde 11 ediyor.
Bu bir hezimettir. Çünkü bunlardan ilk üçünün oyu genel seçimlerde yüzde 22,63 idi.
Buna bakan birileri de “Milliyetçilik yükseliyor!” diye konuşmuşlardı.
ATA PARTİ
Yükselen o dalga kısa sürede kırıldı. Çünkü millet, bunların Türkçü değil Arapçı/İslamcı/ ve hatta darbesever partiler olduğunu gördü.
Bugün Türk milliyetçiliğini gerçek anlamda temsil eden tek parti, ATA Parti’dir.
Çünkü Ata Parti, Mustafa Kemal devrimlerini temel alan; bu devrimleri bilimle ve çağın verileriyle yeniden yaşama geçirmek isteyen laik kadroların partisidir. Ata Parti, bilimi kılavuz edenen; aklı öne çıkartan; çağdaş yaşama dayalı bir toplum yaratmaya uğraşan ülkü sahiplerinin partisidir. Bu ülkü, Atatürkçülüktür.
ATA Parti, Türkiye’de yaşayan herkesi onların dinine/mezhebine ve ırkına bakmadan Türk sayar.
Üst kimlik olan Türk kimliğinin altında yer alan bütün etnik yapıları eşit sayar; dini veya ırkı değil yurttaşlığı temel alır.
Topluma, devletin din dayatmasını raddeder. Bu yüzden Diyanet İşleri’ni devletin dışına çeker; burasının kamu kaynaklarınca beslenmesine son verir. Devletin din okulları kurup buradan belli bir mezhebe hizmet eden imamlar yetiştirmesini laiklik ve eşit yurttaşlık ilkesine aykırı kabul eder. İmaların maaşını, bu elemanlardan faydalanan kesimlerin ödemesini ister.
Okullara zorunlu din dersi konulmasına karşıdır. Din dersleri her kesimi kapsayacak kültür dersleri biçiminde ve gönüllülük temelinde yürütülür.
Tarikatların laik cumhuriyet rejimlerinde yerinin olmadığını, bunların kesinlikle kaldırılmalarını önerir.
Kadın hakları konusunda, çevre konusunda en ileri toplumsal düzeye çıkmak için her türlü düzenlemeyi yapma sözü verir.
Türk ulusunun tarihsel kimliğine uygun laik ve çağdaş bir Türkçülük öğretisinden yanadır.
İşgalci hale gelen yerleşimcilere kesinlikle karşıdır.
Doğu ve Güneydoğu’da ortaya çıkan ve etnik gibi gözüken sorunu, ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel programlar yoluyla birleştirici biçimde çözer.
Türkçülüğü de ilk Türkçüler gibi emperyalizme ve vahşi kapitalizme karşı bir mücadele ideolojisi olarak tarihlendirir.
Gerçek Türkçüleri, ATA Parti’ye bekliyoruz.
“İktidar olamazsınız!” diyenlere gelince…
Biz önce doğru ilkeler belirleyip yola çıkalım; hiçbir partinin söyleyemediklerini söyleyelim; gerisi pek de önemli değil.