İnsanlığın İzinde: Bertrand Russell ve Sait Faik Abasıyanık

“İnsanlığın değeri, bireyin vicdanında başlar.” — Bertrand Russell

İki Ustanın Kesişen Yolu: İnsan...

Bir yanda vicdan ve akıl pusulasıyla insanlığı aydınlatan bir filozof Bertrand Russell, diğer yanda insan ruhunu sevgiyle kucaklayan hikâyelerin şairi Sait Faik Abasıyanık...

Biri felsefenin, diğeri edebiyatın sularında, insanlığın izini sürdü.
Russell, “İnsanlığını hatırla, geri kalanı unut,” derken akla bir pusula sundu.
Sait Faik ise “Yazmasam deli olacaktım,” diyerek kalemini öptü, yüreğini kâğıda döktü.

Farklı coğrafyalarda, farklı dillerde ama aynı özle konuştular: İnsan olmanın anlamı.
Russell sorguladı, Sait Faik hissetti; biri mantıkla, diğeri sevgiyle insanlığın portresini çizdi.Bu kesişim bize bir miras bıraktı: İnsan, her şeye rağmen umuttur.

Russell, savaşlara ve dogmalara karşı kalemiyle direndi; 90’ında bile sokaklarda barışı haykırdı.
Sait Faik, İstanbul’un balıkçı kahvelerinde, ada dalgalarında, sıradan insanların büyük hayallerini anlattı. “Havada Bulut”ta, “Son Kuşlar”da, her satırda insan kokusu vardı. Yazmayı bir hırs değil, bir sığınak bildi; aslında sevgiyi satırlara işledi.
Yani,biri aklımıza, diğeri yüreğimize sesleniyor ve "Sorgula ama sev; düşün ama hisset." diyorlar.

Onlar ki, insanlığın kırık yerlerinde umudu bulmuşlar;Russell adaletsizliğe karşı direnirken, Sait Faik ise yalnızlıklara sarılmış...
Ama ikisinin de insanın en güzel hâlini, en zor anlarında gördükleri şüphesiz...

Russell ve Sait Faik, bizlere bir görev bırakıyor ve sesleniyorlar; İnsanlığı ve insanlığınızı unutmayın...
"İnsanlığın gerçek vatanı kişinin kendi vicdanıdır, ne coğrafi sınırlarla ne de ideolojilerle sınırlıdır , o bir  pusuladır." derler.
O vicdan ki, doğruyu, iyiyi, güzeli arayan bir iç sesimizdir... Bizi  savaşların gölgesinden, yalnızlığın ağırlığından ve umutsuzluğun karanlığından koruyandır.
Unutmayın,  insanlık, vicdanda başlar ve orada biter, 2025’in bu sabahında, kaosun ve telaşın ortasında sıkıntılarınla birarada iken belki bir an durur ve sorgular ya da hayaller kurarsın. Kimbilir?
Hatırlatmak isterim ki,Russell’ın aklı ve Sait Faik’in yüreği şunu fısıldıyor:
Her şeye rağmen, umudu yeşert!
En iyisi, bir kahve al, bir kâğıda da iki satır karala ya da birine gülümsesen de olur. Zira, insanlık senin küçük anlarında saklı ve bizler, Atatürk’ün  "Türk milleti insanlık âleminin samimi bir ailesidir...” sözünü unutmuyoruz.
Ve sen!
"Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez.” diyen, Sokrates'in sözüne kulak ver...
Ve, Sait Faik’in 71. ölüm yıldönümünü geride bırakırken Russell’ın 153. doğum gününe yaklaşırken, bıraktıkları insanlık mirasını bir hikâyeyle, bir düşünceyle yaşatabilirsin, diyorum...

Yazıma, bir lideri Karaoğlan Bülent Ecevit'i rahmetle anarak  O'nun kalbinden çıkan, “Güzel şeyler olabilir… Doğayı dinleyin, insanı anlayın" temalı şiiriyle son veriyorum.
*
Güzel şeyler olabilir,/bir kuşun kanadında mesela,/ya da bir çocuğun gözlerinde,/bir annenin duasında.
Güzel şeyler olabilir,/ellerini uzatırsan,/bir dostun yüreğine değersen,/bir yabancının acısında kendini hissedersen.
Doğayı dinle,/rüzgârı, toprağı, denizi.../Orada bir şey fısıldar insana: “İyi ol, yeter.”
İnsanı anla,/suskunluğunda bir çığlık gizlidir,/gülüşünde bir yara.../Bakmasını bilirsen, görürsün: Güzel şeyler olabilir.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }