"SpaceMIRA" olarak bilinen, "In Vivo Robotik Asistan"ı temsil eden minyatürleştirilmiş cerrahi robot, ABD'de yer alan Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) cerrahlar tarafından uzaktan kumanda ile kontrol edilen ilk ameliyat denemesini başarıyla gerçekleştirdi. Robot, ABD'deki cerrahlar tarafından yaklaşık 400 kilometre aşağıdaki UUİ laboratuvarında simüle edilmiş doku üzerinde çeşitli operasyonlar gerçekleştirdi.
Bu önemli adım, sadece uzun vadeli insanlı uzay seyahatlerinde acil durumların yönetimi için değil, aynı zamanda Dünya'nın ulaşılması zor bölgelerinde cerrahi hizmet sunmak için de potansiyel etkilere işaret etmektedir. ABD'nin uzay keşfi hedefi, yıllar süren uzun vadeli uzay yolculuklarını içermektedir; NASA'ya göre, Mars'a gidip dönmek yaklaşık iki yıl sürebilir.
Uzayda cerrahi yapmak için tasarlanan bu cihaz, sadece 0,9 kilogram ağırlığındadır ve mikro boyutlardaki kompakt tasarımı sayesinde uzay yolculuğu için uygun bir hafif araç haline gelmiştir. Cihazın bir kısmı ameliyat için vücuda yerleştirilir ve insan hareketlerini taklit etmek için iki kol kullanır.
Bu teknoloji, Dünyadaki cerrahlara daha küçük eller ve gözlerle donatma imkanı tanırken aynı zamanda "minimal invaziv" olarak adlandırılan birçok cerrahi işlemi gerçekleştirmelerine olanak sağlar. SpaceMIRA, 30 Ocak'ta Florida'nın Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri İstasyonu'ndan SpaceX Falcon 9 roketiyle gönderilmiş ve 1 Şubat'ta UUİ'ne ulaşmıştır.
Uzay İstasyonu'nda gerçekleşen ameliyat denemesinde, robot lastik bantlarla simüle edilmiş dokuyu kontrol etmiş ve kesik atma gibi çeşitli cerrahi işlemleri başarıyla gerçekleştirmiştir. Toplam altı cerrah, robotla uzaktan testler yapmış ve "doğru doku parçasını basınç altında kesme" gibi ortak bir cerrahi görevi başarıyla tamamlamıştır.
Uzayda bir robotu Dünya'dan kontrol etme zorluklarından biri olan iletişim gecikmesi, cerrahlar tarafından 0,85 saniyeden daha kısa bir sürede başarıyla yönetilmiştir. Elde edilen bulgular, Dünya üzerindeki kırsal bölgeler veya askeri savaş alanları gibi cerrahi seçeneklerin genişletilmesi açısından da önemli bir potansiyele işaret etmektedir.